Bugün günlerden BABAM! Dört yıl önce bugün sabaha karşı, sessiz ve sakin, çekmeden, çektirmeden, kimseye yük olmadan, hatta ölüme yürüdüğünün farkına bile varmadan, sanırım ölümün en ideal şekliyle terk etti bu dünyayı. Çok sevilirdi ve çok severdi, binlerce güzel anı bıraktı kucağımıza, huzurla uyusun. Annemle nişan fotoğrafı ve onunla çekilmiş en sevdiğim fotoğrafla anayım bir kez de:
Ölümünün ardından bir yazı paylaşmıştım, bir paragrafını buraya alayım, tamamını okumak isterseniz link burada :
"Seni en çok sevdiğim, hayatımın belki de en güzel bir yılını geçirdiğim Cengiz Sokak 69 numara var sonra. Bana cangıl gibi gelen, aslında küçücük bahçeye açılan, nohut oda, bakla sofa o ev. Kış geceleri, sobanın yanındaki masada, ben senin getirdiğin "Zevzek Guguklu Saat"i okurken sen Roma Hukuku çalışırdın yüksek sesle. "Corpus, Juris, Civilis"i üçüz kardeş sanırdım. Yaz akşamları annem yemeği ısıtmak için pompalı gazocağı ıle cebelleşirken bir sigara tüttürürdün bahçede. Dalgalı saçları alnına düşen, incecik ve gencecik bir adam. Pazar sabahları bahçede kahvaltı ederdik, içerdeki radyodan Zehra Eren'in sesinden tangolar yükselirdi. Radyo da radyo olsa, tepesine vurmadan çalışmayan simsiyah bir alamet. Ayışığı bahçeyi aydınlatırken yavaştan söylediğin en sevdiğin şarkıydı BABA. "Kız sen ne güzelsin, sana gençler tapacaklar"
Tüm giden ana-babalara rahmet diliyorum...
Dün akşam uzun zaman sonra tiyatroya gittik. Bileti çok önceden almıştım, Oran Açık Hava Sahnesi'nde idi oyun, "Bulaşıkçılar":
Kadro güzel, konu iyi, gündelik streslerden bir nebze uzaklaşırız düşüncesiyle gittik. Bu sahneye ilk gidişim, haliyle koltuk yerleşimini bilmiyorum, ilk sıradan almıştım ama yan tarafa meyletmişim. Dekoru pek iyi göremedik, yandan yandan izledik. Ses düzeni iyiydi, oyun, oyuncular-bilhassa Şebnem Sönmez ve Özge Özpirinççi-başarılıydı ama ne oldu? Günlerdir bizi buram buram terleten o boğucu sıcak şakır şakır yağmura dönüşüp üstümüze hücum etti. İlk perdenin ortasında başladı, bereket tedbirli idik, hırkalar, şallar, şemsiye eşliğinde bir miktar ıslanarak da olsa izledik. Bir kısım gitmek için ayaklandı, muhtemelen yağmur nedeniyle ara verildi. İnsanlar şeffaf yağmurluklara bürünmüş olarak geri geldiler. Derken yağmur durdu, yanımızdan kalkanların yerine yeni bir çift geldi ve oturur oturmaz sigara yaktı erkek olanı. Ankara'nın yeni nesli tiyatro izleme adabına aşina değil anladığım kadarıyla. Tamam açık hava ama izlenen şey de tiyatro. Yeni bir adet olarak bir de patlamış mısır ve meşrubat var. Yaşı ilerlemiş tiyatrosever bir teyze olarak kınadım kendilerini, tabii içimden 😂
Yağmur durdu, nemli nemli izleyip dururken tekrar gürlemesin mi, bereket bitime yakındı, oyunculardan özür dileyerek selama kalmadan attık kendimizi önce dışarı, sonra müşteri bekleyen dolmuşa, ulaştık evimize. Bu da böyle bir tiyatro macerası oldu. Ayın 21'inde "Saatleri Ayarlama Enstitüsü"nü izleyeceğiz aynı sahnede, umarım yine yağmur yağmaz.
Hafta sonunuz güzel olsun...