.

.
.

25 Temmuz 2025 Cuma

GÜNLER SONRA / 25 TEMMUZ

Neredeyse 15 gündür tek satır yazmamışım şuraya, bir yandan gündelik hayat yükümlülükleri, bir yandan memleketi saran yangınlar, yitirilen gencecik yaşamlar, saçma sapan LGS sonuçları, her gün yeni bir tatsızlığa uyanıp neresinden tutsak elimizde kalan bir hayata mahkum yaşayıp gidiyoruz, ağızda tat, kalpte huzur, ruhta neşe yok. Yazmadan ve okumadan yaşayamayan biriyim ama klavye başına oturup ne yazmalı diye epey düşündüm. Sonra aklıma ocağa haşlanması için koyduğum, nar ekşisiyle salata yapmayı düşündüğüm taze fasulyeler geldi. Uçarak mutfağa gittim, dibi tutmuş. Ayıklama yaptım, yaparken de babamın bir anısı geldi aklıma. Haydi bunca sıkıntının içinde hoşluk olsun anlatayım:

Babam İstanbul'da Sağlık Koleji'ni bitirince Emirdağ'a sağlık memuru olarak tayini çıkmış. Bekar ve çok genç ama yıllardır aileden ayrı yatılı okuduğundan, merak ve yeteneğinden dolayı da elinden gelmeyen iş yok. Oranın yerlilerinden birinin evinde bir oda tutmuş, küçük bir ocak almış, yemeğini kendi pişiriyormuş. Ev sahibi inanmamış bunun mutfak becerisine, o da demiş ki, "Bir gün bana yemeğe gel madem". Ev sahibi kabul etmiş, "Ne pişireyim?" diye sormuş babam, adam zeytinyağlı fasulye istemiş. Babam malzemeleri almış bir hafta sonu, fasulyeyi hazırlamış, ocağa koymuş ve uykuya dalmış. Bir süre sonra yanık kokusuyla gözlerini açmış. Bakmış fasulyelerin bazıları yanmış, bazıları sağlam. Yeniden pişirse vakit yok, adam yemeğe gelecek. Bundan sonrasını babamın show yaparcasına anlatımıyla dinleseniz çok daha hoş olurdu ama kader utansın. Babam fasulyeleri tıbbi pens ile tutup yanan yerlerini yine tıbbi makas ile kırt diye kesip sağlam kalanları tencereye atarak bir taşım daha pişirmiş ve ev sahibine ikram etmiş. "Adam parmaklarını yedi" derdi ama ben anlatılanın yalancısıyım, tadına bakmam mümkün değildi haliyle. Ama babamın kızı olduğumu tıbbi pens ve makas kullanmadan ayıklama yaparak belli ettim 😃

Birkaç gün çocukların iş yoğunluğu nedeniyle Umut'la ilgilenmek için onların evinde konuk olduk. Umut'la çoğunlukla eğlenceli, kimi zaman da atışmalı günler geçirdik. Bir gün çok hevesle Kuğulu Park'a gittik ama İstanbulluların Kuğulu Park'ı merak edip (Aşk Tesadüfleri Sever filminin sonucu) gittiklerinde "Bu muymuş Kuğulu Park, küçücükmüş dedikleri gibi Umut da aynı tepkiyi verdi: "Burası çok küçük". Halbuki geçen yıl da gitmişti ama kendisi de küçük olduğu için parkın küçüklüğünü fark etmemişti sanırım. Yeni doğan yavru kuğumuz Parla bile ilgisini çekmedi:


Biz de parktaki balıkları ve güvercinleri yemledik, bol bol dondurma yedik, lavantalara konup kalkan arıları izledik, kurabiye pişirdik ve haliyle Lego oynadık:





Şimdi evdeyim, ruhumu avutmak için yine kitaplara sığındam. "Rüzgarı Beklerken" isimli çok hoş bir kitap okudum, Medusa Yayınları bana iyi geliyor. Elimde ise Madame Toussau'nun hayatını anlatan "Minik" isimli bir kitap var. Bazı bazı gerse de ilginç bir yaşam öyküsü. 1700'lü yılların Paris'i tuhaf bir yer. Storytel'de klasikleri dinlemeye devam, "Germinal"den sonra "Yüzbaşı'nın Kızı" da bitti. Mubi'de "Huda's Salon" isimli, gerçek bir olaya dayanan, gerilimli bir Filistin filmi izledim. Bende durumlar böyle, sizler neler yapıyorsunuz?




3 yorum:

  1. Sıcaklar beni biraz bunalttı. İşten fırsat buldukça deniz kaçamağı yapıyorum. Geçmiş yıllarda aldığım kitapları okuyorum. "Kurtarma Mesafesi" ve "Günün Sonu Yok" elimde bu aralar. Kızımla Stranger Things dizisinin son sezonu başlamadan bir öncekini izleyelim, hatırlayalım, dedik. Ha bir de kedi var, bir gün evdeyse, birkaç gün ortadan kayboluyor. Eski evin oralarda buluyoruz her defasında. Bazen kendiliğinden uyku zamanı geliyor. Bazen de gelmiyor. Yeni sitenin küçük, sarman dişisinden korkuyor. Geldiği anda bizi bulamazsa geri kaçıyor galiba. Oryantasyon süresi diyelim.

    YanıtlaSil
  2. Bir süre ses çıkmayınca, torun gezmesi ve gezdirmesi durumu olabileceğini tahmin etmiştim.
    Artık memleketin bu halinde demiyorum da sıcaklarda olabilecek en esenlik verici durum, Umutlu günler. <3
    Babanın fasulye hikayesini okuyunca, daha önce senin yemek maceralarınla ilgili yazdıklarını hatırladım. Kimden feyz aldığın belli. :))

    YanıtlaSil
  3. Taze fasulyeye bayılırım hele de azcık dibi tuttsaysa tadından yenmez :) Elinize sağlık :)

    YanıtlaSil