.

.
.

19 Nisan 2025 Cumartesi

CUMARTESİ / 19 NİSAN

 Bugünkü yazıma Ekmekçi Kız'dan gelen leylak ile başlayayım, gözümüz gönlümüz açılsın cümleten:

Göndermeye devam arkadaşlar, beni ne kadar mutlu ettiğinizi bilseniz, gurbet eldeyken mektup gelmiş gibi oluyor 😊

Bu hafta arkadaş buluşmaları, uzun yürüyüşler, dizi izlemeleri ile geçti. Altın vuruşu ise dün gece "Aşk Listesi" isimli tiyatro oyununu seyrederek yaptık. Ondan daha sonra söz edeceğim. Geçen yazımda bir Kore dizisine başladığımdan bahsetmiştim. İzlediğim ilk Kore dizisi idi ve laf olsun diye başlamıştım ama öyle bir sardı ki işi gücü bırakıp başına yerleştim. O mübarek de koridor yolluğu gibi uzadı da uzadı. Her biri bir saatten 16 bölüm nedir yahu, bitmek bilmedi. Son bölüme kadar her şey iyi gidiyordu, çoğunu birbirinden ayıramadığım tiplerin yaşadıklarını izliyor, bir kısmına gülüyor, bir kısmına kızıyor, bazılarına ise yakınlık duyuyordum ki finale geldik. Aman ben bir ağla, bir ağla, depoda birikmiş ne kadar gözyaşı varsa döktüm, bahane arıyormuşum ağlamak için meğer. Böyle bir şeyi bir kere "Beni Asla Bırakma", bir kere de "Amour" filminde yaşamıştım. Kovalar dolusu gözyaşı dökmüştüm adeta. Pek öyle sulak bir arazi değildir gözlerim ama arada oluyor işte. Sanırım 19 Mart'tan bu yana üstümüze heyula gibi çöken ülke gündeminin de bunda etkisi oldu, döktük zehrimizi rahatladık diyeceğim ama bu ülkede rahat yüzü görmek pek kolay iş değil. 

Neyse mandalinali dizimizi bitirmiştim ki karşıma "İstanbul Ansiklopedisi" çıkıverdi. Adını Reşat Ekrem Koçu'nun ne yazık ki tamamlanamayan "İstanbul Ansiklopedisi"nden alan diziye takıldım bu sefer. İstanbul'a ait her şey beni kendine çekiyor. 2023'deki İstanbul gezimizde Koçu'nun ansiklopedisinin sergisine de gitmiştik Salt Galata'da. Dizinin ilk bölümünde bahsi geçiyor zaten. Sevgili Şule dizinin adından hareketle bir İstanbul alfabesi yapmış blogunda, hoşuma gitti, bana da ilham verdi, bir dahaki yazıma bir Ankara alfabesi yapacağım. Eee, herkes kendi bildiği şehri alfabeler değil mi 😊

Gelelim dün akşamki oyuna, gündüz çok yoğun geçmişti. Evdeki işleri halledince bir iade paketi için kargoya gitmeyi bahane ederek yürüyüşe çıktım. Paketi bırakınca yolu uzattım, yol uzayınca aklıma uzayan saçlarım geldi, kestirmek için kuaförüme çevirdim rotayı. Boya, kesim ve manikür-pedikür kuaförlerim farklı, çok sosyetik bir insanım efenim 😋 Kesim kuaförünün kapısına dayandım, lakin kuaför ayakta uyuyordu adeta, belirteyim dün çok sıcaktı Antalya, uykusunun arasında müşterisinin olduğunu söyledi, pazartesi gününe randevu verdi. Eyvallah deyip ayrıldım, dönüş yoluna vurdum, peynir marketine uğrayıp eksiklerimi aldım ama o kadar terledim ki saçlarım kafama yapıştı. Yolüstündeki diğer kuaföre uğraıp bir şekil verdirdim. Yorgun argın eve varıp tam oturmuştum ki eski bir öğrencim aradı buluşalım diye, kırmadım, görmek de istiyordum. Tekrar çıktım evden, bir cafede buluştuk sohbet ettik, kahve içtik. Eve dönüp bir yemek yedim ve bu sefer beni almaya gelen arkadaşımla oyunu izleyeceğimiz salona gittik. "Aşk Listesi" çok eğlenceli bir komedi idi. Sevinç Erbulak, Yosi Mizrahi ve Hakan Bilgin'in oyunculukları muhteşemdi, hele de Sevinç Erbulak, adeta büyüledi bizi. Günlerin gerginliğini gülerek attık üstümüzden iki saatliğine de olsa. Denk gelirseniz kaçırmayın bu oyunu derim. 

Birazdan bir başka oyun için tiyatroya gideceğim; "Yalancı". Bu sezonun son etkinliği olur mu bilmiyorum, bakalım göreceğiz. Hepinize iyi bir hafta sonu diliyorum...




3 yorum:

  1. bu ara istanbul leylak ve mor salkımlar şenlenmiş durumda. kulaklarınız yerli yersiz çınlıyorsa leylak gören bir istanbullu bloggerdır o muhtemelen öğretmenim :)

    YanıtlaSil
  2. Leylakcığım gönderilen tüm leylaklar bittikten sonra, Münih’in leylakları assolist misali çıkıyorlar biliyorsun. Mayısa falan doğru ben de yollarım ;)

    YanıtlaSil
  3. Fotoğrafı çekerken güneş parlıyordu ama poyraz sert esiyordu, kokusunu alamamıştım, dün yine geçtim önünden mis gibi kokuyordu. :)

    YanıtlaSil