Geçtiğimiz hafta Cuma günü yeni bir keşif turuna çıktık Ankara'da. Cumhuriyet döneminin ilk lojmanları olarak inşa edilmiş olan Saraçoğlu Evleri'nin son halini görmek amacıyla yola düştük. Saraçoğlu Mahallesi ismini yapımına başlandığı yıl başbakan olan Şükrü Saraçoğlu'ndan alıyor. 1940 yılında üst düzey bürokratların konut sorununa çözüm olarak bir proje geliştirilmesine karar verilmiş ancak proje 1944 yılında hayata geçebilmiş. Projenin sorumluluğunu Nazi zulmünden kaçarak Ankara'ya gelen Alman mimar Paul Bonatz üstlenmiş ve evlerin temeli 29 Ekim 1944'de Şükrü Saraçoğlu tarafından atılmış, 1946 yılında bitirilip devlet görevlilerine tahsis edilmiş. Kızılay gibi şehrin kalbinin attığı, kalabalık, gürültülü bir lokasyonun çok yakınında yıllarca sakin ve yeşil bir mahalle olarak varlığını sürdürmeye devam etmiş.
Üniversitenin son yıllarında yakınlardaki bir devlet kurumunda çalışıyordum. Mesai bitiminde nişanlım beni almaya gelirdi ve Saraçoğlu Mahallesi'nin sakin, yemyeşil caddelerinden geçerek giderdik eve. Sonbaharda ayrı güzel olurdu. Devasa çınarlar ve meşe ağaçlarının yaprakları renk değiştirir, bazıları dökülür, hüzünlü ama güzel bir manzara sunardı. Öyle sessiz ve sakin olurdu ki sokaklar Ankara'da yaşadığınıza inanamazdınız. Yıllar içinde artan nüfusla o sessizlik ve sakinlik sona erdi ne yazık ki. Minibüsler o sokaklardan geçmeye, park yeri bulamayan sürücüler araçlarını caddelerine, sokaklarına park etmeye başladılar. Mahallenin eski havası kalmadı. Sonra evler boşaltılmaya başlandı, mahallenin istimlak edileceği söylentileri çıktı. Mimarlar Odası ile bir hukuk savaşı başladı. Bu süreçte boşalan evlerin pencereleri kör gözler gibi karanlık, bahçeleri ıssız, çökecekleri zamanı beklemeye başladılar. Ve sonra güzel bir şey oldu, dava kazanıldı ve esasen "Korunması gereken kültür ve tabiat varlığı" ilan edilmiş mahalle ve ağaçlar statülerini kesinleştirdiler ve bir restorasyon faaliyeti başladı. Ankaralılar olarak etrafı perdelenmiş mahallenin sonunun nasıl olacağını heyecanla beklemeye başladık. Bu yıl çalışmalar neredeyse bitirildi ve artık gidip görebilme imkanımız doğdu.
Kumrular Caddesi'ndeki asırlık çınarların gölgelerinden yürüyerek eskiden Namık Kemal Ortaokulu olan binanın yanından sola kıvrıldık ve önümüze yemyeşil bir mahalle serildi:
Aşağıdaki fotoğrafları Mustafa Taşkın'ın sitesinden aldım, Ankaralı olmayanlar için mahallenin eski halini görmeniz açısından:
İki fotoğraf buradan:
Korunması için emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Az katlı, yeşili bol. Bundan iyisi Şam'da kayısı ☺️
YanıtlaSilAynen dediğiniz gibi, umarım böyle devam eder...
SilHemen yazdım zarif eşime, aldık listeye :)
YanıtlaSilKesinlikle gidin, hatta geldiğinde oradaki cafelerden birinde buluşabiliriz
SilBencede çok güzel olmuş
YanıtlaSilGerçekten güzel...
SilMerhabalar.
YanıtlaSilAnkara'da ikamet eden biri olarak bu mahalleyi tetkik ettiğimi hatırlıyorum ama, çok yıllar önceydi sanki. Sizin de dediğiniz gibi, son halini tekrar ziyaret ederek görürüm inşAllah.
Paylaşım çok güzeldi, teşekkür eder; kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Bence gidip gezin Recep Bey, oldukça iyi bir düzenleme yapmışlar. Saygı bizden...
Sil