Her güzel şeyin bir sonu var haliyle, biz de geldik son güne. Bugünün programında Fındıklı'nın deresi ya da halkın deyimiyle "irmağı" Arılı'ya gitmek ve yüzmek vardı. Denize bile girmeyen biri olarak derede yüzmem beklenmezdi tabii ki. Ben manzara seyircisi olarak katkıda bulunurken grubun diğer elemanları yüzmek için gerekli hazırlıkları yapmışlardı. Dereye gitmeden önce Konağımızla vedalaştık. Kahvaltı sonrası tatlı ev sahibemiz Büşra'nın yaptığı kahveleri şurada höpürdettik:
Çevrede bir tur atıp fotoğraflar çektik ve Babalık Doğal Yaşam Konağı'na "Hoşça kal" dedik.
Fındıklı'ya gelince sahilde biraz dolaşıp orayla da vedalaşalım istedik ama o kadar sıcaktı ki fazla kalamadık. İnsanlar plaja koşmuştu, biz de dereye gidip serinleyelim bari dedik.
Arılı Deresi aynı adı taşıyan köyün içinden geçiyor, köy de zaten adını dereden almış, derenin Lazca adı "Pishala" imiş. 4 günde birkaç Lazca kelime öğrendik, Derneğin minnak ve şirin kedisinin adı "Purki". Çiçek, gonca gibi bir anlamı varmış. "Şurimşine" ise "Canımın içi" demekmiş, kulağa pek hoş geliyor 😊
Bindiğimiz taksi bizi derenin havuz gibi yüzmeye müsait bir hal aldığı yerde indirdi. Buna da Lazca'da "Toba" diyorlar. 15 gün kalsak Lazca'yı sökecektik...dermişim ve kendime gülermişim. Tabii ki yine merdivenler, hem de en zorundan, ah protezlerim, vah protezlerim 😃
O yaprak benimle Ankara'ya geldi
Bizim ekip kendilerini dereye atarken ben suyun içine yerleştirilmiş portatif koltuğumda serinliğin ve derenin tadını çıkararak onları izledim.
Vakit akşama yaklaşırken toparlandık, sonuçta yolcu yolunda gerek. Fındıklı'ya döndük, derneğe bıraktığımız valizleri aldık, Havaş durağına yollandık. Çok geçmedi bizi Havaalanı'na götürecek otobüs geldi, ekibimizle vedalaştık ve çay bardaklı havaalanımıza ulaştık. Kontrol, bagaj işlemlerini bitirip bekleme salonuna girdiğimizde önce çay toplayan kadınları gördük, bu orijinaldi işte, bana bunlarla gelin:
Sonrasında da bu çıktı karşımıza:
Bitmedi:
Valizlerimizdeki çay paketlerini de sayarsak çaya doyduk diyebiliriz. Hareketi bir miktar geciken uçağımıza yerleştik ve Ankara'mıza doğru uçuşa geçtik.
Nice yolculuklarda buluşmak dileğiyle bu seferlik bu kadar...
Ahh! Rica etsem, beni o derenin kıyıcığına, ağaçların altına bırakıp bir süre orada unutabilir misiniz?
YanıtlaSil<3
Valla elimde olsa yapardım, gerçekten çok dinlendirici idi. İşte bu dereleri HES için katlediyorlar, bunu zor kurtarmışlar, iyi ki de...
SilDereye atlar bir daha da çıkmaz senin için de iki kişilik yüzerdim:))) Nasıl güzelmiş! Ne iyi etmişsiniz! Şimdi sıradaaaaa Eskişehir, heyecanla bekliyoruz efem.
YanıtlaSilÇok güzeldi gerçekten, eminim 4 kişilik bile yüzerdin, mis gibiydi, ancak benim gibi sudan anlamazlar kıyıda oturur :)) Valla yorulduk, sıcak, nem perişan etti ama her şeye rağmen iyi ki gittik, şahaneydi. Eskişehir'i ben de heyecanla bekliyorum, şehri çok gördüm, benim heyecanım Kızlara :))
Silçok güzel bir tatil oldu Nurşen ablacım. BAtum , Tiflisi de merak ediyordum. En baştan tekrar okuyacağım notlarımı alıp , ben de bir program yapabilirim.
YanıtlaSilOldu valla Zeynepcim. Tiflis'i çok övdüler, ben de merak ediyorum ama kısmet olur mu bilmem. Haydi git, senden de okuyalım...
SilTeşekkür ederiz, sayenizde gezdik, güzellikleri gördük..
YanıtlaSilSabredip okuduğunuz için ben teşekkür ederim asıl, sevgiler...
SilAhahah, yine çeşitli boy ve ebatlarda çay bardakları :) Vallahi bu gezi yazıları dizisi şahane oldu örtmenim, sizle birlikte gezdik biz de :) darısı gerçekten "birlikte" gezmelere :)
YanıtlaSilAh Şulecim inşallah, bu sene beceremedik ama seneye neden olmasın :))
Sil:) Yani gerçekten bir şeyi de abartıp abartıp insanları baymak konusunda usta bir milletiz. Havalimanı ne acayipmiş öyle. :D
YanıtlaSilÇay bardağı aşkı bu kadar yüksek yer görmedim ben :)) Binaları da çay bardağı şeklinde yapmalarını beklerdim esasen :)) Yalnız çay toplayan kadınlar hoştu kabul edelim...
Sil