.

.
.

18 Nisan 2023 Salı

BAHAR SERSEMLİĞİ / 18 NİSAN

Sabah saçlarımın 30 km. bakımını yaptırmak için servise, pardon kuaföre gittim. Boya, pasta, cila işlemi yapılırken stajyerliğini bildiğim, yıllardır gittiğim kuaförümün kızıyla-kendisi ilkokulda-sohbet ettim. Annesi "Ders çalış" dedi, ben "Tatilde ders mi olur?" diye sabote ettim  annelik otoritesini. Hâl böyle olunca ufaklığın sempatisini kazandım, ödül olarak boyanmış saçlarıma gönlüyle masaj yaptı, minnak elleri dert görmesin. 

Kuaförde geçen bir saatlik sürede 3 kere yağmur yağdı, 4 kere güneş çıktı. Ayrıldığımda yağsam mı, yağmasam mı kararsızlığında atıştırırken ben de aynı kararsızlığı şemsiye açmakta gösterdim. Kuaför sonrası rotam aile hekimliği idi, mevsim dönümü, polen artışı ve havaların kararsızlığı yüzünden artan öksürüğüm için "Aman doktor, derdime bir çare" diyecektim. Bu değiştirdiğim 8. aile hekimi ve kendisini ikinci kere ziyaret edecektim. İlk aile hekimim evden epeyce uzak bir merkezde idi, bir gidişimde kendisine orada (HOMA-IR) testi yapılıp yapılmadığını sorduğumda "O ne?" diye cevaplamıştı. Insulin direnç testinin tıbbi adını bilmeyen bir doktordan anında kaçıp eve yakın bir merkeze aktarmıştım kendimi. Bir süre sorunsuz devam eden hekim-hasta ilişkim emeklilik ile sona ermiş, yaz dönemine denk gelince de Ankara'daki bir merkeze transfer olmuştum. Ankara'dan Antalya'ya dönüşüm pandemi dönemine denk gelmiş, yoğunluğu çok fazla olan bir kadın doktorun tesadüf eseri hastası olabilmiştim. Doktorumla gayet güzel anlaşmışken değişiklik yaptığımı söylemeyi unuttuğum eşim kendisiyle birlikte beni de bir başka doktora eklemlemişti. İtirazlarım sonuçsuz kalmış, yeni bir hekimin karşısında buluvermiştim kendisini. Pandemi döneminde olay yeri şeritleriyle çevirdiği odasına girmek mümkün olmasa da şikayetçi değildim açıkcası. Lakin o da emekli olmuş ve en son gidişimde yeni gelen genç bir aile hekimine uygun görülmüştüm. Onunla ilk ve son kere ilişki kurduğumda, kaç zamandır kullandığım tansiyon ilacımı yazmak için beni Kardiyoloji'ye sevketmeye kalkmış, o ana kadar normal olan tansiyonum fırlamış olarak ayrılmıştım yanından. "Bana yine hüsran, bana yine hasret, eyvah yine bana yeni doktor düştü" diyerek, eve gelir gelmez aile hekimi değiştirmiştim. "Oh sonunda istediğim gibi bir doktora denk geldim" dememem gerekiyormuş, zira o da emekliye ayrılıverdi daha birbirimize ısınmadan. Arkadaş neyim ben ya, aile hekimi eskiticisi miyim anlamadım. Geçen ay ilaç yazdırmaya gittiğimde aldım bu emeklilik haberini ve geçici olarak yönlendirdikleri hekimi seçiverdim son olarak. Umarım kendisiyle uzun yıllar hasta-doktor bağımız sürer, zira fenalık geldi yıl geçmeden yeni hekimlere alışmaktan. 

Yepisyeni doktorum sırtımı dinledi, boğazıma baktı, ilaçlarımı yazıp selametledi beni. Çıktığımda yine yağmur başlamıştı, eczaneye kadar inat edip açmadım şemsiyeyi. İlaçları alıp ayrıldığımda ise yağmur durmuştu, eve girdiğimde güneş parlıyordu, şu anda yine bulutlar kapattı güneşin önünü. Mart ayında daha güneşli, daha bahara benzeyen günler yaşamıştık, Nisan oyunbozanlık yaptı bu sene. Bu tutarsız havalar sersem ediyor insanı, dün zirve yaptım bu konuda. Sabah kahvaltı hazırlamak için mutfağa giderken antre duvarındaki kitaplığın köşesine omzumu öyle bir çarptım ki iki büklüm oldum. Ben omzumla uğraşırken raftaki kuşlardan biri de zemine pike yapıp beş parçaya ayrıldı. Normalde çok üzülürdüm ama omzumun acısından gözüm görmedi. Kahvaltı sonrası saçlarımı yıkamaya niyet ettim, kafam köpükler içindeyken şofbenin tüpü bitti, soğuk suyla duruladım. Lakin henüz zavallı kafamın çilesi bitmemiş olacak ki dişimi fırçalarken telefonum ısrarla çaldı. Bu kadar ısrarcıysa önemli bir durum var diye macunlu ağzımı acele silip yan odadaki telefona koşturayım derken dolap kapağının sivri köşesine çarptım tepemi. Arayan da 850'li bir spam, ağzımdan çıkanları buraya yazmayayım daha iyi. Dolabın köşesinin adeta oyup kanattığı başıma buz jeli koyup bari bir kahve içeyim niyetiyle kahve kavanozunu önüme çekmiştim ki buz jeli kavanozun üstüne düştü, kahve tezgaha yayıldı. Vazgeçtim kahveden, gidip oturdum içeri. Daha da başıma bir iş gelmesin diye uzun süre kıpırdamadım yerimden. 

Bende durumlar böyle dostlar, bahar sersemliği yaşamaktayım. Neyse ki ta Praglardan caanım Ekmekçi Kızım şu alttakini yolladı da gözüm gönlüm açıldı:



10 yorum:

  1. Aile hekimliği tesis olduğundan beri aynı doktordayım, üstelik 13 kilometre uzağımda olmasına rağmen... kendisi telefonla bile reçete yazıyor. Ona güvendiğim kadar kimseye güvenmem, hangi uzman doktora yönlendirse gol oluyor valla... Rabbim nazarlardan saklasın, kendisi hâlâ genç, bir gün bir şekilde bırakırsa diye ödüm kopmuyor da değil. Hani yazınızı okuduktan sonra şehirler arası telefonla halledilebilse reçete işleri falan neredeyse ona yönlendireceğim sizi de:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten çok şanslısınız, bu devirde iyi aile hekimine denk gelmek çok zor. Tam sonunda dediğim anda emekli oldular. Neyse sonuncu şimdilik iyi görünüyor, bakalım ne zaman emekli olacak :))) Ne güzel olurdu şehirlerarası aile hekimi bulmak :)))

      Sil
  2. Benim aile hekimim çok iyi, herşeyi detaylı inceler gitmem gereken bir doktor varsa ismi ile oraya yönlendirir. Bizim bahçede de hem beyaz hem mor leylaklar açtı, bayram sabahı kesip vazoya koyacağım.
    Geçmiş olsun bu arada...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şanslısınız o zaman, ben bir türlü denk gelemedim öylesine. Ah ne güzel, çok imrendim, leylak açısından da şanslısınız, benim yerime de koklayın. Çok teşekkürler, sevgiler...

      Sil
  3. Hay allah tüm aksilikler peşpeşe gelmiş Nurşen abla. Bu gibi durumlarda (özür dilerim) çok gülerim ben :)) Güldüm yine (hakikaten özür dilerim, engel olamıyorum)
    Öpüyorum seni kocaman...
    İyi bayramlar diliyorum şimdiden ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gül Şebocum gül, ben kendime de güldüm zaten, gülünmeyecek gibi değildi zira :))) Benden de iyi bayramlar...

      Sil
  4. Çocuklara ödev verdim, bir kaç gün sonra o parka gidin o leylakların hepsi açmış olur, mis kokusunu içinize çekin dedim. :))

    YanıtlaSil
  5. bizim bahçede de cılız da olsa bir leylak var ve ben her eve girişimde sizi anıyorum. kulaklarınız yerli yersiz çınlıyorsa benim o :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canımsın, bu sene resmen aşeriyorum, tek bir leylağa rastlamış değilim. Aksi gibi Ankara'dakiler de açmış ben gidene kadar solacaklar...

      Sil