.

.
.

2 Haziran 2022 Perşembe

HAFTALIK / 2 HAZİRAN

Hareketli bir hafta geçirdim, aslında daha önce de yazmak istedim ama bu aralar Carpal Tunnel Sendrom'um da atakta, sol elimin parmakları pek uyuşuk, hayata katılmayı reddediyor, klavye kendilerini fazlasıyla zorladığı için biraz bekleyelim dedik. Biraz hafiflemekle birlikte hâlâ yazım dünyasına adapte olmakta çekimser kendisi, örneğin şu an sol el orta parmak tuşlara dokunmamak için ısrarcı 😃 Esasen dün hem CTS, hem de sağ omuzdaki yırtık için doktora gittim. Yırtık konusu bu aralar biraz yatıştı, yoğun ağrı kalmadı, doktor da onayladı, fizik tedaviye de gerek görmedi şimdilik, sevindim inanın, çünkü bıktım, usandım fiziğinden de, kimyasından da. CTS için de pazartesi günü randevu aldım, EMG çekilecek. Bu yıl kollarım bacaklarımı kıskandığı için sürekli sorun çıkarıyor ama şımarıklıklarına prim vermemekte kararlıyım. Ağrılarına isim de vermeyeceğim, zira isim verince evlat edindim sanıp ebediyen yapışıyorlar üstüme. Ağrı, o kadar, başka isim yok 😃

Geçen hafta babamı ve annemi ziyarete gittik mezarlığa. 16 yıl arayla ayrıldıkları için dünyadan aynı mezarlıkta olmalarına rağmen birbirlerinden hayli uzaktalar. Annem anneannemin koynuna konduğu için şehre daha yakın olan bölümde ve oldukça yeşil bir alanda. Başuçlarına anneannemin ölümü sonrası dikilen çam bile devasa boyutlara ulaşmış. Geçen yıl babamı defnettiğimiz bölge ise yeni açılmıştı, beton bloklar dip dibe yerleştirilmiş, cenazeler içlerindeki kazılmış bölüme yerleştirilip kapatılıyordu. Etrafı bomboştu, bu yıl inanamadım, babamın kabri ortalarda bir yerde adeta kaybolmuştu, o kadar çok yeni mezar eklenmiş, ne çok insan ölmüş, ne çok acı var. Haliyle ağaç falan hak getire henüz, zamanla dikilir mi, dikilse de o daracık aralarda büyür mü bilmiyorum. Dikkatimi çeken şeyse mezarların üstlerinde, aralarında hudayinabit biten gelincikler oldu. Bugüne kadar gördüğüm en iri, en kırmızı gelinciklerdi. Bir tuhaf oldum. Başımızın üstünde bir hüzün bulutuyla ayrıldık mezarlıktan.

Bir gün öncesinin efkarını ertesi gün attık. Bir blog buluşmasında aynı masada yarım saat oturduğum, toplasan üç-beş cümle konuştuğum ama nasılsa can-ciğer arkadaş olduğum sevgili Dolu Dolu Mutfak Aslı ile buluştuk sonunda. Birlikte sevimli bir mekanda keyifli bir yemek yiyip bol bol sohbet ettik ama doyamadık. Duy sesimi Aslı, bu böyle yarım kalmayacak 😊 Aslı'yı işine yolcu ettikten sonra kız kardeşle devam ettim güne. Önce sevdiğimiz bir mekanda kahvelerimizi içtik, ardından Ankara'nın güllerle coşmuş ara sokaklarını keşfe çıktık:


Ankara'nın ara sokaklarıçok sürprizli, insanın karşısına şahane mimarili apartmanlar, oya gibi işlenmiş ferforje balkon demirleri, çiçeklerle bezeli balkonlar ve davetkar bahçeler çıkabiliyor. İğdeler, at kestaneleri, çınarlar ve akasyalarsa bu sokakların olmazsa olmazı. Leylakların zamanı ise geçmiş, kendilerine yine de beni bekledikleri için minnettarım 💜 Bir gün bu apartmanlar kentsel (rantsal) dönüşüme yenik düşerse çok üzüleceğim. 

Dün doktor işimiz bitince çocuklarla bir ODTÜ (Umut'un söyleyişiyle ÖTTÜ) seferi yaptık. Ağaçların, çiçeklerin-özellikle iğdelerin ve papatyaların-keyfini çıkardık. Yine Umut'un söyleyişiyle "Dışarda yeme yeme" yedik 😊 Umut yemekten sonra bana koruluktan topladığı şu çiçekleri armağan etti:

Bundan âlâ hediye mi olur 💜

Bir dahaki postu Mayıs kitaplara ayıracağım. Kalın sağlıcakla,,,



14 yorum:

  1. Umut'un çiçeklerine bayılırım.. Minnak ellerle nasıl keyifle topladı kim bilir.. Allahım ben de anane / babanne olmak istiyorum yaaaa :))) Ama aman bi 10 sene bekleyeyim Allah muhafaza :)))
    Fakat çok hoşuma giden bir durum var; Ankara ile Münih florası faunası çok benzer yerler, bu çiçekler çok tanıdık bana. Kırkikindi yağmurları da benziyor.. Dümdüz oluşu zaten aynı..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dilerim o günleri görürsün ama 10 yıl biraz erken oldu sanki, hemen everdin çocukları bakıyorum :))) Münih'i bilemediğim için flora ve faunaya bir şey diyemiyorum, sen diyorsan doğrudur ama Ankara pek dümdüz sayılmaz kuzum. Hani Bursa ile kıyaslamıyorum, zira Muradiye Otelcilik'de kalmıştık kardeşle son gidişimizde kapıya varana kadar ruhumu teslim ediyordum adeta, o ne yokuştu yarabbim. Ama buralar da pek aşağı kalmaz, Meşrutiyet, Cinnah, Nene Hatun, Reşit Galip, Protokol Yolu, Hoşdere çıkarken nal toplatır, inerken catwalk yaptırır adama :))) Ha Antalya dersen tamam derim, o nedenle de pek seviyorum kendilerini :)

      Sil
    2. :)) benim bildiğim bir ananemin aşağı ayrancıdaki evinden hacettepeye gidiş yolu, o da dümdüz geliyordu bana, ondan demek ki genellemişim! <3

      Sil
    3. Senin aklında o kalmış sanırım, yine de Bursa kadar değildir...

      Sil
  2. güller şahane ama umut'un getirdikleri çiçekler en şahane :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de öyle, koydum kitap arasına kurusunlar diye, ne de olsa genç bir erkekten her zaman çiçek alınmıyor :)))))

      Sil
  3. öğretmenim bir de carpal tunnel sendromu için atel takıyorsunuz di mi? bizde ailecek var. atelle idare ediyoruz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıllardır takıyorum Şulecim ama bu ara atel falan fayda etmedi, arttı sanırım bası. Bakalım pazartesi ne çıkacak sonuç ama fizik derse kabul etmeyeceğim hiç fayda etmiyor, belki parafin, o iyi gelmişti bir vakitler

      Sil
  4. Mezarlıkların çiçekleri de ağaçları da hep çok güzel olurlar Leylakcığım, özellikle kendiliğinden yetişenleri. :) Artık, bilimsel bir nedeni var mı, yoksa insan kalabalığından uzak oluşlarından mıdır, bilemiyciim. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla ben biraz ürperdim Ekmekcim, orada yatanların geri dönüşümü gibi geldi sanki. Hoş öyle de olsa güzel ama değil mi, bir çiçek olarak yeniden dünyaya gelmek....

      Sil
  5. Ayy Nurşen Hocam, Umut o kadar büyüdü mü? Zaman inanılmaz geçiyor. Nedense daha konuşmayacak kadar ufak zannederdim ama düşününce kafamda oturttum:) Konuşmak bir yana çiçekler bile verirmiş:) Nice keyifli günleriniz olsun♥ Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Büyüdü valla Sezercim, zaman su gibi akıyor. Çocuk pandemi sürecinden çıkınca şakır şakır konuşmaya başladı :) Tam 2,5 oldu. Çok keyifli bir şeymiş, Allah sizlere de nasip etsin. Sevgiyle kucaklıyorum...

      Sil
  6. Çok geçmiş olsun. Dilerim ağrılar, sızlar azalır tez zamanda. Fotoğraflar yine çok güzel. Anladım ki işin sırrı sizde. Siz nereye giderseniz güzel bakıp en güzel şeyleri görüyorsunuz :)

    YanıtlaSil
  7. Öncelikle çok geçmiş olsun umarım tez zamanda ağrılardan kurtulursunuz.
    Bu isim verme olayına bende inanıyorum kız kardeşimin yüzünde çıkan büyükçe bir sivilceye isim vermesi gibi bir durum olmuştu. Daha da büyüdü inanılmaz büyüdü ve sonrasında da iz kaldı. O da isim verilince birşeyin yapışıp kaldığına inanıyor bende ikna oldum şahsen. :)
    Umut'un hediyeleri de bir harika. :)

    YanıtlaSil