Her sabah alışkanlık haline geldi, ağrılı sızılı kalksam da, keyfim yerinde olsa da olmasa da, hava güneşli ya da berbat olsa da kuşlara kahvaltı veriyorum. Vermekle kalmayıp onları sofra başında izliyorum. Önceleri pencerede gölgemi görseler ürküyor, uçup gidiyorlardı, şimdi alıştılar, balkona çıksam bile aldırmadan devam ediyorlar yemeye. Değişik bir ritüelleri var, Moklukuyruk zaten balkon demirine bir-iki konup "Ben buradayım, unutmadın değil mi?" demeye getiriyor. Kahvaltı hazır olunca pırrr hemen geliyor başına, öyle şirin oluyor ki gagalarken ıslak ekmek içini. Bir çıkışımda kuş yemi alacağım, hep ekmek, hep ekmek şişmanlatacağız yavruları 😃Derken bir diğer kumru geliyor, sanırım manitası, daima birlikte geziyorlar, kumruların tek eşli olduğunu duymuştum ama ne dereceye kadar doğru bilmiyorum. Bunlar ekmeği gagalarken birkaç serçe yanaşıyor. Önceleri bir kanat darbesiyle ittiriyorlardı serçeleri, sonraları pek ses çıkarmaz oldular. Gerçi serçeler de kendilerince bir taktik geliştirdiler, irice bir parçayı gagalarına alıp uçuyorlar, yeme işini başka bir mekanda gerçekleştiriyorlar ki kem gözlerden ırak olsunlar 😃 Paf ile Pof gezgin ruhlu, her daim aynı yerde görünmüyorlar, bu ara yoklar mesela, başka bir sokağı ya da ağacı mesken edindiler, özlüyoruz ama kara kafalarını, sarı kuyrukaltı tüylerini. İnsanı mutlu eden bir eylem, küçük sevinçlere ihtiyaç duyduğumuz bu tatsız günlerin neşesi bu kuşlar, bir de yedikleri çanağa pislemeseler 😃
Ankara'ya yağan karın ayazı vurdu şehrimize, fırtına ve yağmurla başladı, poyraza çevirip soğuttu ortalığı. Dün epey üşüttü ama bugün daha yumuşak. En azından poyrazlı havalarda güneş oluyor ve evin içindeysen camdan giren güneşle mis gibi ısınıyorsun. Okul zamanı poyrazlı günlerde kuzeye bakan ısıtmasız sınıflarda soğuktan takırdadığımız günleri hatırladım da memleketin en turistik, en havalı şehrinin göbeğindeki okulun sefaletine bir kez daha şaşıp kaldım.
Oscar filmleri sonunda bitti, bir süre gözlerimi dinlendireceğim, bir de toplu tahmin listesi yayınlayacağım. Şimdilik biraz ara zira film izlemekten kitap okumaya fırsat bulamıyorum. Az evvel son okuduğum kitaba kitaplıkta yer bulmaya çalışırken Nobel ödüllü Abdulrazak Gurnah'ın "Sessizliğe Hayranlık" kitabını buldum ve şaşırdım. Ne zaman almışım ya da kardeşim mi vermiş, okudum mu, yoksa okumayı unuttum da rafta kış uykusuna mı yattı bilemedim. Çok fazla kitap almanın ve okumanın böyle saçmalıkları olabiliyor, okuduğunuz kitabı bir daha satın alabiliyorsunuz mesela ya da Gurnah'ı Nobel almadan okudum diye havalara girebiliyorsunuz, yazın okuduğum "Kumdan Yürek"den söz ediyorum. Halbuki 4 yıl önce tanışmış ve unutmuşum Abdülrezzak Efendi ile, tekrar okuyayım bari.
Söz kitaptan açılmışken, hafta başı iki kitapsever genç arkadaşımla "elifthereader" ve "zimlicioususbooks" ile (Twitter'de "kitaplık kedisi ve yine aynı adla şu sitede de bulabilirsiniz) kitaplar üzerine bir söyleşi yaptık. Podcasti "Okur Sohbetleri" adıyla Spotify'da yayınlandı dün, oradan dinleyip kitaplar söz konusu olunca ne kadar geveze olduğumu test edip onaylayabilirsiniz, anlatacaklarımın çoğunu anlatamadım bile, zaman kısıtlıydı haliyle 😃
Dinlemek isterseniz ve Spotify yüklü değilse şu linkten de dinlemeniz mümkün, bir tık lütfen.
Bana bu keyifli sohbeti yapma imkanını verdikleri için Elif ve Simay'a, ayrıca vakit ayırıp dinleyen herkese çok teşekkür ediyorum...
aaa ne güzel olmuş bu podcastler. pazar akşamı dönüş yolculuğumda eşlik eder sesiniz bana böylece :)
YanıtlaSilkuşlara kahvaltı vererek ne şahane bir iş yapıyorsunuz öğretmenim. bizi böyle küçük güzellikler kurtaracak, inanıyorum buna :)
Umarım seversin Şulecim, sana yoldaşlık eder.
SilKuşları izlemek resmen terapi tadında, mutlu ediyor insanı...
Dinlemeye korkuyorum çünkü dinlersem kesin bahsettiğiniz kitapları hemen alırım ama daha elimdeki kitabı bile bitiremiyorum 😅 Yine de gidip dinleyeyim 😁
YanıtlaSilDinleyin bence, kitap kısmında kulaklarınızı kapatın :)))
SilÇok keyifli bir söyleşiydi, mest oldum dinlerken. :)
YanıtlaSilSağol Ekmekçim, çok sevindim :)
SilAman efendim aman, estağfurullah, mahcup edoorsunuz :) Ne demek Hanımefendi, şurada ahbaplık eden blogger arkadaşlarız biz.
YanıtlaSilGelelim sorunuza, kitaplarımı dağıtmıyorum, tam ifade edememişim galiba, eskiden ödünç vermezdim şimdi veriyorum. Bir de artık kitaplığım çok doldu ve yeni kitaplık koyacak yer kalmadığı için kitaplığı ferahlatmaya çalışıyorum, pek önemsemediğim, bir daha okumayacağım, gözden çıkardığım kitapları zaman zaman toparlıyor bazen yardım kermeslerine, bazen de çok sevdiğim bir kitap-cafe-sahaf var, kitabım çıktığında imza günü düzenlemişlerdi bana, onlara bağışlıyorum, gelip alıyorlar sağolsunlar. Yalnız işin tuhaf tarafı her sereferinde 4-5 koca poşet çıkıyor kitaplıktan yine yer yok, yine yer yokb Çıkan kitap sayısı giren kitap sayısıyla dengelenmeyince muhasebe şaşıyor haliyle :)
Saygı bizden efendim, ne demek arz falan, güzel geçsin hafta sonunuz...
Yine harikaydınız, alıp götürdünüz podcast'i, ama daha önemlisi TRT'deki gibi ritminizle, mizahınızla sunucuların da kurtarıcısıydınız. Çok keyifliydi, çok:)
YanıtlaSilÇok teşekkürler, kitaplar sözkonusu olunca biraz fazla konuştuğumun farkındayım ama ne yapayım kontrolü kaybediveriyorum :)))
SilKeyifli bir sohbet tadında, ilgiyle dinledim podcast'i. Ne hoş, takip ettiğimiz blog dostlarımızı bu vesileyle daha yakından tanımış oluyoruz. Gezi kitapları içinde 'Sessizliğin Gürültüsü' nü not aldım, mutlaka okuyacağım. Bir de o sevimli kuşlar, gözümün önüne geldi. Bahtiyar oldum :) Çünkü benim de böyle sevimli ziyaretçilerim var, o duyguyu bilirim. :) Bu güzel ve keyifli paylaşım için çok teşekkür ederim Sevgili Nurşen hanım. Sağlıkla, esenlikle ve hep kitaplı günlerle kalın...
YanıtlaSilÇok teşekkürler Esin Hanım, siz beni hep onurlandırırsınız. Dilekleriniz benim de dileklerimdir, çok sevgiler...
SilŞu an hem bahçede ot söküyorum hem senin güzel sesinle ara sıra kahkaha atarak programı dinliyorum! Çooooook keyifli 💕❤️
YanıtlaSilSarıldım kocaman :)
Silheeeey, belfast ı yeni izledim, gerçekten çok çok iyiydi :) sen de onu sevmiştin galiba en çok :)
YanıtlaSilEvet, bakalım sonuç ne olacak :)
SilYaa kuşlarla olan durumunuz gerçekten çok güzel. :)
YanıtlaSilBen okumadığım kitapları kitaplığa koymuyorum sağa sola yığınlar halinde diziyorum. :D
Kuşlar bir nevi terapi oluyor bana :)
SilBenim okumadıklarım da ayrı rafta duruyor ama bunu ya okudum unuttum ya da farkına varmadan okunmuşların arasına koydum :)
Pek podcast insanı değilimdir ama sizin yer aldığınızı görünce hemen dinlemeye başladım, inanın 45 dakika nasıl geçti hiç anlamadım :) Hem severek okuduğum sizi daha iyi tanıma şansım oldu; hem de birikiminize hayran kaldım. Süper bir sohbetti :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, mutlu oldum sözlerinize. Çok sevgiler...
SilBu sefer rahatlıkla dinleyebilirim, geçen sefer epeyi uğraştırmıştım:)
YanıtlaSilDinliyorum. Ufak bir durdurdum, Zola'nın bahsettiğiniz kitabı L'assommoir dır :)
YanıtlaSilEvet, sonradan "Meyhane" adıyla basılmış. Çok konuşmuşum di mi Zihin Kardeş :))))
SilNurşen Hanım merhaba,Şu an podcast kaydını dinliyorum. Harika olmuş,çok teşekkür ederim. Selçuk Altun konusunda sizinle düşüncelerim aynı yıllarca Cumhuriyet Kitap Ekinde yazdığı yazıları okudum. Alttan alta, zaman zaman da bariz bir şekilde kibri hep bellidir. Akgün Akova ile sayenizde tanıştım. Evimizin Tek İstakozu kesinlikle harika bir kitap. İnci Aral ve Pınar Kür'ün son kitaplarını ben de okumak istemiyorum. Arka kapak yazıları içime sinmemişti. İnci Aral kesinlikle çıtayı düşürmüş ki öykü kitaplarını dönüp dönüp okumuşumdur.
YanıtlaSilLübnan Semalari filmi bence de harika. Bol kitaplı ve sanat dolu günler diliyorum.
Çok teşekkürler güzel sözlerinize, bazı konularda hemfikir olmamız da harika.
SilBen de aynı dileklerle sevgilerimi yolluyorum...