Ne yazacağımı bilmeden geldim buraya, maksat blog mahzun olmasın. Günlerim hem birbirinin benzeri, hem de her gün ayrı bir atraksiyonla geçiyor. Kırk yılın başı kardeşim ayarttı, "yeter evde oturduğun, atlayın taksiye gelin, açık havada bir yemek yiyelim bari dedi". Taksiye atlayacağız mecburen, zira fizik tedavi dönüşü arabamıza arkadan vurdular. Bagaj kapağını içeri göçertip bizi bir güzel salladı, iyi ki önde oturuyordum aksi takdirde dizleri ön koltuğa çarpmam işten değildi. Devasa bir araçtan inen sürücü sanki çarpan bizmişiz gibi "Geçmiş olsun!" dileklerini sundu. Yahu geldin, durup dururken vurdun, bir dünya hasar yaptın, sonra da pişkin pişkin "geçmiş olsun" diyorsun. Burada kullanılması gereken replik "Özür dilerim" olmalıydı. İnsanlık hali olabiliyor böyle şeyler ama ama insan karşıdan daha farklı bir yaklaşım bekliyor. O "geçmiş olsun" lafını duyunca içimden bir canavar çıktı arkadaşlar. Veryansın ettim adama, zaten fizik sonrası yorgunum, dizler perte çıkmış, ağrılıyım, hava berbat sıcak, tam öğle vakti, kendimi kontrol edemedim. Bir dünya laf saydım ama adamın umurunda olmadı, sanırım tecrübeli bu konularda, sık sık birilerine çarpıyor, kendine bir tavır geliştirmiş. Tabii ondan sonra tutanağıydı, fotoğrafıydı şuydu, buydu derken bir saatten fazla ayakta bekledik. Kasko vardı ama araba hala serviste, çıkamadı. O nedenle fizik tedavinin kalan seanslarına da, gideceğimiz başka yerlere de hep taksi kullanmak zorunda kaldık. Neyden kaçarsam başıma geliyor. Bunca zaman toplu taşıma, taksi kullanma, sonra da mecburiyetten taksiden inme. Her ne hal ise, can sağlığı diyerek devam ettik hayatımıza. İşte o nedenle taksiye binerek kız kardeşle buluşmaya gittik. Açık havada bir yemek yedik aylaar (hatta 1,5 yıl) sonra. Sonra da dizleri yormadan Füreya (kendisi bastonum olur) yardımıyla küçük bir yürüyüş yaptık. Ameliyattan bu yana bir-iki cafe kaçamağı hariç en önemli atraksiyonum bu oldu.
18 Eylül 2021 Cumartesi
DİZ ÜSSÜ ALFA'DAN BİLDİRİYORUM / YILDIZ TARİHİ 18 EYLÜL
Farkına varmadan şunun dibindeki bir masaya oturmuşuz, kader biliyor beni nereye konuşlandıracağını 😃 Çiçekleri kurumuş olsa da sonuçta leylak ağacı 🌸
Gündelik rutin eylemlere devam; kitap oku, egzersiz yap, Toyblast oyna 😃 Bunlara bir de katarakt ameliyatı olan kocanın gözüne belirli aralıklarla damlatılacak damlalar eklendi. Gözüm sürekli saatte. "Aa damla zamanı, aman geçmesin", damlayı damlatınca "haydi senkronize olsun, egzersizi de yapıvereyim", egzersiz bitti, "ama yoruldum, şöyle uzanıp iki şeker patlatayım", canlar bitince, "benim kitabım neredeydi?". Budur işte, günlük bilançom bundan ibaret 😃
Ankara birden serinledi, tadı kaçmaya başladı. Sanırım önümüzdeki hafta sonu Antalya'ya doğru yol görünecek. Şimdilik uzaktan kumanda ile temizlik çalışmaları organize etmekteyim. Pandemi nedeniyle yardımcı almıyordum, kendim de yapamıyordum, evin gündelik kirinin üstüne bir de yokluğumuzdaki eklendi, balkonlar kimbilir ne halde, karşıdaki binalar rantsal dönüşüm nedeniyle yıkılacaktı, ne güzel toz olmuştur her yer. Arkadaşım sağolsun, benim adıma gerekli ayarlamayı yapacak, zira ben gidip serilmek istiyorum, toz alacak bile halim yok. Belki bir dahaki blog yazısını Antalya'dan yazarım. Şimdilik kalın sağlıcakla...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Geçmiş olsun (bir an yazmaya çekindim..)!
YanıtlaSilAntalya iyi gelir bence de ;)
Ay sen niye çekiniyorsun, bu senin repliğin zaten çarpan adamın değil :)
SilEvimi özledim evet, iyi gelecek sanki...
Hayranlıkla okuyorum, gülümsüyorum ve o kadar takdir ediyorum ki sizi. Yaydığınız enerji, tabii ki Füreyya gibi tanıştırıldığımız şahsiyetler ve genel olarak olanlara yaklaşımınız, bütün mızmızlıklarımızın üzerinden bol deterjanlı sünger gibi geçiyor ve ayar ediyor bizi, emin olun:)
YanıtlaSilYa çok teşekkür ederim, ne kadar güzel sözler bunlar. Bir zamanlar bir yerde okumuştum, "Yükü taşı, altında ezilme" diyordu, tam annemin kanser olduğunun anlaşıldığı ve sonu vefatla sonuçlanacak 5 aylık zorlu bir sürece girileceği sıraydı, kulağıma küpe, cebime mendil yaptım. Zaman zaman isyan moduna geçtiysem de aklıma geldikçe sakinleşmeye çalıştım. Sonuçta değiştiremeyeceğimiz şeylere biraz da mizah sosu katarak katlanmaya çalışıyoruz. Sizlerin güzel yorumları da bonus oluyor. Çok teşekkürler ve çok sevgiler...
Silçok sinir bozucu bir şey bu arabasız kalmak. sevgili öğretmenim, geçmiş olsun.
YanıtlaSilGerçekten öyle, o kadar da uzadı ki işi, taksilere mahkum olduk. Normalde işimiz düşmezdi pek ama aksilik tam fizik tedavi zamanına denk geldi. Neyse cana gelmesin, yapacak bir şey yok...
SilGeçmiş olsun, geçmiş olsun, geçmiş olsun!
YanıtlaSilSana, eşine, kazaya...
Bu ara tepenizde dolaşan bulut havalanıp gitsin artık canım Leylağım, yetsin.
Kucaklıyorum. :)
Sağol, sağol, sağol Ekmekçim...
SilGerçekten defolup gitsin o bulut artık, senin gibi kibar yazamayacağım zira çok zorladı, ne diyelim beterin beteri vardır, buna da şükür.
Ben de kucaklıyorum, hem de kocaman...
Antalya ne güzel bir değişiklik olur, işlerin önceden halledilmesi de nefis, tam tatil yaparsın böylece.
YanıtlaSilEvimi özledim aslında, çocuklar da benimle gelecek olunca biraz daha rahat gidiyorum ama ayrılmak zor gelecek bu defa. Zaten dedemiz 2 ay zor dayanır, uğruna 40 yıllık sigarasını bıraktığı torununa :))
SilSağlıkla gelin inşallah Antalya'ya, güneş daha katlanılır artık :)
YanıtlaSil