.

.
.

18 Şubat 2021 Perşembe

18 ŞUBAT (KAR, AYAZ VE HATIRLATTIKLARI)

Sonradan boyu uzamış apartmanların izin verdiği kadarıyla ucundan görünen Beydağları'na karın düştüğü, kuzeye bakan cephelerde ısırıcı bir ayazın insanı üşüttüğü, güneşli ama soğuk bir günün gecesindeyiz. Sokaklar ıssız, rüzgar var, Antalya'nın pek geleneksel balkon perdeleri güneşin gevrettiği yerden rüzgarla yırtılmış, millet evine çekilmiş, yasak olmasa da çıkılacak gibi değil zaten. İç bölgelere yağan karın ayazı şehre vurmuş anlayacağınız. Ezelden ebede bitmeyen rutubetin etkisiyle mevcut ısıdan daha düşük hissediliyor. 40 yıl önce geldiğim bu şehre bir kere kar yağdığını gördüm, bir kere de sahte kar (sahtekâr değil sahte kar 😃) yağdı, millet fotoğraf çektirdi. O neydi diyecekseniz, yarım saat içinde paldır küldür indiren ceviz büyüklüğünde şiddetli dolu şehrin her yanını kar gibi kaplayınca kara hasret insanlar kendilerini sokaklara attılar. Fotoğraf çektirmek için yalancı bir güzellik sunuyordu belki ama tıkanan balkon giderleri ile bizimki de dahil bir sürü evi su basmıştı, seraların haline hiç deyinmeyeyim, nefret edilesi bir gündü. Gerçek karın yağdığı yıl ise yanılmıyorsan 1994'tü. Oğlumu okula yollamak için erken kalkmış, her zaman yaptığım gibi ilk iş olarak mutfak balkonuna çıkmış, gözlerime inanamamıştım. Her yer bembeyazdı. Paldır küldür içeri koşmuş ev halkını uyandırmıştım. Kar dediysem toplasan üç santim yoktur ama kar yağmıştı işte, önemli olan oydu. Oğlan okula gitmişti servisine binip, ardından biz de yollanmıştık kendi okulumuza ama daha bahçe kapısından adım atar atmaz okulların tatil olduğu haberi gelmişti. Zavallı öğrenciler kartopu oynamalara doyamadan çıkan güneşle karlar erimiş, her yer sular içinde kalmış, bu defa da tatil sevinciyle evlere dağılmışlardı. Gördüğümüz göreceğimiz kar da o olmuştu. Esasen Ankara'da doğup büyümüş ve orayla irtibatını hiç koparmamış biri olarak kar hasreti çektiğim de söylenemez, yeterince doydum. Kar evin penceresinden seyrederken güzel. Egzosla kararmış, ezilmiş sarmısağa dönmüş, geçen arabaların üstünüze çamuruyla sıçrattığı, çok geçmeden buza dönüşecek ve Ankara'nın merdivenli, yokuşlu sokaklarında sizi yere serecek karın pek sevileceği söylenemez. Elbette birkaç güzel kar anım var, ilki ilkokul yıllarımdan, bir kış gecesinden. Caddeye bakan penceresi balkon üstünde olduğundan tavana yakın tutulmuş, o nedenle önüne yüksek bir sedir kurduğumuz odada o sedirin üstüne oturmuş, ışıkları söndürmüş, yağan karı seyre dalmıştım. Kuşbaşı denilen boyutta, lapa lapa yağıyordu. Transa geçmiş gibi izliyordum, gözünüzü yağan kara fazlaca daldırınca gökyüzüne yükseliyor gibi oluyordunuz. Hala unutamam o görüntüyü. 

Karla ilgili bir başka güzel anım anneannemde kaldığım günlerin birinden. Aynı sedirin anneannemdeki versiyonunda yatmıştım gece (dört blokluk bir sitede yanyana bloklarda oturuyorduk). Akşam başlayan kar sabah pamuk gibi her yeri örtmüş, sihirli bir görüntü kazandırmıştı çevreye. Gözümü burnuma dolan sucuk kokusuyla açmış, önce dışarıdaki karlı manzarayı, sonra emektar Şakir Zümre sobasının kapağını açıp içerideki korlara maşayla sucuk dilimleri uzatan anneannemi görmüştüm. İyi günündeydi, "Uyandın mı guzum" diye seslenmiş, az sonra da sobası kadar emektar bakır sinisine sucukları, ekmeği, çayı sıralayıp önüme koymuştu. Kar manzaralı, sucuklu kahvaltı nefisti. Anneannem ciddi anlamda sucuk-pastırma meraklısıydı. Gücünün yettiği, yaşının izin verdiği her sonbahar kendine vazife edinirdi sucuk yapmayı. Emektar twit paltosunu giyer, kara krepten eşarbını bağlar, muhtemelen yengemden kalma çantalarından birini koluna takar, Ulus'taki Hâl'in yolunu tutardı. Artık tanıdığı dükkanlardan bağırsak, baharat temin eder, bildik bir kasaptan da et çektirirdi. Sonra Niğdeli Pamuğun Sayime'lere gidilir, kıyma makineleri ödünç alınır (sucuk doldurma ağzı unutulmadan), babam yardıma çağrılır ve imalata girişilirdi. Sucuk harcı karılır, sonra kıyma makinesinin ağzına boruya benzeyen o alet takılır, üstten verilen harç boruya takılan bağırsağın içine doldurulurdu. Bunun için epey kol gücü gerekeceğinden o görev babama tevzi edilirdi. Kangal halinde bağlanan sucuklar anneannemin balkonundaki çamaşır ipinde kurumaya bırakılırdı. Sonrası yukarıda yazdığım gibi karlı günlerde enfes bir sucuk ziyafeti olurdu. İçinde kimyasal bir katkı maddesi olmayan ve etlerin şimdiki gibi suni olmadığı yıllarda evde üretilen o sucuğun tadını bir daha hiçbir sucukta bulamadığım kesin. Madem bu kadar andık, şuraya anneannemin sucuk yapabildiği yıllardan, keyfi yerinde bir fotoğrafını bırakayım, nurlarda uyusun:

Cevriye ve Tevriye halen benimle didişmekteler, ben de sineye çekmeyip onlarla didişmekteyim, bakalım hangimiz galip çıkacağız bu didişmeden. Onun dışında kitap, film, dizi, oyun ve yapabildiğim kadarıyla ev işleriyle zaman geçmekte. Neredeyse bir yılı doldurduğumuz pandeminin pek gitmeye niyeti görünmüyor ama şartlar ne kadar tatsız olsa da umudu diri tutmakta yarar var. Yaklaşık 5 aydır küpe takmadığımı farkettim dün, oysa en sevdiğim takıdır, öyle ki sokağa çıkarken unutsam dönüp takardım, uzaklaştıysam bir bujiteriye girip, küpe satın alıp kulağıma geçirmişliğim vardır. Zalım pandemi pek çok zevkim gibi bunu da almış elimden. Geçen hafta kardeşim bir paket yolladı, içinde bir çift küpe de vardı. Dün aşıya giderken şans getirsin diye geçirdim kulağıma aylar sonra. Aman bir hoşuma gitsin, bir hoşuma gitsin, kulaklarım nasıl da özlemiş küpeyi. Aynada uzun uzun seyrettim, dönüşte de yatana kadar çıkarmadım, aslında yatarken de çıkarmayacaktım ama kulağıma batar diye cesaret edemedim. Bir küpe bile insanı mutlu ediyormuş meğer, defol git pandemi...

Gece vakti yazdığım bu yazıyı sabah yayınlayacağım. Hepinize sağlıklı günler diliyorum, sevgiyle kalın...


24 yorum:

  1. Anneanneniz ne kadar tatlıymış. Büyüklerimiz hep yaşasa insan ömrü kısa özlüyoruz onları. Yakın zamanda ablamı kaybettim bir yıl önce bu gün bodrumdan bana gelmişti hastane işleri için bir kaç ay sonra vefat etti. Şimdi anılarda. yazılarınızı zevkle okuyorum kendinize iyi bakın bu günleri de atlatacağız İnşaallah. Hülya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Hülya hanım, huysuz ve tatlı kadın dediklerindi anneannem, şeytan tüyü vardı, mutlaka severdiniz her huysuzluğuna rağmen. Ablanıza rahmet diliyorum, çok zor, Allah sizlere ve sevdiklerinize sağlıklı ömür versin. Dilekleriniz dileklerim, sevgiler...

      Sil
  2. Kar benim içinde pek keyifli değildir. Kar yağar ve işe gitmek zorunda olan ben sürekli endişelenirdim. Düşer, kalkar, çamura batar bu ne yahu diye hep söylenirim. İlk defa bu sene karın keyfine vardım ♥ Evdeyken pek güzelmiş kar :)))
    Anılar bazen o kokuyu bile getiriyor insanın burnuna :) Siz söyleyince annemin biz küçükken evin sobasının üzerinde pişirdiği sucukların kokusu geldi. Hala o lezzeti bulamam :/
    Sağlıklı günler diliyroum ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Off hele kar sonrası işe gitmek, tatsız. Kar dediğim gibi pencereden seyrederken ya da bahçede oynarken güzel. Sonrası kalsın.
      Hepimizin sucuk anısı var anlaşılan ama sucukların eski tadı yok ne yazık ki.
      Benden de size aynı dilekler, sevgiler...

      Sil
  3. Rahmetli babamda sucukları köz ateşinde peçka sobada yapardı o günleri hatırladım. Hepsi rahmetle rahat huzur içinde uyusunlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Peçka soba nedir, bilemedim? Tüm gidenler huzurla uyusun...

      Sil
    2. kuzine soba da deniyor
      https://yandex.com.tr/gorsel/search?from=tabbar&text=pe%C3%A7ka%20soba&p=1&pos=49&rpt=simage&img_url=https%3A%2F%2Fiaahbr.tmgrup.com.tr%2Ff0da6b%2F0%2F0%2F0%2F0%2F0%2F0%3Fu%3Dhttps%3A%2F%2Fitkv.tmgrup.com.tr%2Falbum%2F2018%2F10%2F10%2F1539157130113.jpg

      Sil
  4. Allah rahmet eylesin anneannenize...
    Çok güzel anı dolu bir yazı olmuş kaleminize sağlık...
    El emeği doğal sucuğun tadı hiç bir şeyde yoktur gerçekten...
    Pandemi umarım bir an önce biter de herkes eski sağlıklı günlerine normale geri döner...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler. Artık ev yapımlarında bile o eski tat yok, sanırım etlerin kalitesinden. Ah bütün dileklerimiz pandeminin bitmesi yönünde. Sevgiler...

      Sil
  5. Ne güzelbir kar sohbeti olmuş. Eski günlerde kar başka zevkliydi. Hele Ankarada bir yağdımı aylarca buz kalkmazdı yerden. ne çok kayıp düşerdik. Her çocuğun mutlaka kar anısı vardır. Mutluluk hissettiren. Anananızı de anmış olguk. Nurlarda uyusunlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyleydi sevgili Defne, eski günler mi güzeldi, çocukluk gençlik mi bilemedim ama şimdikinden iyi olduğu kesin.
      Tüm gidenler huzurla uyusun, eşiniz, anneniz, annem ve anneannem.
      Çok sevgiler...

      Sil
  6. Leylakcığım,
    Aşını oldun mu? Antikorun bol olsun. darısı ikinci turun başına. :)
    Kangal halinde kurumaya bırakılan sucuklarla ilgili bir anım var. Annem babam Samsun'da olduğumuz bir sene kışlık sucuk yaptırmışlardı, bir tanıdık tavsiye etmiş olmalı. Sonra balkonda kurusun diye asmışlardı. Bir sabah uyandık ki, sucukların dörtte biri yok. Evimiz bir apartmanın 6. katındaydı, nasıl olur böyle bir şey derken anlaşıldı. Kargalar kaçırmış! Sonra kalanı kuruyana dek korusun diye babam bir düzenek tasarlamıştı, ipi alçak bir yere gerip, üstüne sucukları koruyacak şekilde manav kasalarından kulübe yapmıştı. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oldum Ekmekçim, biraz beklettiler ama oldum. İki dr arasındaki çekişmenin kurbanı olarak biraz git gel yaptım ama o da isabet, o arada kuyruk bitmiş, hemen aşıya daldım. Bir yan etkisi de olmadı, yeri bile belli değil, yapmadılar mı acaba :))
      Sucuk maceraları bitmez, annem de komşularla toplu yemekte gelen sucuğa ne güzelmiş demiş, eve gidince balkonda asılı 5 kangalın 2 ye indiğini görmüştü, meğer bizim sucuklarmış yediğimiz :) Çünkü yazboyu dış kapılarımız açık dururdu, giren çıkan belirsizdi :) Çok sevgiler, darısı senin aşı sırana...

      Sil
  7. Pinhani'den ne güzel güldün takıldı dilime fotoğrafı görünce.. Allah rahmet eylesin.
    Sucuk sosis diyarlarında bir (neredeyse) vejeteryan olarak (ne yapayım tabaklarda kalan çöpe mi gitsin, senin için bir hayvan canından oldu ye bunu dediğim çocuk yemiyorsa... travma resmen) beni de apayrı bir yere götürdü, üstünden bunca yıl geçmişken yazmalıyım belki de. Ah bu yazılar, ilham oluyor..
    Küpe demişken, ben de çok severim ama kırmızı ruj kadar değil :))) kokoşluğuma corona bile etki etmedi, rujumu sürüyorum maskemi takıyorum. Geçen gün teyzemle zoom yapacağız, ev hali, bir baktım ikimiz de ekran karşısında kırmızı rujluyuz :) Teyzemin cevabı: "e dura dura bayatlıyorlar!" :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keyfi yerindeyken öyle güzel gülerdi ki, çamaşır kazanı gibi kaynardı, ruhu şadolsun.
      Sanırım sucuk nedeniyle vejeteryan, peynir nedeniyle vegan olamam :) Belki sucuksuz da yaşarım ama peynirsiz asla, ömrümü peynir-ekmekle geçirebilirim, o derece severim. Sen yazsana aklına gelenleri, okumak zevk çünkü seni.
      Kırmızı ruja mesafeliyim, yakışmaz çünkü, benim tonum bakırdır. Esasen ben de rujsuz çıkmayanlardandım ama maske altı belli olmuyor, bir de dizler nedeniyle bu ara evde hapisim. Çalıştığım yıllarda derse girerken koridorda çantadan rujumu çıkarır, elimi ayna imiş gibi dudağımın önüne getirir, pıt diye sürerdim. Aynı anda, hem alta, hem üste. Çok meşhurdum bu konuda, görmeden nasıl sürüyorsun diye gülerlerdi bana, 40 yıllık dudağımı bilmiyor muyum derdim, rujlarım komik bir şekil alırdı bu nedenle ama şimdi teyzenin dediği gibi hepsi bayatladı sanırım. En son 31 ocakda doğum günüm için foto çektirirken sürdüm galiba :) Öpüyorum seni...

      Sil
  8. Sıcak yazınız anılara sürüklüyor ister istemez. Karla ilgili anlattıklarınızın benzerini yaşadım ben de. Liseyi bitirene kadar neredeyse hiç kar görmemiştim. Bazı yıllar şöyle birkaç saat nazlı nazlı taneler süzülür, yere düşene kadar kaybolurdu. Ama mahallenin bütün çocukları hep birlikte sevinç içinde avaz avaz bağırırdık "kar yağıyor, kar yağıyor" diye. E, görmemişin karı olmuş işte. Hep kar topu oynamanın, kardan adam yapmanın hayalini kurardık ama görüp gördüğümüz o kadardı. Ankara'ya geldiğimin ilk yılı ağır bir kış ve yoğun bir kar yağışı karşılamıştı beni. Her taraf bembeyaz bir örtüye bürünmüştü ki keyfime diyecek yok. Ama ertesi günü buz üzerinde yürüme acemisi olarak düşe kalka bir kalmıştım. Hele dediğiniz gibi karın erimesiyle birlikte cadde ve sokaklarda biriken çamur deryasından nefret ederdim. Yayaları önemsemeyen araç şoförlerinin sıçrattığı kirli sulardan kaçabilmek için bütün hünerlerimizi kullanırdık ama yine de nasibimizi alırdık.
    Sucuk, çocukken en sevdiğimiz şeydi. Bakır sahanda dilim dilim kesilmiş sucuğun kokusu hala burnumun direğini sızlatıyor. Şimdiki sucuklarla alakası yok tabii. Bütün bunları anlatırken anneannelerimizi anmamak olmaz elbette. Nur içinde yatsınlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tüm gidenlere rahmet olsun, sucuk, kar onlardan bize yadigar anılar, iyi ki yaşamışız o günleri. Umarım çocuklarımıza, torunlarımıza biz de güzel anılar bırakabiliriz. Sevgiler...

      Sil
  9. ne güzel anlatmışsınız o günleri gözümde canlandı adeta sucuk da çekti canım..Pandemi gerçekten çok can sıktı artık..Aşı olmanıza çok sevindim. Ben henüz o şansı yakalayamadım maalesef...Bakalım benim yaş grubuma sıra gelecek mi..Hasta olmadan kurtulsak şu pandemiden çok iyi olucak...Allah hepimizin yardımncısı olsun..Her bakımdan zor zamanlardayız maalesef...Allah bugünümüzü aratmasın inşallah...Kucak dolusu sevgiler...Bu arada rahmetli babamın kitabını göndermek istesem size kabul eder misiniz acaba...Merak ederseniz eğer son paylaşımımda detayları var...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam, aşı randevusu derdine düşünce cevap vermem gecikti kusura bakmayın. Ben de tez bitsin artık bu pandemi diyerek dileklerimi gökyüzüne yolluyorum :) Babanızın kitabını memnuniyetle kabul ederim, ne güzel bir anı olur ve onur duyarım. Yan tarafta mail adresim var oradan yazışalım. Şimdiden teşekkürler...

      Sil
    2. Ben de çok teşekkür ediyorum..Email ile iletişime geçiyorum..Sevgilerimle..

      Sil
    3. Tamamdır, teşekkürler

      Sil
  10. ben de sencileyin sevmem kar ile sokakta haşır neşir olmayı. bir kere soğuktan haz etmem. o cevriye ile tevriye ye söyle çok yüzsüz ve yapışkan hatunlar, yeter artık başka kapıya... anneanneciğine de rahmet olsun. okuduğumda yine o yüksek sedirde seninle birlikte seyrettim karları. ellerine ve dahi acilen dizlerine sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sondaki dilekler harika, Cevriye ve Tevriye tez defolsun :)
      Çok sevgiler...

      Sil
  11. Ahhh dedem de bana sobada sucuk yapardı. Köyden hazır gelen sucuğu sobada hazırlardı. Yıllar geçti o sucuk gibisini yemedim.

    YanıtlaSil