Bıktım pandemiden, gün saymaktan, yeni normalden, eski anormalden, maskeden, bulaştan, mesafeden, turkuaz renki ölüm-dirim tablolarından. her gün aynı şeyleri yapıp yazacak birşey bulamamaktan diyor ve belki ortalık biraz canlanır diye bir mim uyduruyorum. En sevdiğim şeyi konu ediyorum, kitaplar ve kitaplıklar, katılmak arzu eden yorum bıraksın ve sayfasında paylaşsın.
Fotoğraftaki benim kitaplığın bir bölümü, panoramik çekildiği için akvaryumdaki balık çekmiş gibi çıkmış, olsun varsın. Siz de katılmak niyetindeyseniz böyle bir fotoğraf rica edeceğim. Gelelim sorulara:
1- Kitaplığınız temelleri ne zaman atıldı, ilk kitaplığınız devam mı yoksa yıllar içerisinde yeni kitaplıklar mı oluşturdunuz?
2- Kitaplığınızdaki en eski kitap hangisi, fotoğrafını da koyabilirsiniz?
3- Kitaplığınıza ilave ettiğiniz en son kitap hangisi, fotoğrafını da koyabilirsiniz?
4- Kitaplığınızda bir başkasından alıp iade etmediğiniz kitap ya da kitaplar var mı? İsimleri neler?
5- Kitaplığınızdan bir başkasının isteyip geri getirmediği kitap ya da kitaplar var mı? Hatırlıyorsanız hangileri?
6- Kitaplık düzeniniz neye göredir? Yazar adı mı? Yayınevi mi? Kitaplığa giriş zamanı mı? Rastgele mi?
7- İmzalı kitaplara önem verir misiniz? Kitaplığınızda imzalı kitaplar var mıdır, hangi yazarların imzalı kitaplarına sahipsiniz?
8- Açık düzen kitaplık sevenlerden misiniz, yoksa camekanlı ve kapaklı kitaplıkları mı tercih edersiniz?
9- Kitaplığınızdaki en değer verdiğiniz kitap ya da kitaplar hangileridir?
10- Kitaplığınızda henüz okumadığınız kitaplar için ayrı bir raf var mıdır, yoksa karışık mı koyarsınız ya da okunmamış kitapları ayrı bir yerde mi muhafaza edersiniz?
11- Son olarak bir oyun yapalım, kitaplığınızın ilk rafına gidiyor ve sol baştan başlayarak kitapları sayıyor, yaşınıza denk gelen kitabın adını yazıyorsunuz.
Haydi bakalım restgele, ben başlıyorum:
1- Kitaplığımın temeli ortaokulda babamın yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz kitaplığın 2 birimini satın alıp getirmesiyle atıldı. Evin salonuna kurulan kitaplık o evden taşınıp kendime ait bir odamın olduğu başka bir eve taşındığımızda odama yerleşti. Evlenip kendi evime çıkarken de benimle birlikte geldi. Zaman içerisinde eklene eklene 6 birime yükseldi. Kitaplar kitaplığa, kitaplıklar duvarlara sığmaz olunca evdeki mobilyalar fonksiyon değiştirdi, salondaki büyük vitrin ve çocuk odasındaki oyuncak rafları da kitaplığa evrildi. Antreye ilave bir birim eklendi, Ankara'da satın alınan kitaplar Antalya'ya getirilmeyerek orada da bir kitaplı oluşturuldu. Ve artık kitaplıklarda yer kalmadı, zaman zaman tasfiye yaparak yer açmaya çalışıyorum, yine de sığamıyorum.
2- Kitaplığımdaki en eski kitabın biri-aslında epeyce var da sanırım bunlar en eskileri-Ziya Osman Saba'ya ait "Nefes almak" isimli şiir kitabı, 1957 yılında Varlık yayınları'ndan çıkmış. Haliyle o tarihte ben almış olamam. Halam bir dönem ihtisas yapmak için Ankara'ya gelmiş ve gelirken kitaplığını da getirip bizim eve bırakmıştı. İhtisası bitince kitaplığını ve tıp kitaplarını alıp diğer kitapları götürmemişti. Zaman içerisinde bir kısmı kayboldu, bir kısmı aile evinde kaldı, birkaç tanesi de benimle geldi ki, bu onlardan biri ve sanırım en eskisi. Ziya Osman Saba'yı çok sevmemin etkisi vardır bana gelmesinde elbette. Bir diğeri ise bizzat kendimin aldığı bir kitap, Augusta Stevenson'un yazdığı "Fen Çocuğu (Corc Karvır)". İlkokul okuma kitabında ya da dergilerden birinde adı geçmişti sanırım George Carver'in ve bu kitabın. Kitaplara düşkün olan ve her hafta bir ders saatini yüksek sesle kitap okumaya ayıran öğretmenimiz bu kitabı okutmak isteyince sınıfcak hummalı bir arama faaliyete giriştik. İlginçtir kitapçılarda bulamadığımız kitaba bir gazete bayiinde rastlamış olmamızdı. Nasıl sevinerek aldığımı tahmin edersiniz. Çok ilginç, şimdiye kadar dikkatimi çekmemiş, kitap 1961 basımı ve yayınevi olarak şu yazıyor: Amerikan Bord Neşriyat Dairesi/İstanbul. Geçen sonbahar antalya'da yapılan Sahaf Festivali'nde aynı yazarın ve aynı yayınevinin bir kitabını bulup almıştım ama düzgün görünen karışık kitaplığımda nereye koyduğumu bulmam mümkün olmadı.
3- Pandemi nedeniyle yeni kitap alma şansım olmadı bu aralar, kitaplıktaki okunmamış olanları elden geçiriyorum. Karantina başlamadan bir hafta önce bir kitap kargosu gelmişti hatırladığım kadarıyla, en son gelenler onlardı. 3 yeni kitap dahil olmuş kitaplığıma:
-Hayal Otel/Nihan Eren
-Kötü Adamın On Günü/Mehmet Eroğlu
-Oyuncu-Yeşilçam Yıldız Sisteminde Bir Anti Yıldız: Adile Naşit/Sibel Öz
4- Sanırım tek bir kitap var, bir arkadaşımdan ikinci kez okumak amacıyla alıp sonra onun da, benim de unuttuğum, kendimin sandığım bir kitap, en sevdiklerimden biri: "Bir Düğün Gecesi/Adalet Ağaoğlu". Kendimi bu nedenle kınıyor ama iade etmiyorum :) Kardeşimden alıp iade etmediklerimi ise saymıyorum, zira aramızda böyle bir hatır var, onun kitapları bende, benim kitaplarım onda kalabilir, çok özel bir durumu yoksa.
5- Of of, bu konuda kendi kendimin derdini depreştirmeyeyim, o kadar çok ki, artık isimlerini bile unuttum. Şimdi mümkün olduğu kadar ödünç kitap vermemeye çalışıyorum, zira bu konuda ağzım çok yandı.
6- Yakın zamana kadar kitaplığımın düzeni şahaneydi, aradığım kitabı pat diye bulurdum. Ne zamanki evde tadilata gidildi, kitaplık sökülüp boşaltıldı, kitaplar yığıldı ve aralarından tasfiye edilenler oldu, benim kitaplığın düzeni kaçtı. Bir de artık kitaplar sığamaz olunca okuduğum kitabı boş bulduğum yere sokuşturmaya başladım. Genelde yazar adına göre sıralarım kitapları. Ayrıca polisiye ve şiir raflarım vardır. Salondaki kitaplık ise daha ziyade yayınevine göre sıralıdır, mesela YKY'nin siyah kitapları, Can Yayınları'nın beyaz kitapları yazar adlarına göre aynı rafta durur.
7- İmzalı kitaplara önem veririm elbette, epeyce de yazarınca imzalanmış kitabım vardır. Füruzan, İnci Aral, Nedim Gürsel, Nazlı Eray, Selim İleri, Duygu Asena, Gülriz Sururi, Akgün Akova, Şükrü Erbaş, Ahmet Telli, Ahmet Nesin, Mine Söğüt, Hakan Günday, Aydın Boysan, Ara Güler, Murathan Mungan, Ayfer Tunç, Tuna Kiremitçi, Ahmet Ümit, Levent Cantek, Birgül Özcan, Meltem Arıkan, Erendiz Atasü, Ayla Kutlu, Hıfzı Topuz, Lale Müldür, Emrah Polat, Cevat Çapan, Senem Dere, Pelin Buzluk, Ayşegül Kocabıçak, Ayten Kaya Görgün, Deniz Moralıgil, Ayşe Sarısayın, Zeynep Altıok Akatlı, Sevin Okyay, Atilla Şenkon, Deniz Kavukçuoğlu, Altan Öymen, Nezih Danyal, Ataol Behramoğlu, Sevgi Can Yağcı Aksel, Tijen İnaltong ve Alberto Manguel. aklıma gelenler bunlar...
8- Tozu önlemek açısından kapaklı kitaplıklar daha elverişli olsa da ben açık düzen sevenlerdenim, kitapla aramda bir kapak ya da cam olmamalı diye düşünüyorum.
9- İmzalı kitaplar özeldir benim için, ayrıca koleksiyon kitapları denen büyük boy, resimli, kuşe baskılı kitaplara da özen gösteririm. Sonra uzun zamandır kendime her yılbaşı ve doğum günlerimde hediye ettiğim özel kitaplar vardır. Bir de gittiğim seyahatlarden mutlaka kitap alırım ki onlar da çok değerlidir. Sevdiğim yazarların kitapları da ayrı bir öneme sahiptir.
10- O kadar oburca kitap satın alıyorum ki okumadığım kitap yığınları oluşuyor, son zamanlarda onları ayrı raflarda muhafaza ediyorum. Zira çok okumanın sonucu olarak kitap adları unutuluyor ve karışıklık yaşanıyor. Yine de okunmuş raflarında tek-tük gözden kaçmış okunmamışlar çıkabiliyor.
11- Ahaha, bir gurme olduğumu iddia edemesem de bir gurmeye yakışacak kitap denk geldi. Oğlak Yayınları'nın yemek kitapları serisinden "Üç Malzemeli Beş Yıldızlı Yemekler/Rozanne Gold".
Katılımlarınız bekliyoruz efendim...
Not: Hepsini aynı gün cevaplamak zorunda değilsiniz tabii ki, günlere paylaştırabilirsiniz.
Not: Hepsini aynı gün cevaplamak zorunda değilsiniz tabii ki, günlere paylaştırabilirsiniz.
Hocam hocam!
YanıtlaSilBu soruların hepsini yarına mı yetiştireceğiz?
Tek tek yazsak olur mu?
Hepsine cevap vermeyince not kırıyor musunuz?
Yapıciim hocam, söz. :))
Bak onu yazmayı unutmuşum, gün gün de cevap verebilirsin tabii ki. Dur gidip ekleyeyim. Yahu pandemiden o kadar sıkıldım ki artık bahsetmek bile istemiyorum, kitap mitap bari gönlümüzü avutalım.
SilÇok güzel... Ah öyle kitaplıklarım oldu ki, Türkiye dışındaki şimdiki evime ancak bavul ticareti yapar gibi bir bölümünü taşıdım, en fazla 300-400 kitap getirebildim.. Geri kalanlar ya dağıldı ya annemlerin evindeki kitaplıkta kaldı. Sonra bir de bu elektronik zımbırtılar çıktı, içine 2000 kitap alıyor almasına ve bu çok pratik ama kitaplık gibi olmuyor.. O koku, ne bileyim içinden birini çekip azıcık okuyuverme hali, bunların yeri dolmuyor. Eşimin teyzesi ünlü bir yazar, onun evine gidince bize kitaplığının içindeki çekyatı verir hep ve ben sabahlara dek uyuyamam, gözlerim o dört duvarı tarar durur, çok büyük keyif alırım (biraz da kıskanırım).... Çok güzel bir mim olmuş, becerebilirsem yapayım :)
YanıtlaSilElbette becerirsin, yap lütfen, hepsini aynı anda cevaplaman şart değil, yazı girdikçe bir-iki soruya cevap vererek de yapabilirsin. Biraz kafamız dağılsın şu pandemi illetinden. Sevgiler...
SilAaaa çok.guzel sorular ben de yapayım bunu hafta sonu düşüne düşüne tam.bana gore
YanıtlaSilYaşasın :)
SilKitaplı mim deyince geldim hemen :) Ben de pandemiden sıkılıp bookstagram hesabı açtım, anlıyorum seni. Kitaplar çok iyi geliyor :)
YanıtlaSilYapacağım mimi ilk fırsatta. (Yani ihtimal bu akşama en geç yarın sabaha :)
Ne zaman arzu ederseniz, memnun olurum :)
SilYaptım bile :)
SilOkuduğum kitapları kütüphaneye bağışladığım için bu mime katılamayacağım. Eğer böyle bir işlem yapmamış olsaydım 600 tane kitabı eve nasıl sığdırırdım bilemiyorum.
YanıtlaSilValla bir şekilde sığıyor, 3000 adet var bende :) Fakat bir yerden sonra zorladığı kesin, ara ara ben de tasfiyeler yapıyorum
SilSelam Nurşen Hanım bende yeni yazı konusu. Tablet ya da bilgisayar mı yoksa kitap mı çocuklar ile ilgili ya, I yordum. Sizin yazınızı gördüm. Eşin üniversitede olduğu için bütün ev kitap. Kitaplar için ev yeni ev almıştık. Şimdi tasfiye yapıyor. Benim kitaplar ayrı geçen yıl kitaplarım iki üç sıra bunları azalttım düzene kavuşturmak için kitaplık ala ak I'm. Iki kitaplık yerine tek kitaplık aldım. Kitapların bir kısmını çiğdem derneğine götürdüm. Sevgiler.
YanıtlaSilOkudum Zehra hanım yazınızı, maalesef çocuklar da, gençlerin çoğu da okumuyor, bilgisayarda hazır bilgi kolay geliyor tabii. Haliyle hepimiz zaman içinde tasfiye yapmak durumundayız, yoksa kitaplar bizi evden dışarı atacak. Sevgiler...
SilBen de yapacağım mimi, zaten kitap okumak dışında elle tutulur bir şey yapmıyorum, çok memnun oldum mim konusuna :)
YanıtlaSilBloglar iyice yavanlaştı, biraz hareket gelsin diye yaptım. Kitaptan başka bir şey kalmadı zaten hayatımızda :(
SilBir sonraki yazı için son okuduklarımı paylaşayım diyordum.
SilMim konusunda biraz tembelim ama konu kitap olunca... Hadi bakalım. Hem buraya yazdım ya utanır
gerçekleştiririm artık :)
Oldukça güzel bir mim olmuş.
YanıtlaSilSiz de katılırsınız belki:)
Silhttp://bulutgolgesi.blogspot.com/
YanıtlaSilOldu galiba :)
Hemen gidiyorum okumaya :)
SilAyyy ben de geldim çünkü neden gelmeyeyim. Evde evde otur otur twitter'a sardım ama orası da çok açmıyor galiba beni. Hem hiç benzemiyor önceki kitap mimlerimize, çok değişik olmuş. Öptüm. <3
YanıtlaSilÇünkü neden gelmeyesiniz :) Bekliyorum merakla, ben de öptüm...
SilAaa en sevdiğim konu :) yazmaya başladım bile
YanıtlaSilYaşasın, haydi bakalım :)
YanıtlaSilSevgili Leylak dalı ben de yazdım bu mimi ama biraz ters açıdan baktım; dedim ki çocuklar neden kitap okumayı sevmiyor? Bildik gerçeklerin yanında gözden kaçan birşeyler daha var sanırım.. Yazım burada ilginizi çekerse. Sevgiler. https://ogrenenanne.blogspot.com/2020/06/kitap-sevmeyen-cocuk-sorunu.html
YanıtlaSilHemen gidiyorum okumaya, sağolun...
SilBu çok zevkliydi, yeni mimler isteriz :)
YanıtlaSilYaparız tabii ki :)
SilEski Varlık Yayınlarının yeri başkadır bende. Aslında minicik yazıları ile okuması en zor olanlar ama :)
YanıtlaSilCan Yayınları'nın yeni ciltlerini iç sevemedim. O beyaz halleri çok güzeldi. Şimdi manasızca uzun ve sıradan oldular.
Can Yayınları bence de kırmızı kalpli beyaz kapaklardır :)
SilBayıldım bu mime! Ben de katıldım. Çok güzel sorular, böyle bir mim yarattığınız için çok teşekkürler.
YanıtlaSilNe demek, asıl katıldığınız için ben teşekkür ederim :)
SilÇok sevdim bu mimi katilayim ben de en kısa zamanda 🤩
YanıtlaSilÇok sevinirim :)
SilBuralara renk getirmiş bu mim, birçok arkadaşın yazdığını okudum:)
YanıtlaSilGerçekten canlılık geldi, amacım oydu zaten, coronayla yattık coronayla kalktık günlerdir, az gündem dışı yapalım dedim :)
SilBu ara üst üste mesleki yazılar yazdım, blog yazmada geri düştüm, ama bu mime kayıtsız kalamadım. Buradan katkıda bulunsam ne olur? :)
YanıtlaSilKitaplığımızım şimdiki haline evlendiğimizde el attım sanırım. Çocukluğuma ait olanlar halen ailemin evindeler. Başta Bey ve benim ortak kitaplarımızdan oluşurken zaman içinde benimkiler onunkileri yuttu! Kader utansın. En eski kitabı bulmam zor olur, ama en son Olga Tokarzcuk'tan Koşucular'ı aldım. Alıp da iade etmediğim kitap yoktur sanırım, bu konuda hassasım. Karşıdan da aynısını beklerim, ama nafile tabii. Misal J.M. Coetzee'nin Yavaş Adam'ını, hem de sahaflardan bulunmuş bir baskısını bir arkadaşıma verdiydim, geri getirmedi, kalbime gömdüm, ama unutmadım. Kitaplarımız yazarların soyadına göre alfabetik sırada duruyor. Başta Türkçe ve İngilizce olanları ayırıyordum, şimdi hepsi biraradalar. Yazarlar öncelikli. İmzalı kitaplara özel bir ilgim yok, ama bana yazarından imzalanmış kitap hediye eden arkadaşlarım var, onları pek seviyorum işte. Arkadaşım olan yazarlardan imzalattığım kitapları da. Okunmamış kitaplarım ayrı raflarda, ayrı bir sehpada, çalışma odamdaki taburede ve kalorifer üstünde duruyor. Okunmamışları okunmuşların arasına hiç koymuyorum. Açık raf sistemini seviyorum, kapak vitrin cam vs bana göre değil. En değer verdiğim kitap zor yahu. Sanırım benim enlerle derdim var. Yaşar Kemal'in Bir Ada Hikayesi Dörtlemesini yazasım geldi, onlar olsun. Ve pek hoşuma giden soru sona kalmış. Hemen gidip kitaplıktan yaşım kadarını sayıyorum, ama baştan değil, sondan. Ve sonuç; Büyük Deniz Yükseliyor Uygar Şirin. Hem de yazarından imzalı kopyasıyla. Böylece sizin blogunuza bir blog yazısı kadar yorum girdim iyi mi? Sevgiler Leylak Dalı.. :)))
Oh, ne güzel olmuş, çok teşekkürler. Bloglara hareket getirmesinin dışında mimi sevip yapanlar olunca çok mutlu oluyorum, nerede yaparlarsa yapsınlar hiç önemli değil. Ankara'ya geldim, ortama uyum aşamasındayım, sanki şehir değiştirince pandemi bitmiş gibi geliyor ama sokağa çıkanca kafamı tavana vururum sanırım :) Çok sevgiler...
SilÇok güzel bir mim bende haftasonu bloğumda başlayacağım cevaplara :)
YanıtlaSilBiraz geç olsa da, başlattığınız kitap mimi'ne "bulutgölgesi"nin pası ile ben de katıldım ve bu vesileyle uzun bir aradan sonra blog dostlarıma 'merhaba' dedim :)
YanıtlaSilSevgili Nurşen Hanımcım...tam yorumunuza yanıt vermek üzereyken, yanlış bir tuşa bastım sanırım, yorumunuz uçtu! kusurabakmayın...Size zahmet olmazsa, tekrar gönderebilirseniz çok memnun olurum. Sevgiler, selamlar...
YanıtlaSil