.

.
.

30 Aralık 2018 Pazar

"EN"LERİM 2018

Bir yılı daha savuşturmaya topu topu bir gün kalmışken geleneksel "En"lerim yazısını yazma vaktinin geldiğine hükmedip oturdum klavye başına, zaten 10 günü aşkın ara vermişim buralara. Yıllar biz ne dilersek dileyelim kendi bildikleri gibi akıp gitmeye devam edecekler ama bizimki biraz hayata renk katmak, biraz umutlanmak, biraz rutinden sıyrılmak adına ona sunduklarımız, ister alır cebine koyar, ister yerlere serpip üstüne basar geçer. Müdahale şansımız yok, önemli olan her şeye rağmen kuyruğu dik tutmak 😀

2018'in son haftası hayli hareketli geçti. En güzeli çocuklarımın birkaç günlüğüne gelmesiydi. Havalar soğuk yüzünü gösterse de biz kendimizi ısıttık birlikte olunca. Gezip tozamasak da yedik-içtik, erken yeni yıl kutlaması yaptık, konserlere gittik, kahveler, çaylar, salepler içtik, başarısız kestane pişirme denemeleri yaptık, uzun kahvaltılar edip en sevdiğimiz yeme-içme mekanlarına rutin ziyaretlerimizi gerçekleştirdik, sonra da yolcu ettik evlerine. Biraz gurmesel bir beraberlik oldu anlayacağınız 😀 Çocuklarla birlikte gittiğimiz ilk konser "Emir Ersoy-Gonca Vuslateri"nin birlikte yer aldığı Yeni Yıl Konseri idi. Emir Ersoy'u daha önce izlemiştim, müthiş sahne enerjisine sahip bir insan ve son derece sempatik. Keza ekibi de öyle. Gonca Vuslateri'ne ise tek kelime ile bayıldım. Canlı, hareketli, esprili ve bir biblo kadar zarif. Sesi de, yorumu da harika. Gayet eğlenceli, neşeli bir konser izleyip ayrıldık Türkan Şoray Kültür Merkezi'nden. 



İkinci konser Antalya Devlet Senfoni Orkestrası'nın eşliğindeki Enbe Orkestrası'nın Yeni Yıl Konseri idi. Bu yıl azmetttik, şarkılı, türkülü kapatacağız 2018'i 😀🎶🎄

Bu konser de en az diğeri kadar eğlenceli, neşeli, kıpır kıpırdı. Salonda bütün koltuklar dolduğu gibi insanlar ilave sandalyelere, merdiven basamaklarına kadar oturarak sayıyı arttırdılar. Enbe Orkestrası'nı ilk kez izledim, bu kadar enerjik, geniş kapsamlı bir repertuarları olduğunu bilmiyordum. Programdaki şarkıların çoğu benim kuşağımın hitleri olunca da keyiften ağzımız kulaklarımıza vardı. Sesimiz kısılana kadar eşlik ettik söylenenlere. Sanırım en az bizim kadar sahnedekiler de eğlendi, enstrüman çalan kızlarımızdan biri hariç. Tüm konser boyunca salon kırılıp geçerken yüzünde tek kas kıpırdamadı. İşine olan saygısı ve ciddiyetinden dolayı kendisini tebrik ediyorum 😋


Tüm bu süreç boyunca ben antibiyotik kullanmalı hasta idim ama etkinliklere katılmakta beis görmedim. Hiç dinlenmeden geçen bu sürecin son etkinliği dün pek merak ve hevesle gittiğim "Soğuk Savaş/Cold War" filmi oldu. 


Lakin onca koşturma, faaliyet ve hastalık halinin sonucu olarak filmin en az yarısında uyudum. Evet aleni uyudum. Tüm yorgunlukları yumuşak ve rahat bir sinema koltuğunda çıkarmayı planlıyormuşum meğer. Filmin son sahnesinde gözümü açtığımda Zula ile Wictor bir yerde oturmuş "Biraz da bu tarafa bakalım" diyorlardı.  "Ne oldu şimdi filmin sonunda?" diye sordum arkadaşlara. "İntihar ettiler galiba" dediler. "Yahu oturuyorlardı ya, ne intiharı?" dedim. "E birşeyler içtiler ya" dediler. Ben o sahneyi de kaçırmışım dostlar, hahaha. Film hakkında iyi ya da kötü yorum yapamayacağım, zira rüya gibi geçti 😝

Şimdi gelelim "En"lere:

-En sevdiğim yerli kitap:

Bu yıl toplamda 128 kitap okudum. Yerli kitaplar arasında Ayfer Tunç'un son kitabı "Aşıklar Delidir", listemde ilk sıraya oturdu. 

-En sevdiğim yabancı kitap:

800 küsur sayfalık dolgun gövdesiyle Gürcü yazar Nino Haratischwili'nin "Sekizinci Hayat"ı oldu. 

-En sevdiğim yerli film:

Şimdi baktım da toplamda 56 olan film izleme sayımda çok fazla yerli film çıkmadı, izlediklerime de çok bayılmamışım. İzlediğim 7-8 tanenin arasında sanırım "Müslüm" ve "Kelebekler" ehven-i şerdi diyebilirim. 

-En sevdiğim yabancı film:

İşte o çok fazla var ama ben ilk sıraya bir belgeseli oturtacağım. 90'lık Agnes Varda ile fotoğraf sanatçısı JR'nin birlikte çektikleri "Faces&Places/Yüzler ve Mekanlar" bu yıl favori filmim oldu. 

-En sevdiğim tiyatro oyunu:

Bu yıl izlediğim 10 tiyatro oyununun çoğu hayal kırıklığı idi, o nedenle Antalya Devlet Tiyatrosu'nun sahnelediği "Windsor'un Şen Kadınları"nı ilk sıraya koyuyorum. 

-En sevdiğim bale:

İzlediğim 4 bale içerisinde  ANTDOB'un sahnelediği "Romeo ve Juliet" tartışmasız ilk sıraya oturur. 

-En sevdiğim opera:

4 opera izlemişim bu yıl ve içlerinde en çok "Don Pasquale"ı sevdim. 

-En sevdiğim konser:

İzlediğim 7 konserin hepsini de çok sevdiysem de "Dilek Türkan" konserini tek geçiyorum. 

-En sevdiğim sergi:

12 sergi gezmişim, en kapsamlısı ve en ilginci olarak Sümerbank kaynaklı "Bir Ulusu Giydirmek" sergisini ilk sıraya alıyorum. 

-En sevdiğim dizi:

Netflix aracılığıyla izlediğim "Rita" bu yıl en keyif aldığım dizi oldu. 

-En sevdiğim gezi:

Valla hepsini sevdim, sıralama yapamayacağım. Lise arkadaşlarıyla buluştuğumuz Marmaris, kızkardeşle gittiğimiz İstanbul, eski dostları gördüğümüz nostaljik Denizli, ilk kez gittiğim Ödemiş-Birgi ve soğuk bir güne sığdırdığımız Eskişehir gezilerinin hiçbirini birbirinden ayırt edemeyeceğim. 

Çok uzadı bu yazı, "en"leriniz çok olsun diyor ve gidiyorum...

7 yorum:

  1. Geçen koca sene özeti okurken bazı satırlarda kendimi buldum.Insallah yeni yılda bereketli geçer.Mutlu yillar

    YanıtlaSil
  2. Merhaba,
    Uzun zamandır blogları, bu arada sizin bloğu da takip edemedim. Elbette çok şey kaçırmışımdır.
    İnşallah yeni yılda, yeni bir heyecanla bloglarınızdan yararlanmaya çalışacağım.
    Her gününüzün yeni olmasını, her anınızın mutlulukla dolmasını dilerim.

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Nurşen Hocam, yeni yılda da sevdiklerinizle beraber geçireceğiniz nice güzel anlar, günler diliyorum. Keyfiniz, sağlığınız bol olsun. Sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. Soğuk Savaş kısmını okurken gülümsettin beni :) Özellikle görüntüleri harika bir filmi.
    Müslüm, Yüzler ve Mekanlar'ı izlemedim ama Kelebekler filminde çok gülmüştüm.
    Rita'yı da merak ettim. Unutmadan notumu alayım hemen.

    Mutlu seneler!

    YanıtlaSil
  5. Seneyi en dolu dolu geçiren bloger ilan ediyorum sizi :))

    YanıtlaSil