Temizlik var evde, aslında hafta sonu olacaktı bugüne çekildi. Elektrik süpürgesi sesine beyaz sabun kokusu karışıyor. İlki tatsız, ikincisi hoş. Arada kalkıp F. ile sohbet ediyor, sonra yerime dönüyorum, zira tüm kapılar ve pencereler açık, bendeniz marul dikeni eline batan bir narin çiçek, bir bezelye üstü prenses olduğum için cereyanda kalamam 😀 ama her oda bitiminde eyleme dahil olup mutlaka yeri değişen objeleri alışkın oldukları mekana geri taşımam lazım. Bugüne kadar bunun aksini yapan bir yardımcı görmedim, illa o ıvır zıvır onların uygun gördüğü biçimde yerleşecek. Ne yapalım buna da şükür, "Beğenmiyorsan kendin yap" derler adama ki artık gücüm yok. Sabahın köründe-gerçekten köründe-kalktım, 5.30'da. Derdim neydi ki? Evi temizliğe uygun hale getirmem lazımdı diyeceğim ama uygundu zaten. Ben de makineye çamaşır atıp yemek yapmaya giriştim. Akşamdan ıslattığım ta Ankara'dan, oraya da Ovacık'tan gelmiş fasulyeleri bir güzel pişirdim, yanına da pilav. Eh öğleni de, akşamı da kurtardık. Yalnız fasulyeler haşlanınca neredeyse üç misline çıktı, ben de bir kısmını buzluğa yolladım, gün gelir Antalya usulü tahinli piyaza dönüşür.
Geçenlerde Antalya'da ilk kez düzenlenen Kahve Festivali'ne gitmek gafletinde bulundum. Üstelik hafta sonu, üstelik öğleden sonra. Kapatılan dokuma fabrikasının arazisi geçen yıldan bu yana bir nevi kültür park olarak değerlendirilmekte. Baharda narenciye festivali vardı, tonlarca portakal ve limon heba edilmişti 😀🍊🍋, bu kez de kahve standlarına evsahipliği yaptı. Lakin kahve festivalinden ziyade kahve eziyetine dönüşmüştü. İğne atsan yere düşmediği gibi o iğneyi atmak için kolunu kaldırman bile zor olabilirdi, o derece yani. Çünküüü hem giriş ücretsiz, hem de tüm firmalar beleş numune vermekte idi. Verilen numuneler bir dikiş yüksüğü dolusundan az hallice olsa da bütün standların önünde ortalama 15 dakikadan toplam 4 saat falan beklerseniz bir küçük bardak dolusu kahveye tamamlayabilirdiniz midenize yollayacağınız sıvıyı. Sekiz çizen kuyruklarda beklemeyi geçtim onların arasından sıyrılarak yürümek bile epey performans gerektiyordu. Hava feci sıcak, zeminin kırmızı toprak oluşundan kaynaklanan toz da hesaba katılınca itici faktör miktarı artıyor ve "Başlarım kahvesine" moduna geçmeniz uzun sürmüyordu.
Yukarıda bir kuyruk görüyorsunuz, aşağıda bir kuyruk göremiyorsunuz zira çekmemeye çalıştım.
Meşhur Cunda Taş Kahve'nin standı burası. Beleş Türk kahvesi dağıttığı için buradaki kuyruk 8 değil 18 çiziyordu :) Lakin biz önce paketli dibek kahvesinden satın aldığımız için beklemeden müessese ikramından yararlandık.
Bu da o dibek kahvesini dibekleyen arkadaş ya da diğer deyimle "Kahve adam" ☕😀
Ve evet bu da cüzdan gücüyle yine beklemeden aldığım bir bardak latte. Hepi topu bu zaten, sonra arkamıza bakmadan kaçtık. Yan taraftaki AVM'nin girişindeki cafeye konuşlanıp kendi kahve festivalimizi yaptık ama bu defa saleple 😀
Antalya henüz yaz modunda. Yapraklar hala dallarda, sadece bizim balkon çınarınınkiler biraz sarardı ama ağaçtaki yerlerini muhafaza etmekteler. Sonbahar bu memlekete portakal ve mandalina ile geliyor:
Bu fotoğraf arkadaşımın Yeşilbayır'daki bahçesinden, çok şaşırtıcı ama leylak ağacında üç tane açmış leylak vardı, keza bahçe çitini saran hanımelinde de. Bitkiler de aptallaştı...
Dün öğle yemeğinde kuzenimle buluşacaktım, öncesinde kuaföre uğradım. Sıra beklerken gözüm sehpadaki magazin dergisine takıldı, Antalya'nın ilerigelen, çook elit, pek pelit (ne demekse, kafiye yaptım :), gayetle menşur şahsiyetlerinin muhtelif fotoğraflarını ve fotoğrafaltı yazılarını gözden geçirdim. Şimdi bir adam, 40'lı yaşlarda, belli ki bir işletme sahibi, hafiften göbek yapmış, şakaklardan ağarıp alından açılmaya başlamış, herkeste olabilen bir pantul ve de gömlek giymiş bir zat. Tükkanının önünde telefonla konuşuyor. Dünyanın en sıradan görüntülerinden biri. Altına döşenmişler: "Falanca işyerinin sahibi filanca bey işletmesinin önünde telefon görüşmesi yaparken görüntülendi". Ee. napacağıdı, dumanla mı haberleşseydi? Nerede görüşseydi mesela? Ne yakaladınız yani? Bir başka sayfada yine orta yaşlı bir çift, düğün ya da herhangi bir eğlence, dans ediyorlar. Adam aile babası kılıklı bir bey, karısı da tombulca, boyama sarı saçlı, bol altınlı, dantel entarili bir hanım. Altında yazı: "Falanca bey ile şık ve zarif eşi (nerde bu zerafet, nerde bu şıklık?) felekten bir gece çalarken. Oh, ver coşkuyu. Botokstan yüzlerindeki gülümseme donmuş bir grup kadını keşfetmeye çalışırken kuaför taş koydu, aynanın önüne davet edildim. Aklım dergideki kalbürüstü hemşehrilerimde kaldı. İşim bitince gideceğim AVM'nin servisini beklemek için yola çıktım, lakin dergidekilerin ahı tuttu, gelmedi servis. Çaresiz otobüs durağına gittim, toplu taşım kartımı çıkarmak için cüzdanımı açtım ki kart diğer çantada kalmış. İkinci ahın cüzdan eriten şimşeğine maruz kaldım, en yakın taksi durağına yollandım. Magazin çarptı beni dostlar, siz siz olun dergilerdeki elemanlara zinhar laf etmeyin, haydi kalın sağlıcakla...
Halen daha kısa kollu atletler giyiliyor mu Antalya'da yoksa abi , kombinini tamamlasın diye mi giymiş öyle.
YanıtlaSilİStanbul'da da biletli kahve festivali yapılır ama onda da inanılmaz kalabalık olur bir kere gittim bir daha da gitmem hayatta.
Sevgiler.
Valla giyiliyor hala, denize giren bile var. Akşam biraz yağmur serpti ama kapı ve pencere açık, hala battaniye ile yatıyoruz. Ama burası Antalya, bir bakarsın akşamdan sabaha kara kış gelmiş :)
SilKahve Festivaline ben de tövbe ettim :)
Onumuzdeki ayin haber basliklari simdiden gozumun onunde :
YanıtlaSilSehrimizin narin cicegi, bezelye ustu prensesi Nurşen hanim sabahin erken saatlerinde mutfaginda fasulye haslarken yakalandi. Fasulyelerini ozel olarak Ovacik'tan getirdigini soyleyen Nurşen Hanim fasulye miktarinin haslandiktan sonra uc katina cikmasina sasirdigini belirtti. Buzluga kaldirilan fasulyelerin akibetinin ne olacagi konusuluyor. Nursen Hanim gectigimiz gunlerde katildigi kahve festivalinde sahlep icerken goruntulenmisti :))
Umarim magazin beni de carpmaz, baya eglendim okurken ve yazarken :D
Operim kocaman:)
Hahaha Yasemen, senden şahane magazin muhabiri olur, çok güldüm bu habere. Ayrıca magazin sayfalarına düşmekten de pek bi gurur yaptım :)))
SilBen de öperim, seninkinden daha da kocaman :)
Antalyanın tahinli piyazı çok lezzetli oluyor. Kahve son yıllarda çok popüler oldu. Bir moda şeklinde yayılıyor. İzmir de yeni soğumaya başladı.
YanıtlaSil