Evet, peşin söyleyeyim fotoğraf reklam amaçlı. Geçen yıl yaz başından, Ankara parklarının birinden. Gri gökyüzü ve yağmurdan o kadar bezdim ki içim açılsın-içiniz açılsın-diye ekledim. Bir haftadır evden çıkmadım, acınacak haldeyim. Fırtına dindi, lakin yağmur dinmedi, hababam yağıyor. Her yer gri, hiç Antalya'ya benzemiyor, sıkıldım ki nasıl.
Sabah baktım yine şakırdıyor ortalık, balkon pervazına ıslak ekmek koydum kuşlar için. Az sonra toraman bir kumru ile minnak bir serçe gelip arkalarından kovalayan varmış gibi yemeye başladılar. Onlar soluksuz tıkınırken bir başka kumru uçup geldi ve bir gaga attı ekmeklere, vay sen misin gelen, toraman kumru bir popo darbesiyle ikinciyi pervazdan aşağı itekleyiverdi. Garibim uçmayı son anda akıl etti, yoksa doğrudan çakılacaktı zemine. O arada aklıma çubuk krakerin paketinde kalan susamlar geldi, döktüm avcuma ve "yan masadan gönderdiler" diyerek serdim önlerine. Şefin spesiyalitesini görünce ekmeğe burun kıvırdı tabii hainler, hemen susama daldılar. Ben de kendime kahve yapıp dün izleyemediğim "Gone Girl" filmini izlemeye gittim. Günlerdir battaniyeler, klima ve elektrik sobası üçgeninde yaşayıp duruyoruz. Ruhuma daral geldi. Film biter bitmez ne bahasına olursa olsun çıkmaya karar verdim. Zaten evdeki peynir stoku da suyunu çekmişti, peynirsiz yaşayamayan bir insan evladı olduğum için acil durum söz konusuydu yani. Ayrıca kargo şubesine uğrayıp 2 gün önce ulaşan kitaplarımı almam gerekiyordu. Sıkı bir gerilim filmi olan ama çok da bayılmadığım "Gone Girl" bitince giyindim. Günlerdir üzerimde olan ve çıkardığımda kafası olmayan bir Leylak Dalı şeklini alan eşofmanlarımı kendilerine dönmeleri için katlayarak soğuk odaya bıraktım, nemden dolayı çimlenmişim, filizlerimi toplayıp bir saksıya diktim. Kendimden bir tane daha istiyorum, konsantre yapıp şişeleyeceğim, ihtiyaç halinde suya ıslayıp yardım amaçlı kullanacağım. Kısa süreli sokağa çıkmalarımın değişmez giysisi laci kadife pantlonumu (burada pantlon özellikle kullanılmıştır, pantolona pantlon diyen eski bir komşuyu anmak için, kendisi mandaline de mandlin derdi) çekip gökkuşağı renklerini taşıyan uzun saplı şemsiyemi de alarak attım kendimi sokağa. Yürümeyi unutmuşum desem yeridir, yağmur hafiflemişti, şemsiyemi açmadım. Kendisine "şemsiyemin ucu kâre/yok mu şu yağmura çare" türküsü eşliğinde ahenkli figürler yaptırarak ilerledim. Bu arada "Tatlı-Sert" dizisindeki Mrs. Peel ve şemsiyeli Mr. Steed'i de hatırlamadım desem yalan olur (bu cümleden sonra yaş tahmini yapmak zinhar yasaktır). Kavgalı olduğum kargo şubesine ulaştığımda pek sitayişle karşılandım, paketim acilen bulunup teslim edildi ve "sizi tanıyoruz efendim" diyerek uzattığım kimlik geri çevrildi. Sanırım şikayetim sonuç vermiş, zira geçen akşam da berbat bir yağmurda, mesai bitmişken paketim özel olarak elime ulaştırılmıştı. Oh olsun :)
Hayatları boyunca hiç yaya olarak yürümediklerini tahmin ettiğim taşıt sürücülerinin havalara fışkırttığı çamurlu sulardan kaçmak için zigzaglar çizerek peynir alışverişlerimin cenneti markete ulaştım. Arpa ambarına düşmüş aç tavuk gibi saldırdım peynirlere ve kaç gündür yıldızın oğlu yaşlanmış Suna'nın saçma sapan reklamıyla canımı istettiği sucuktan da bir kangal kaptım, her daim denk gelmediğim güzel ekmeği de bulunca keyfim yerine geldi. Torununun diş dilgiti için buğday arayan bir hanıma bulabileceği dükkanı tarif ederek günlük iyilik kotamı da doldurup kasaya yöneldim, hesabı ödedim. Poşetlerimi yüklenip eve doğru doğru yola koyuldum, 50 metre kala "yeter bu kadar kıyak" diyerek yağmur başladı. Koşturup attım kendimi içeriye. Saksıya diktiğim çimlerimden minik bir leylak fidanı çıkmaya başlamıştı bile, eşofmanlarımla tekrar muhabbet geliştirip aldıklarımı yerleştirdim ve sergüzeştimi sizlerle paylaşmaya koyuldum. Ha bu arada, "Dido Black" pek lezzetli bir şeymiş...
Sana gıpta ile bakıyorum. Ve hayalimdeki emeklilik diyorum bir de sevgiler efenim daha da soğuk bir şehirden.
YanıtlaSilDilerim sağlıkla gerçekleşir bu dileğin Ebrucum. Tam ben senin blogu okurken yorumun geldi, kalp kalbe karşıymış :) Ben de kucağımı sevgiyle dolduruyor ve yağmurla birlikte sana yolluyorum...
SilSiz nasılsanız ben de aynı ruh durumundayım Nurşen Hanım. Günlerdir yağmur, soğuk bık getirdi. Yarın da yağmurlu olacakmış hava.
YanıtlaSilGarp cephesinde de değişen bir şey yok Leylak Dalı, gri bulutlar, gri blutlar, sonra yağmurlar. Reklam kotasından da girse, güneşli bir günün çiçekleri iyi geldi.
YanıtlaSilÇiçekler bana da iyi geldi ...
YanıtlaSilÇiçeklerin güzelliğine bak ya..
YanıtlaSilharika görünüyor manzara.. Ama ben en çok da yazış uslubunuza dikkat ettim. Gerçekten harika bir kaleminiz var tebrikler... blogunuzu takipdeyim.
YanıtlaSil