Evet, farkındayım blogu biraz boşladım bu aralar. Hatta Kahveli Blog'u daha da uzun zamandır ihmal ediyorum. Dün utanıp mesaj bıraktım: "Blog sahibi kendini izne ayırdı, 2015'de görüşürüz" diye. Yukarıdaki fotoğrafı da telafi amaçlı koydum zaten.
Enerjim düşük sanki, eskiden yeni yıl zamanı daha heyecanlı olurdum, ruhuma mutfak cini gelip oturur, Aralık sonuna kadar da gitmezdi. Bu sene likörle portakal reçeli dışında pek mutfakla ilgim olmadı, cin Alaaddin'in lambasında mahsur kaldı sanırsam :)
Koca haftada yaptığım yegane etkinlik "Fakat Müzeyyen, Bu Derin Bir Tutku" filmini izlemek oldu. İyi ki de izlemişim çok beğendim. Yıllar önce İlhami Algör'ün yazdığı kitabını okumuştum, kitabı sevdiğim halde pek filme uyacak metinler olmadığını düşündüğüm için de festivalde filme gitmemiştim. Ama çok güzel uyarlamışlar, Erdal Beşikçioğlu her zamanki gibi nefis oynamıştı, Sezin Akbaşoğulları ise hem çok güzeldi, hem de rolünün tam hakkını vermişti. Bunun dışında her gün bir battaniye motifi örmeye devam ediyorum. 45 adet oldu, üçte birini tamamladım sayılır. Yıl bitmeden planladığım 100 kitabı bitirmek için de hızla kitap okuyorum. Şu anda elimde 95. kitap olarak Algan Sezgintüredi'nin "Maktulün Şansı" isimli polisiyesi var. 10 günde 5 kitap daha okuyabilir miyim bilmiyorum.
Durum bundan ibaret sevgili takipçilerim. Biraz silkelenip canlanmam lazım sanırsam. Huzurlarınızdan ayrılırken hepinize harika bir hafta sonu diliyorum...
Bir an önce çıkarsın o durumdan inşallah. Enerjin en kısa zamanda yeniden buluşsun seninle. :)
YanıtlaSilO rehavet bende de var. Hiç heyecanım yok bu sene. Mutfakla zaten hiçbir zaman aram olmadı ama dikiş odasında içime bir canavar giriyor sanki.
YanıtlaSil10 günde kitaplara takla attırırsın sen
Seviyorum işte..
Ece