.

.
.

17 Ocak 2014 Cuma

ORDAN BURDAN



Çarşamba günü sergiden döndüğümde baktığım posta kutusunu boş görünce hem hayal kırıklığı yaşamış, hem de dumanlı, sevimsiz postacımızın sülalesini iyi duygularla anmıştım. Kapıyı açıp eve girdiğimde ayakkabılığın üstünde duran bir demet zarf şaşkınlığa uğrattı, öyle kuzu gibi şirin şirin, rengarenk yatıyorlardı. Eşimin alıp yukarıya çıkardığını düşündüm ve herbirini ayrı bir zevkle teker teker açıp okudum. Sonradan öğrendim ki postacı efendi ta kapıya kadar getirmiş bunları ve eşime bizzat teslim etmiş. Başına saksı düştü galiba dedim, zira 15 gündür ortalarda yoktu ve de sık sık uğramayacağını açıkca beyan etmişti. Normalde taahhütlü mektubu bile beni aşağıya çağırarak imzalatan arkadaş bahşiş falan bekledi zahir bunları 3 kat yukarıya çıkardığına göre ama havasını alır, zamanında getirmediği, kaybettiği postalara, attığı triplere saysın. Kendisiyle ne yapsa yıldızım barışmayacak. Bizde "Bak postacı gelmiyor/Selam vermiyor" olarak değiştirildi o şarkının sözleri.

Sonuçta kartlarıma kavuştum ya vızgelir postacının atarları. Yukarıdaki kolajlarda unuttuğum arkadaşlarım varsa bağışlasınlar, hepsine buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. Gecikmeli de olsa yeni yıla keyifle girmemi sağladılar. Bazen bir karta yazılan üç beş kelime insanı ummadığı kadar mutlu edebiliyor. 

Dün Antalya şakırtılı şukurtulu bir yağmura teslim oldu ve güneş piliyle çalıştığım için enerjim sıfıra yaklaştı. "Blue Jasmine"i izledim ve Kate Blanchett'e bayıldım, normalde o kadar sevmem aslında ama bu filmde rolünün hakkını tam anlamıyla vermiş. Benim şahsi Oscar'ım ona bu yıl. Yine Oscar adayı filmlerden "American Hustle"a başladım sonra ama geç saatte başlayınca uykum geldi bıraktım, devamını bu akşam getireceğim. 2014'de okuma hızımda başaşağı bir durum hasıl oldu. Hâlâ elimde Alice Munro var, üstelik öyle çok ara verdim ki okurken aslında çok güzel olan hikayeleri hakkıyla değerlendiremedim. Neyse tek bir öykü kaldı, onu da bugün bitirir ve birazdan çıkıp almayı düşündüğüm Ayfer Tunç'un "Dünya Ağrısı"na başlarım. 

Bu aralar en çok Fazıl Say'dan "İlk Şarkılarım"ı dinliyorum, bir de 2 yıldır evde arayıp bulamadığım ve sonunda tadilat sırasında ortaya dökülen yığınlardan birinin altından çıkan Edip Akbayram'ın tüm şarkılarını içeren duble CD'lerini. "Aldırma Gönül"ü kimse onun kadar güzel söyleyemez. Ah gençlik...

4 yorum:

  1. leylağım, bu doat kartlarından oluşan peçvörke bayıldım
    öpüyorum seni tatlım
    iyi haftasonları

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ya Maviannem, ayrı bir zevk onları almak. Çok sevgiler...

      Sil
  2. Merhabalar, ben de bu aralar ''ilk şarkılarım ''ı dinliyorum. Çok keyif aldığım bir cd. Bu arada blogunu bir süre önce ziyaret etmeye başladım. Leylaklar o kadar güzel görünüyor ki adeta kokularını duyabiliyorum.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cidden çok güzel bir CD, ben de hala çok keyifle dinliyorum. Ah leylaklar benim için çok özeldir.
      Sevgiler...

      Sil