.

.
.

23 Ağustos 2012 Perşembe

ANKARA KEŞİF TURU


Ankara keşif turlarından birine daha çıktık dün yürüyerek. İlk istikamet Hamamönü idi. Ramazan'ın bitmesiyle kalabalığından kurtulmuş, sakinleşmiş semtin Sanat Sokağı'ndaki kafelerden birinin hasır taburelerine yerleştik ilkin.


Başına geçirdiği kovboy şapkası ve kareli gömleğiyle kendine country şarkıcısı havası vermiş gitarist genç canlı müzik yapıyordu, onu dinlerken yudumladık çaylarımızı. Herbir masadaki müşteri için birer şarkı sundu, kısmetimize "Dido" düştü. Biz iki çay, bir kahvenin üstüne ayrılırken o "Aldırma Gönül"ü söylüyordu istek üzerine.

Hamamönü sokaklarında biraz dolaşıp yeni restore edilen evleri teftiş ettik, sonra Ulus'a gitmeye karar verdik. Her zaman bir açıkhava müzesine dönüştürülmesini arzuladığım Ulus civarının muhteşem bir mimariye sahip ama harap binalarının arasından yer yer hayıflanıp yer yer beğenimizi belirterek yürüdük de yürüdük. Yolüstündeki Eyüp Sabri Tuncer kolonyalarının satış mağazasına girip eski haliyle korunmuş yer karolarına incitmekten korkarak basarak zeytinyağlı sıvı sabun aldık, galonlar içindeki rengarenk kolonyaları eski bir dosta kavuşmuş gibi gözümüzle okşayarak dükkandaki ağır ama mis kokuyu içimize çektik.

Ulus'ta önce Hâl'e girip biraz alışveriş yaptık, sonra çay içmek için ilk kez gördüğüm kitsch ötesi bir mekana girdik. O kendini cafe-bistro sanıyordu ama ne yazık ki mahalle kahvesi bile değildi. Severim böyle yerleri, eğlenceli bulurum, özellikle girip oturmak istedim o yüzden.


3. kalite giysilerin satıldığı konfeksiyon dükkanlarının çepeçevre sardığı kahvemsi-pastanemsi bu mekan damalı ve nazar boncuklu pembe örtülerle bezeli masaları, kahverengi vinylexle kaplı koltukları, şırıldayan mini boy yapay bir havuzun yanında yükselen yapay palmiyesi ve ona dolanmış yapay yeşillikleri ile cidden  görmelere değerdi. Tavandan sarkan araba tekerleği şeklindeki avizenin tam karşısındaki TV'den Hakkı Bulut duyulmayan bir sesle çığrınıyordu. Aynı zamanda hem cafe, hem bistro, hem pastane, hem çay bahçesi olduğunu çeşit çeşit tabelalarla ilan eden mekanda yapay havuzu bir de heykel süslüyordu.


Oğlan çocuğunun sırtına binip su içmeye çalışan kız çocuğu gibi nadide bir heykelle süslenmiş havuzun şırıltılarını dinleyerek birer çay içtik, şaşılacak şey çay güzeldi.


"Ç.ino" adını taşıyan bu nadide mekandan ayrıldığımızda vakit akşama dönmek üzereydi. Yorgun ama keyifli eve doğru çevirdik rotayı...

12 yorum:

  1. geçmiş bayramın mübarek olsun canım. malesef tam zamanında gelemedim yeni dolaŞMAYA çıktım dostları. her günümüz bayram sevinçleri gibi geçsin inşallah. sevgiler..

    Ve gezi çok güzeldiii..

    YanıtlaSil
  2. İşte Leylak özüne dönmüşş...
    Sana evde pineklemeler yakışmıyor.
    Bu arada benim gelip gezdiğim zamanlarda (30 yıl önce en son) Ankara hiç böyle değildi.
    Öptüm Leylak' cım.

    YanıtlaSil
  3. leylak ablam güzel bir gezi olmuş ben daha önce hiç gelmediğim için ankara'ya çok merak ediyorum sayende birazcık olsa da fotoğraflarından görmüş oluyorum

    YanıtlaSil
  4. Kendine özgü, güzel bir yermiş. Bol bol gezmeler.

    YanıtlaSil
  5. amanin ne guzel bir yermis orasi, biz ogrenciyken hic restore falan etmediler boyle guzel yerleri (pisler!) :)))

    YanıtlaSil
  6. Geçen Angara! ziyartemiz çok sıcaklara rast gelmişti, gidememiştik yine sizden duyduğum hamamönüne, ama şimdi tekrarlandı isteğim, sonbaharda belki :)

    YanıtlaSil
  7. Oğlanın tepesine binmiş kız heykeli de güzel gibi geldi bana; o plastik masa örtülerinin hâlâ olduğunu bilmiyordum. Geçen gün canım kız kardeşimde zeytinyağlı bir sabunla bize geldi. Söylediğine göre bu sabunu başımı yıkarken kullanırsam, saçlarım o ince telli, basık halinden kurtulacak ve havalı duracaklardı. Banyodan çıkıp saçımı kuruttuğumda saçım kaldırdığım yerde kalıyordu. Aslına bakacak olursam oğlan çok eğlendi benimle:)))
    Ankara sanırım seninle güzel!

    YanıtlaSil
  8. Herhalde pek kalabalıktır Hamamönü yaz günlerinde. Daha dün gibi orada çekim yaptığımız!!!

    YanıtlaSil
  9. O koltuklarla nazar boncuklu örtüleri kullanmak oldukça iddialı bir dekorasyon olmuş ;))

    YanıtlaSil
  10. Ablacığım ben pek severim Hamam Önü'nü ara sokaklarda duvarların tamamı eski Türk filmi afişleri ile süslenmiş bir yer var oraya ayrıca bayılıyorum.
    Nargile isteyip denemeni öneriririm belki gideriz bir gün?

    YanıtlaSil
  11. Merhaba, blog unuzu çok beğendim ve "bu siteye katıl" butonundan takipçi olmak istiyorum. Sizi de kendi blog umda takipçi olmaya beklerim :)

    http://momsblognote.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  12. Ankara'da yaşayan biri olarak öncelikle hoşgeldiniz demek isterim.
    Heykel sanırım bir kadın tarafından düşünülmüş:)
    Şiddet gören değil, sırtta taşınan kadın.
    Bayıldım:)
    Ayrıca bu keyifli anlatımın için de teşekkürler.
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil