Dün başlamıştım, bugün sabahın ara öğünü ve frezya kokusu eşliğinde bitti. Esasen değil birşeyler yemek kahve bile içmeden soluksuz ve dikkatle okunmalı sanki. Görece ince bir kitap ama eskilerin "zarfa değil mazrufa bak" dedikleri türden. Satın alırken tercih sebebim çok sevdiğim şair Birhan Keskin'in kitabın kahramanı olması idi. İtiraf edeyim ki Sema Kaygusuz'dan okuyacağım ilk kitap olacaktı. Ve ilk kez bir çağdaş yerli yazarı son kitabıyla tanıyacaktım. Kitap bittiğinde o kadar beğendim ki, utandığımı hissettim, onca kitap okumuş, onca yazar tanımış hatta bazılarını gereksizce okumuş ve daha kitap bitmeden unutmuşken Sema Kaygusuz'u atlamış olmama akıl erdiremedim. Neyse ki sipariş verirken ilk kitabı "Sandık Lekesi"ni de ısmarlamıştım, sıcağı sıcağına "Karaduygun"da bir bölüme konuk olan "Tacettin"in öyküsünü de okuyuverdim.
"Karaduygun"a gelince, açıkcası kelime olarak ne anlama geldiğini bilmiyor fakat tahmin edebiliyordum, tahminimde yanılmadığımı kitabın en sevdiğim bölümlerinden biri olan "V" de gördüm. Şöyle betimliyor yazar: "karaduygun insanlar, ben var mıyım yok muyum, hangi zamanda, kimin içindeyim diye diye üflendiği neyi yadırgayan dâvudî bir ıslık gibi eğreti, üflediği ıslığı yabancılayan bir ney denli bîgâne, her dünyevileşme anını sancıyla yaşayan, can ile hayat arasındaki ölçüsüz uzaklığı kılcallarında hisseden, alınları doğuştan dövmeli insanlardır". Yazar karaduygunlardan birini, Birhan Keskin'i anlatıyor Romen rakamı ile ayırdığı bölümlerde ama aslında Birhan Keskin'den hareketle pek çok duyguyu, pek çok tavrı, pek çok yaklaşımı, kişiliği irdeliyor. Sonra da olta yemi gibi attığı bir kelimeyle öyküye geçiyor. Yedi bölüm, yedi öykü var kitapta herbiri birbirinden güzel, çok fazla detaya girmek istemiyorum zira bir kitaba başlarken arzulamadığım tek şey onun hakkında fazla açıklama yapılmış bir yazıyı okumak. Bu kadarı yeterli, alın, okuyun diyorum ve birkaç dizesiyle de Birhan Keskin'e selam uçuruyorum:
"Kalbin ışımıştı yıllarca birinde
birinde kış durmuştu ince ince.
Unutmazsın unutmak istesen de,
dal aşağı doğru çataldır artık."
YAZINI SOLUKSUZ OKUDUM KEYFİNE BAYILDIM .YAZARIN VE KİTABIN ADINI BİR KENARA NOT ETTİM TEŞEKKÜRLER CANIM SAĞOL GÜZELBİR PAZAR GÜNÜ DİLİYORUM.
YanıtlaSilKuzum sen şu karaduygun insanların betimlemesini bir de kendi sözcüklerinle yapıver de anlayayım:)))Beş kere okudum anlamadım:)) Ciddiyim bak. O neyli, ıslıklı kısmı atarsan biraz anlam kazanıyor sanki:)))
YanıtlaSildün gece bir solukta 25 sayfa okudum sonra da 10 sayfa Defne Kaman okudum:))Bu gece biter diye düşünüyorum.
YanıtlaSilYüzünde Bir Yer ilk okuduğum kitabıydı. Türkçeyi bir başka kullananlardan.
YanıtlaSilFrezyalar harika. En sevdiğim çiçek. Teşekkürler bu güzel fotoğraf için.
YanıtlaSilhttp://mavianne.blogspot.com/2012/03/70ler.html
YanıtlaSilcanımmm sevgiler
Maviannem,
YanıtlaSilSağolasın canım. Ne zaman istersen 70'lerle ilgili yazılarını yollayabilirsin. Sevgiyle...
Adsız,
YanıtlaSilBenden de teşekkürler, sevgiler...
Gülgün,
YanıtlaSilEvet gerçekten atlanmaması gereken bir yazarmış, ben de bugün Sandık Odası'nı okudum. Çok güzel...
Lalem,
YanıtlaSilevet, çok etkiledi beni de, özellikle o bahsettiğin öykü...
Nedret,
YanıtlaSilÖzelliği gizeminde dermişim:)) Anlamışsındır sen onu numara yapma:)
Mevdoş, Sağolasın canım, ben de sana çok güzel bir hafta diliyorum. Sevgiler...
YanıtlaSilÇiçekler çok güzel, içim açıldı, kokusu buraya kadar geldi, ara öğünümüz de aynı :)
YanıtlaSilKitap hakkında Lale Abla da güzel şeyler yazmış daaa, azcık yavaş okuyun yaaa ben sizin yorumlarınızla oluşturduğum okunacaklar listesine yetişemez oldum :)
Sevgiler...
Haftanın okuyanına bayıldığımı belirtmem lazım.
YanıtlaSilÖptüm, Sevi