.

.
.

25 Eylül 2009 Cuma

İYİLİĞE DOĞRU

Bugün nihayet günışığına çıktım. Hala tam anlamıyla iyileşmiş sayılmam ama hem İstanbul'dan gelen bir arkadaşımla buluşmak, hem de biraz hava alıp açılmak için terkettim portakal rengi battaniyemin koruyucu kucağını. İstanbullu birine Ankara'da nereyi gezdirip beğendirebilirsiniz ki, en uygun Kale'dir diye düşündüm ve vurduk kendimizi Kale sırtlarına.


İlk durak Ceritoğlu Konağı oldu. Fotoğraftaki eski, güzel camaltı resmin asılı olduğu kapıdan girdik konağa. Çıktık üst kattaki balkona, yayıldık minderlerin, halı yastıkların üstüne, bir güzel götürdük kıymalı-cevizli Ceritoğlu usulü gözlemeleri kocaman bardaktaki çaylarla. Hakettim değil mi arkadaşlar, kaç gündür aygın, baygın, uyuşuk, dökük yatıp dururdum. Biraz temiz hava ve değişiklik iyi geldi.


Avlu duvarında asılı şu eski halıya da bayıldım. Adam suratlı aslanlar ama aslandan çok koyuna benzemekteler, ya yüzlerindeki o alık ve şaşkın ifadeye ne demeli, tepedeki yeleler de açılmaya yüz tutmuş. Dokuyan kadın model olarak kocasını almış galiba ikiz aslan biraderleri resmederken.

Karnımızı doyurup yorgunluğumuzu da attıktan sonra Kaleiçi'nde dolaştık biraz, tezgahlara baktık. Derken kahve saatimiz geldi, bu defa bir başka konağa, panoramik bir Ankara manzarasına sahip, sırtını kale duvarına yaslamış And Konağı'ndaki And Cafe'ye girdik.


Atbaşı formundaki merdiven trabzanları, oymalı tahta tavanları, antika iki piyanosu, yılların izini taşıyan mobilyaları, duvardaki tabloları ile insanda değişik duygular uyandıran, "Ne hayatlar yaşandı kimbilir?" diye düşündüren, çok sevdiğim bu güzel konağın surların üstündeki terasında kahvelerimizi içtik ve şeytana uyarak üstüne bir de ayva tatlısı götürdük. Ayva tatlısına bayılırım, bu defaki değişik bir sunumla geldi önümüze, ortadan ikiye bölünmüş ve gıda boyasıyla kırmızı bir renk verilmiş ayvanın içine kaymak yerine pişmaniye konmuştu ve hem tad hem de görünüm olarak çok yakışmıştı. Dondurmayla servis yaptıkları tatlıyı afiyetle götürdük vallahi, çünküüü hastayken yenen şeyler kilo yapmaaz:)



And Konağı'nda verdiğimiz ikinci moladan sonra Pirinç Han'a gittik. Kale civarındaki en favori mekanımdır. Avlusundaki şirin cafesi, dükkanlarda sergilenen çeşitli objeler; antikalar, takılar, elişleri, otantik örtüler, gramofonlar, eski plaklar, el yapımı bebekler, doğal kozmetik malzemeleri, akla gelmeyecek envai çeşit şeyle defalarca gitsem bıkmayacağım bir yerdir.



Uzun uzun gezdik dükkanları, dayanamayıp iki minik ve çok şirin uğurböceği biblo, üç tane bez bebek magnet, bir de ebru üstüne çiçek deseni çalışılmış kitap ayracı alıp çıktım handan. Bunu da hakettim değil mi, nekahat devresindeyim, şımarma hakkımı kullanıyorum.

Hastalıktan sonra biraz yorucu olsa da iyi geldi temiz hava. Hala çok sağlıklı hissetmesem de kendimi, battaniye altından çıktım ya bu da birşeydir. İyi ki gelmiş arkadaşım İstanbul'dan ve iyi ki sayesinde çıkmışım evden, güzel bir gün hediye etmiş oldum kendime...

Ayva tatlısının fotoğrafını eklemeyecektim ışığı çok iyi olmadığı için ama Asumancım merak etmiş, hatırını kırar mıyım hiç. Kendileri tüm haşmetiyle karşınızda...


11 yorum:

  1. Oh oh oh gelmiş geçmiş olsun Leylak'cım. Çok sevindim çıkıp dolaşmana. Ben hasta isem iyileştiğimi yiyip içebildiğim zaman anlarım. S
    en de maşallah götürmüşsün gözlemeleri ayva tatlılarını. Mizah duyguların da yerli yerinde maşallah. Hiç gülesim yokken güldüm adam suratlı askerleri okurken. Resimler de çok güzel yine. Ama ben esas şu içi pişmaniyeli kıpkırmızı boyalı ayva tatlılarının nasıl göründüğünü merak ettim doğrusu. Nasıl oldu da atladın...
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Asumancım, buyur canım, umumi arzu üzerine ekledim ayva tatlısının fotoğrafını. Işık iyi değil yazdığım gibi ama madem merak ettin gör bakalım:) Yarına da bir ayva tatlısı yap şöyle, ay pek de güzel olur di mi?
    Sevgiler canım...

    YanıtlaSil
  3. :)))))))) Tişekkürler
    Pek de güzelmiş...

    YanıtlaSil
  4. Afiyet bal şeker olsun,
    Hastalığınıza şifa olsun.
    Ne güzel gezmişsiniz...

    YanıtlaSil
  5. Daha iyi hissetmene sevindim Leylakdalı'm, artık dışarı çıkabiliyor olduğuna da. And cafenin balkonu çok güzeldir.
    Öpüyorum..

    YanıtlaSil
  6. İyi olduğuna sevindim Nurşen'ciğim.
    Yaşadığın her anı fotoğraflaman ve bizle paylaşman nr kadar güzel.
    Sakın hasta olma e mi?:))
    sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  7. Ankara'da ne kadar güzel yerler varmış gerçekten.Kendinizi daha iyi hissetmenize sevindim.Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  8. Ankarayı hiç turistik açıdan bilmem. Hep bir iş dolayısıyla geldim . Aslında ne çok yakınım var orada , iki tane kuzenim ve çok yakın arkadaşlarım şimdi de blog dostlarım. Ama dediğim gibi gezilerim Anıt Kabir ötesine gitmedi. Hep ev muhabbetine, Kebap49 da bir yemeğe ya da bilindik Kızlay , Ulus civarına takılı kalmış. Özel gelicem Beypazarını gezmeye. Pişmaniyeli Ayva tatlısı hiç duymamıştım, görüntü süper

    YanıtlaSil
  9. Nuriş :D
    Tatilde kilo alınmaz,hastayken kilo alınmaz;ohhh ne güzel hayat.Bak Ankara'da gezmediğim yerler kalmış demek.Oralara gidemedim hiç.Toparlanmana çok sevindim.Sevgiler...

    YanıtlaSil
  10. Sevgili Leylak Dalı,sen gitmeden gelebildiğime çok sevindim.Hasta olduğuna üzüldüm,geçmiş olsun;umarım artık iyileşmişsindir.
    Görüşebilecek miyiz?
    Mail adresini aradım sayfanda göremedim .Belki mailleşmişizdir ama yolculuk bende hatları arap saçı yaptı :)yanıtını ve adresini bekliyorum.
    nalanguler@gmail.com

    YanıtlaSil
  11. ŞİFALAR DİLERİM...
    RESİMLERE HAYRAN OLDUM :)))) SEVİYORUM BÖYLE GEZİLERİ.

    SEVGİLER...

    YanıtlaSil