.

.
.

10 Haziran 2025 Salı

İKİDE BİR 8 / 10 HAZİRAN

Vurdukça vuruyor, geldikçe geliyor, Allah beterinden korusun, daha ne kadar üzülüp, ne kadar ağlayacağız bilmiyorum. Dünden beri Manisa Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'e yanıyoruz, insan yüzünü bile görmediği birisi için bu kadar üzülür mü? Üzülüyormuş meğer, genç yaşta saçma bir sebeple gidişine, geride kalan eşine ve üç kızına, bir halkın çok sevdiği başkanını kaybedişine yanıyormuş. Elden rahmet dilemekten başka bir şey gelmiyor, dilerim bu sondur artık, biraz da güzel günlere uyanalım. 

Hüzünle ve karamsarlıkla başlayan günde ben dışardayken eve ulaşan bir paket gülümsetti yüzümü. "Kuyruksuz Kedi" isimli bloguyla sanal alemde tanımıştım Rüya'yı, Hopa'da yaşıyordu. Sonra çok ilginç bir şey oldu, kız kardeş bir sunum için Fındıklı'ya davet edildi, kırk yıl düşünsek aklımıza Fındıklı'ya gitmek gelmezdi. Kambersiz düğün olmayacağı için ben de takıldım peşine. Daha Rize Havaalanına inip Fındıklı'ya ulaştığımızda bir festival olduğunu, Ayşenur Kolivar'ın Kemalpaşa'da sahne alacağını öğrendik. Biz gezginlerden kaçar mı, hemen bir plan yaptık ve eşyalarımızı çok güzel otelimiz Babalık Doğal Yaşam Konağı'na atar atmaz yola düştük. Önce Arhavi, orada dolaşırken karşıma çıkan lise arkadaşım sürprizin alasıydı, onunla bir kahve içip Hopa minibüsüne atladık, Hopa'da bizi sevgili Rüya karşıladı. Dostluğun sanaldan gerçeğe dönüşüydü bu ve çok keyifliydi, yemek sonrası "Sonbahar" filminden aklımızda kalan İskele'ye karşı içtiğimiz kahveler, yaptığımız sohbetler o zamandan bu yana bir tatlı anı olarak kalbimde ve aklımda idi. Bugün bana ulaşan paket o günün bir devamı gibi. Kardeşimle her gittiğimiz yerden mutlaka bir anı eşyası alırız, genellikle magnet ya da o yöreyi temsil eden bir şey olur. Rüya'dan rica etmiştik, bizi bir dükkana yönlendirmişti ama dişe dokunur bir şey bulamamıştık. Unutmamış bunu ve bugün gelen paketten Karadeniz'i ve Hopa'yı temsil eden magnetler ile kızı Arya'nın benim için yaptığı şahane ayraç çıktı, hem de leylaklı:

Ben onu kitap arasında kullanmaya kıyamam, Antalya dönüşü anı duvarımda yer alıp bana oradan gülümseyecek. Bir kez de buradan çok teşekkürler sevgili Rüya ve Arya, sarıldım en kocamanından. 

Kardeşimin sunumları ve gezileri "Komşu da pişer, bize de düşer" atalar sözüne uygun olarak  şu veya bu şekilde bana da kısmet oluyor. Bu kez Ankara gazinoları ile ilgili yapacağı bir sunum için artık olmayan bu mekanların lokasyonunu  tesbit etmeye Ulus ve Gar civarını içine alan bir yürüyüş yaptık. Çocukluğumda çok gittiğim Gençlik Parkı içindeki Lunapark, Yazar Gazinoları ile Japon Bahçesi'nin yerini aşağı yukarı belirleyip yönümüzü artık Nikah Salonu'na dönüşen Göl Gazinosu'na çevirdik. Burası uzun yıllar Nikah Salonu olarak hizmet verdi, bu satırların yazarı da nikah defterine orada imza atanlardan. Sonraları Gençlik Parkı bakımsızlaşıp eski itibarını yitirince Nikah Salonu da işlevini kaybetti. Gençlik Parkı'ndaki yapay gölün içinde yer aldığı için Göl Gazinosu ismini alan gazino zamanında Zeki Müren başta olmak üzere pek çok ünlünün sahne aldığı bir mekanmış, artık hatırlayan çok az kişi var o halini, ben bile hatırlamıyorum diyeyim siz anlayın. Gençlik Parkı'ndaki son restorasyonla nikah salonu tekrar aynı fonksiyonla hizmete açıldı. Biz de bugün salonu teftiş adına bir nikaha davetsiz misafir olduk. En arkadaki koltuklara sessizce oturduk ve nikahı izledik. Sonradan görevlilerin anlattığına göre bulunduğumuz dış salon oda nikahları için hafta içi kullanılıyor imiş, asıl salon iç tarafta imiş ve tabii ki teftişimize orayı da dahil ettik. Benim nikah da o salonda olmuştu ama dekorasyon tamamen değişmiş, pek havalı, esasen pek rüküş olmuş, ben eski daha ciddi ve resmi halini tercih ederdim. 



Nikah salonu, nam-ı diğer Göl Gazinosu'ndan çıkınca Gar'a doğru devam ettik park içinden. Eskiden Gar Lokantası olan mekan yeni nesil cafe olmuş, oturup bir kahve içtik ve yorulmuş ayaklarımızı dinlendirdik ve biraz da nostalji yaptık.



Trenler geldi geçti, kimi banliyo, kimi şehirlerarası, Kurtalan Ekspres'e bile iyi yolculuklar diledik. Severiz trenleri de, garları da. 

Eve döndüğümde ayaklarım ağlıyor, el parmaklarım sinir sıkışmasından bükülmüyordu. Hadi ayak yürüdü de ellerime ne oldu. 

Bugünkü mektubumu, pardon yazımı burada sonlandırırken sevgili Özge'nin sevgili annesine ben de sevgilerimi yolluyorum, okuyucu olarak da olsa aramıza dahil olması mutlu etti. Siz sevgili İkide Bir elemanlarının kalemine (klavyesine) kuvvet diliyorum, tüm takipçilerime de iyi ki varsınız diyorum...



11 yorum:

  1. Ankaralıyım ama sizin yazılarınızı okuduğumda Ankara'yı ne kadar az bildiğimi fark ediyorum. Çok sınırlı bir bölümünde geçirmişim çocukluğumu, ilk gençliğimi. Gençlik Parkı'nı, nikah salonunu elbette biliyorum ama kaç kere gittim? Yazdığınız yerler arasında en iyi bildiğim yer herhalde gardır, o da tatillerde İstanbul'a trenle gittiğimiz için. Çok sağ olun, memleketimi sizinle geziyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben neredeyse çocukluk ve gençliğimin tamamını Ankara'da geçirdim, sonra Antalya'ya yerleşince bağlantım hiç kopmadı, çünkü ailem buradaydı. Emeklilik sonrası da yazları sıcaktan kaçıp 4-5 aylığına geliyoruz, haliyle yeni yerleşimler hariç çoğu semtine aşinayım. Ayrıca Ankara üzerine uzman bir de kardeşim var, bilmediklerimi onunla öğreniyorum. Sizleri de gezdirebildiysek ne mutlu bize. Çok sevgiyle...

      Sil
  2. Sevgili Leylak Dalı öğretmenim,
    Güzel sözleriniz ve gönderdiğiniz ev hediyeleri için çok teşekkürler 🥰 Magnetleri ve ayracı beğenmenize çok sevindik 🤗 Umarım yine kesişir yollarımız 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sondaki dileğine tüm kalbimle katılıyorum, sen de diyorsun ya hediye bahane, dostluk şahane ve hepsi çok güzeldi. Ankara'ya yolunu düşür diyorum, yolları kesiştirelim...

      Sil
  3. Ankara sizin kaleminizden başka oluyor gerçekten..çok az gittim ve hiç bilmiyorum ama okudukça başka bir gözle gezme isteği geliyor..ee kalem ve göz ehil olunca böyle oluyor demek ki :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ankara'yı sevmek ve bilmek farklı bir olgu. Orada uzun yıllar yaşamayan pek bilemez Ankara sevgisini, hep griliğinden, denizsizliğinden, resmiyetinden söz edilir ama gerçekten dostlukların çok ebedi olduğu bir yerdir ve insan bir şehri anılarıyla sever. Bir gün yolunuz düşerse keyifle rehberlik ederim size. Çok sevgiler...

      Sil
  4. Ferdi Başkan'ın vefatı, onu hiç tanımadığımız halde hepimizi yıktı geçti...nurlarda yatsın.
    Kardeşin yaptığı gezilere bir denk gelemedim ya, ona yanıyorum! Ne güzel olmuş yine, darısı diğerlerinin başına :) Bu arada ben 21-25 haziran arası Ankara'da olacağım öğretmenim. uygun olursanız görüşelim mutlaka.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorma Şulecim, içim acıyor, nedir bu üstümüzden dönen kara bulut?
      Daha dün konuştuk kardeşimle, kızlar gelse dedi, onları özel olarak gezdiririm ben. Keşke Sevin ve Zehra ile senin burada olduğun zamanlar uysa, küçük de olsa bir Ankara kaçamağı yapsalar, nasılsa YHT ile kolay, kardeşimde toplanır Girls Night yapar, sonra da Ankara'yı gezeriz :)
      Ankara'da olduğun tarihler için haberleşelim Şulecim...

      Sil
  5. Aaa ne güzel ve tüm bunlar bu kadar kısacık zamanda! 🧿

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla Ankara başkent ama o kadar da büyük bir şehir sayılmaz, çeper semtleri saymazsan, zaten oralara gitsem kaybolurum ben o kadar yabancı bana. Ama dönüp dolaşıp aynı yerlere gidince yarım gün yetiyor çoğu zaman...

      Sil
  6. Ferdi Başkan hepimizi devirdingecti. Son yumruk gibi. Dileginize katiliyorum; artık güzel haberler alacağımız sabahlarımız olsun. Ankara benim için tam da tarif ettiğiniz gibi gri ve denizsiz. Ama siz öyle bir anlatıyorsunuz ki, sanki bir Sevgi Soysal Ankarasında geziniyorum. Bir Italyan grup da Ankara' da bir toplantı yapalım demiyor:) bir gün sizinle gezmek keyfine nail olmak dileğiyle.

    YanıtlaSil