.

.
.

22 Haziran 2025 Pazar

İKİDE BİR 14 / 22 HAZİRAN

Cuma akşamı izlediğim konserden o kadar etkilenmişim ki iki gündür kulaklarımda şarkılar, o şarkıların anımsattığı insanlar, mekanlar, dostluklar, gidenler, kalanlar. Meğer ne kadar ihtiyacım varmış böyle bir şeye. 

Bebekliğimden beri annemin sesi kulağımda. Beni, "Çıkar yücelerden haber sorarım/Solarken dağların gümüş yaldızı/Bilmem neredeyim, neyi ararım/Derdime eş olur çoban yıldızı" şarkısıyla sallarmış ayağında, ben garibim de uyuyacağıma dudağımı büke büke ağlarmışım, ay ne gadan hisli bir bezelye üstünde piremses olacağım o zamandan belliymiş 😂Bunu yazınca aklıma geldi, geçen sene Kasım ayında Antverp'te idi sanırım bir vitrinin önünde durup kalmıştık. Bir mobilya mağazasıydı, daha doğrusu yatak, yastık, uyku malzemesi satan bir yerdi. Işıklandırılmış vitrinde üst üste konmuş çeşitli türde yataklar, en altta bir bezelye tanesi ve en üstteki yatakta mışıl mışıl uyuduğu belli olan bir prenses. Bizim yataklar en hassas prensesleri bile uyutur ey millet, bakın bezelyenin farkına bile varmamış diyordu ama işte onu bu masalla büyümüş kuşak anlar. Hoş Andersen Danimarka'lı olduğuna göre komşuları da biliyordur bu masalı, aval aval bakmazlar vitrine 😊

Ben şimdi nereye geldim yahu, daldan dala atlamazsam Leylak Dalı olamazdım. Neyse annem diyordum, bebekliğimden itibaren kulaklarımı Türk Sanat Müziği'ne alıştırdı sağolsun. Zaten sürekli şarkı söylerdi, sadece o değil babam ve dayım da. Hiçbirinin müzik eğitimi yoktu ama hem sesleri güzeldi, hem de usulüne uygun söylerlerdi, böylece o sevgi ve ilgi bana da geçmiş oldu. İlkokuldayken "Dil harab-ı aşkınım, sensin sebep berbadıma" şarkısını bile söyleyecek kıvama gelmiştim. Bu Aile Musiki Cemiyeti'nin yanısıra bizi besleyen asıl kaynak Yeşilçam filmleriydi elbette. O yıllarda ya film için bestelenen şarkı ünlü olur ya da ünlü olan şarkının adıyla hemencik bir film yapılırdı. Bize de şıpın işi o şarkıyı öğrenmek, sonra da habire söylemek kalırdı. Mahallecek Türk Sanat Müziği düşkünüydük, ergenliğe yeni girmişiz. En güzel ses Hülya'nındı, tiril yaparak, gırtlak nağmeleriyle söylerdi. Onu hep apartmanın yan bahçesinde, kömürlük penceresinin denizliğine oturmuş, tek örgü yaptığı saçlarına papatya şeklinde iri bir toka takmış, "Uzun yıllar ötesinden hatırını sorayım mı?" şarkısını söylerken hatırlarım. Nakarattaki "Canım benim, gülüm benim" kısmını da ne hikmetse "Canam benim, gülem benim" diye söylerdi. Biz böyle bir grup ergen genç kız yaz tatillerini Türk Sanat Müziği fasılları yaparak geçirirken mahalleye Tülinler taşındı. Tülin bizden az büyüktü ve adı anında kendinin de onayıyla "Deli Tülin" oldu. Bizim fasıl yaptığımız bir gün gelip karşımıza dikildi, dinledi dinledi ve "Salak mısınız be?" dedi, "siz niye pop müzik söylemiyorsunuz?". Hemen ardından da "Atlıkarınca dönüyor dönüyor/Dünya durmadan dönüyor dönüyor" diyerek şarkıya girdi. Böylece hem deliliğini, hem de sesinin güzelliğini ispatlamış oldu. Deli Tülin'in sayesinde repertuarımıza hafif müzik parçaları da dahil oldu. Lakin biz hala Yeşilçam filmlerindeydik. Belirli şarkılarla hatırladığım o kadar çok insan var ki.  Hülya Abla biri, annesinin o çocukken ölümünün üstüne anneannesi ve dayısının evinde yaşayan ve biz o apartmana taşındığımızda yeni nişanlanmış olan gencecik bir kız, yaşı 16 ya var ya yok. Düğününe çeyrek kala çeyizine yardım için gelen arkadaşlarıyla balkondaki kerevette bir yandan dantel örüp, bir yandan da "Gözleri aşka gülen taze söğüt dalısın" şarkısını heves ve heyecanla söylerken gözleri parlayan. Ne zaman bu şarkıyı duysam o sahne gelir gözümün önüne. Deniz Abla var sonra, genç denecek yaşta kaybettiğimiz. "Bağdat Yolu" şarkısı ve Deniz Abla ayrılmaz bir bütündü. Evlenip İsviçre'ye giderken hediye olarak sadece plak istemişti. Anneannemle Akın Caddesi'ndeki plakçıya gitmiş ve "Bağdat Yolu" plağını almıştık ona. Plakçı anneanneme "Dinlemek ister misin teyze?" diye sormuş, ben tam "Gerek yok" diyecekken anneannem, "Koy da dinleyim oğlum" demiş, ilk yüzüyle yetinmeyip ikinci yüzünü de dinlediğinden dükkandan neredeyse bir saatte çıkabilmiştik 😀

Sonra bir akşam gidilen bir ahbap gezmesi, o da ne? Sosyal Bilgiler öğretmenim de orada, karısı ve kızıyla, utançtan sandalyenin altına giresim gelmişti. Öğretmenimin kızının subay eşi gurbette, sohbet koyulunca yüreğindeki özlem sesine yansıyor: "Değdi saçlarıma bahar gülleri/Nazende sevgilim yâdıma düştün/Sevenin gönlüne bir güzel düşer/Sen de tek sevgilim bahtıma düştün/Gurbette sevgilim yâdıma düştün."

Çocukken Ayşecik filmlerinin hastasıydık, yaşıtımızdı üstelik ve biz gündelik rutin hayatımızda derslerle debelenirken o ünlüydü, film üstüne film çeviriyor, çeşit çeşit giyiniyor, herkes onu tanıyordu. Hangi filmiydi hatırlamıyorum ama hafta sonu İngilizce kursuna gittiğime göre ilkokul 4 ya da 5'te idim sanırım. O filmde Ayşecik annesinden ayrı düşüyor ve özledikçe bir şarkı söylüyordu, pek acıklıydı, "Bakarım pencereden, özlerim seni anne" diye bir dizesini hatırlıyorum, gerisi uçmuş. O kadar sevdim ki gittiğim kursun da etkisiyle İngilizce'ye çevirmeye karar verdim, uzun uzun uğraştıktan sonra şöyle bir çeviri yaptım, yazarken yüzüm kızarıyor 😳: "Look at the window mother, özlerim you are mother". Ahaha, özlemekin İngilizcesini de bilmiyormuşum yazık bana, özlerim you are mother ne yahu? Ah Yeşilçam filmleri blog ahalisine rezil ettin beni 😂

"Buruk Acı" filmini izleyip şarkısını da ezber ettikten sonra adaptasyonunu da yapmıştık: "Dersler korkulu rüya/Karneyse büyük acı/ Hangi sınıfa girsem/Karşımda Coğrafyacı".

Yaşımız büyüdüğünde ve Türk sineması yavaş yavaş çağ atladığında ise kanımıza giren son şarkı "Arkadaş", kitaplığımıza ve hafızamıza girip hiç çıkmayan şiir kitabı ise Ahmed Arif'in "Hasretinden Prangalar Eskittim"i olacaktı.

Çok uzattım değil mi? Hadi o zaman Belkıs Özener'in seslendirdiği en sevdiğim şarkı ile bitirelim:


Ve bu şarkıları dinlediğim Lunapark Gazinosu'nun yer aldığı Gençlik Parkı'nın bir görüntüsü de bugünün fotoğrafı olsun:


1 yorum:

  1. Öğretmeninizle karşılaşma anınıza bir atıfta bulunayım. Liseye gidiyorum o sırada abime kız istemeye gittik. Bir baktım karşılama komitesinde resim öğretmenim :) Ben kıpkırmızı resimlerimin çoğunu ablama yaptıranlardandım :)))) sonuç asayiş berkemal

    YanıtlaSil