Nisan ayının ilk etkinliği Cuma akşamı gittiğim, o gün 25. yılını kutlayan Opera'nın "25.Gala Gecesi" oldu. Opera ve balemiz çok başarılı, müzisyenleri de, solistleri de, dansçıları da bence uluslararası düzeyde. Konser çok güzeldi, birinci bölümde ünlü balelerden derlemeler, ikinci bölümde ise operalardan aryalar dinledik. Kulağımızın ve gözümüzün pası silindi. Bu sezon çok sayıda Japon dansçımız var 😊
Görsel: Buradan
Cuma geç vakitlere kadar Opera'da olduğum için artık kabak tadı verip saçmalasa da izlemekten kendimi alamadığım "Kızılcık Şerbeti"ni kaçırdım O yüzden cumartesi sabah gözümü açar açmaz tekrarının başına oturdum. Gına getirdiğim tüm çiftlerden Nursema-Umut ikilisinin de arası açıldı ve Nursema evi terk etmeye karar verdi. Buraya kadar tamam, hakkı da vardı da ev terk etmek uygulamada bu kadar kolay ancak filmlerde ve dizilerde oluyor galiba. Kadın hışımla eve girdi, yatak odasına yöneldi, iki adet valiz anında yatağın üzerindeydi. Şöyle bir düşündüm, Nursema ben olaydım, yüklüğün tepesindeki dolapta duran valizi nasıl indirirdim. Bir kere benim dizler protez, sandalyeye ya da merdivene çıkmamın mümkünü yok. Netcez gari? Kocam Beyi çağıracağız, o indirecek. İyi de orta birden okul terk etmiyoruz, evi terk ediyoruz, koca bu eylemde sahne alamaz. Kaldık mı öylece? E haydi valiz bir şekilde makul bir yerde dursun, açtık diyelim kapağını, bir kere bile görmedim ki giysiler askısız girsin valize. Katmanıyla alıp askılarını şıngırdatarak nasıl tepmektir içine, onca giysi nasıl sığıyor kardeş, valiz değil dipsiz kuyu mübarek. Ben üç günlüğüne bir yere gitsem üç-beş giysiyi zor sığdırıyorum, Nursema koca gardrobu tıktı valize, yetmedi aksesuarlarını, şarj aletlerini, tabletlerini de doldurdu. Edip Cansever'e selam olsun "Masa da Masaymış Ha!" şiirindeki gibi "Valiz de valizmiş ha!"
Dizi bitince tembellik mi yapsam, iş mi ikileminde kaldım, sonunda "b" şıkkı dedim ve geçtim küçük odadaki bir süredir perperişan bekleyen kitaplığın başına. Kitaplar ve raflardaki ıvır zıvırların hepsi yere indi. Tasfiye edilecekler ayrıldı, diğerleri yerlerine yerleşti, sonunda düzenli bir hale geldi ama benim de 4-5 saatimi aldı. Bittiğinde dayak yemiş gibiydim. Kırkayağa sormuşlar: "En çok yorulduğun gün hangi gün?" diye. "Yavrularımın ayaklarını yıkadığım gün" demiş. Kitaplığı olsa fikir değiştirirdi bence 😂
Seçim günü oy verdikten sonra parkta uzun bir yürüyüş yaptık. Bahar Antalya için bile epey erken geldi bu yıl ama görüntü gözlere şölendi:
Bayramınız şimdiden kutlu, huzurlu ve sağlıklı olsun...
Valiz de valizmiş ha! Harika bir tespit olmuş :)
YanıtlaSilAyyy mor salkımlara bak! Münih'ten resmen 1,5 ay ileridesiniz, imrendim diyemiyorum düpedüz kıskanıyoum konu hava olunca :) Ben de bahçeme bir mor salkım diktim, daha yeni filiz veriyor minicik minicik!
YanıtlaSilSizin ve Kocanız Bey'in de bayramınız kutlu, huzurlu ve sağlıklı olsun Leylak Dalı öğretmenim:)
YanıtlaSilHakkaten Leylakcığım, bütün dizilerde evi terk eden bavulunu askılı kıyafetleri tıkarak dolduruveriyor. Anlıyorum, bir hışımla yapıyorlar da, hiç mi bavul yapmadın sen evladım, diyesim geliyor. :))
YanıtlaSilMor salkımlar bizde de nefis iki gündür. :)
Kitaplık düzenleme işi benim de listemde. İlave rafları beklerken fazlalıkları sıkıştırdım sağa sola. Sonra ayıklama, yerleştirme... Kim bilir kaç saat sürecek 🫣 Bahar fotoğrafları nefis. Tadını çıkarmanızı diliyorum. İyi bayramlar 🍬
YanıtlaSilahhhh antalyamın baharı bambaşkadır. narenciye çiçekleri kokmaya başladı mı şehir? şeker bayramınız şeker tadında geçsin nurşencim, öpüyorum çokkkk.
YanıtlaSilGüney'in baharı her yerden farklıdır sanki. Görseller harika. Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilKültürel etkinliklerle dopdolu günler imrendiriyor.
Bayram tadında Bayramlara...
ben her gün sizi, yani sokağımdaki leylak dalını selamlıyorum :) kulaklarınız çınlıyorsa nedeni benim yani :P
YanıtlaSil