Cuma günü Süpirik Efendi (ya da Hanımefendi) yuvayı terk edip balkon demiri ve pencere pervazını mesken tutmuştu.
Biz aman düşmesin, aman üşümesin derdindeyken ertesi sabah bir baktık Süpirik yok, uçmuş. Veda bile etmemiş hayırsız. Henüz normal kumru boyutlarına ulaşmadığı için biraz endişelendik ama takip eden saatlerde anasının yanında görünce anladık ki hayata atılmış çocuğumuz. Anası demişken, yaptığım gözlemler sonucu "Kumrularda Analık Müessesesi" konulu bir tez yazacak duruma geldim. Kumriye hanımlar yumurtladıktan sonra 12-13 gün kuluçkaya yatıyor. Son derece ciddi ve vazifeşinas bir biçimde oturuyor iki-üç çöple yaptığı uyduruk yuvanın içinde. Bu arada olan üstüne konuşlanıp aynı zamanda alaturka hela olarak da kullandığı bizim eşyalara oluyor. Süpirik uçar uçmaz attık doğumhane görevi yapan sandalyeleri. Bunca sene gözlediğime göre arada Kumru Bey'e devrediyor kuluçka işini ve yem aramaya gidiyor. Geri döndüğünde "Guguuukguk", yani "Bey. ben geldim, sen kahveye gidebilirsin" diyor 😂 Yavru gagadan gagaya besleniyor ve müthiş ilginç bir görüntü çıkıyor ortaya. Süpirik fena halde iştahlı idi sanırım, utanmasa kadının midesine girecekti, öyle saldırıyordu. Bilmeyen biri kavga ya da dans ettiklerini sanabilirdi, öyle hareketli bir beslenme hali. Sonra ne oluyor, yavru biraz ele gelince anamız "İki şekerli, bir sade, hadi bana müsaade" deyip gurbanlar olduğu erinin yanına taşınıyor, sadece besleme yapmaya uğruyor. "Nasılsa iki enayi var gözkulak olan, ben keyfime bakayım" diyor sanırım 😃 Besleme işi sona erince de yavrunun hatıra defterine "Hayatın sarp ve dikenli yollarında başarılar dilerim" yazıp ilişiğini kesiyor analıkla. Geçen baktım alt katın balkon demirinde yan yana duruyorlar. Süpirik yandan yandan yanaşıyor, anasının zerre umuru değil, bir kanat darbesiyle "Çek git, kendi başının çaresine bak" diyor. Hayın ana 😂 Nerede bizim evlenme yaşına gelmiş çocuklarının ağzına "Uçak geliyor" diye lokma sokmaya çalışan hemcinslerimiz, nerede Kumriyeler 😂
Gece berbat bir yağmur indi buraya. Şimşek parıltısı ve gök gürültüsünden uyuyamadım. Saniye sektirmeden ardarda gümbürdedi gökler ve yağmur yağmadı, yukarılardan kovalarla su boşaldı şehrin üzerine. Kim bilir kaç evi, serayı su bastı, kaç ağaç devrildi. Baktım uyuyamayacağım Şilili Şair'in kalan 40 sayfasını okuyup bitirdim gümbürtüler ve şakırtılar arasında. Sonra bir ara dalmışım, uyanınca evi teftişe çıktım. Salona girince zemindeki su birikintisini gördüm. "Eyvah" dedim, "pencereden su girdi". Baktım pencerelerde sıkıntı yok, halı da ıslak değil ama laminatların üstüne su göllenmiş. Ara, tara sebebini bulamadım. Bu durumda ya bizim salon zemininde artezyen var, ya da alt kattaki kıracı tavana hortum tutuyor 😂 Bu saçma olayın sebebini bulursam bilgi vereceğim. Şu anda yine coştu yağmurumuz, gidip sağı solu kontrol edeyim.
Güneş eksilmesin üstümüzden...
Ben de Şilili Şair’i bitirdim dün gece yarısı :) Hatta sanırım bir blogdaşımız daha okuyordu dün, resmen kitap kulübü kurmuşuz haberimiz yok!
YanıtlaSilSüpirik’i görmene sevindim yalan yok ben de endişeliydim :) Anası oralı olmuyor bana ne oluyor bilmiyorum ki…
Bilgenin annesi de okuyor, önceden Nil ve Neslihan de okudu, hatta bana Neslihan'ın (Mindmills) hediyesi idi. Çok beğendim ben.
SilZaten Süpirik'e anasından çok biz baktık :)))
sevgili örtmenim, sadece evlenme çağına gelmiş cocukları elcağızlarıyla besleyenler yok, bir de böyle yapmayanları kınayanlar var ki, hepsine uçan tekme savurasım var.
YanıtlaSilşu göllenmenin nedenini ziyadesiyle merak ettim, lütfen aydınlatın bizi tez zamanda :)
Valla ben de çok kişiye savurmak istiyorum o tekmeyi, her şeye maydanoz insanlar
SilO göllenmeye hala mantıklı bir sebep bulamadık. Şunu düşünüyoruz, sanırım binanı sıvasında tam bizim taban hizasında bir çatlak var (esasen eşim aşağı inip bakınca gördü). o kadar serpmeli yağıyor ki çatlaktan giren su tabandan ilerleyip laminatın aralığından yukarı sızıyor. Ortalık kurusun bir çözüm bulacağız
Geçmişler olsun Leylakcığım.
YanıtlaSilSadece gizemli su birikintisiyle atlatmış olursanız o da iyi, sanırım. ;)
Kumruların yavrularına karşı duruşları bizim de örnek almamız gereken türden, bence. :)
Benim de sevdiğim bir pastanenin saksılarının birinin içinde doğan kumru ve anne ilişkilerini takip etmişliğim var, hatta bebelerin adlarını ben koymuş, kaç poz da fotoğraflarını çekmiştim. Vefasızlıklarının bizzat tanığıyım öğretmenim:)
YanıtlaSilYuva yapmasınlar diye çok mücadele etmişimdir, her sene gelir bakarlar ev bakan kiracı gibi neyse ki üst katı daha müsait buluyorlar.
YanıtlaSilAntalya'da afet derecesinde sel olmuş sanırım, çok çok geçmiş olsun.
Bize de her sene bir karga ailesi konuk olur. Bugünlerde harekete geçtiler galiba erken baharın gelmesiyle şubatta başladı aile kurmaları. Balkonda ki kombinin üzerine git gel çalı çırpı taşırlar ve orada yavruları olur. bu sene ki yavruları bekliyorum bende..
YanıtlaSilKuşlar yuva yapma konusunda seçiciler galiba Kendilerini seveni, koruyacak olanı seziyorlar herhalde. Biz de farklı evlerde farklı kuşları konuk ettik, yolcu ettik.
YanıtlaSilMevsimler de şaşırtıyor artık. Antalya'ya çok yağmur yağmış. Geçmiş olsun. Her şey dozunda güzel.
Sağlıkla, huzurla.