Geçenlerde Buraneros'un blogunda öyküsünü anlattığı likör sürahisinden hareketle "Hikayesi Olan Objeler" diye bir seri başlatalım istemiştim. Gelgelelim kendi evimde olmadığımı unutmuşum, Ankara'daki aile evinde de maşallah bir şey bırakmamış, hoşuma giden ne varsa taşımışım Antalya'ya. Bula bula bir fincan bulmuş, onu anlatmıştım. Dün bir nevi depo gibi kullandığımız, ortalıkta olmasını istemediğimiz her şeyi tıkıştırdığımız odaya girince gözüme ilişiverdi, "Aaa ben bunu niye unutmuşum?" dedim ve işte hikayesi olan bir obje çıktı ortaya:
Eminim ki pek çoğunuzun evinde bir zamanlar Paşabahçe'nin Murano Cam adıyla satışa sunduğu bu objelerden mevcuttur. 70'li yılların gözde ve moda tasarımlarındandı, oldukça da fiyatlı idi. Hayli ağır ve kalın camlardı, üfleme ile şekillendiriliyordu muhtemelen, o yüzden pahalıydı. Dekorasyon objelerine çok meraklı olmama rağmen bunları hiç sevemedim. Kaba ve hantal gelirdi bana. Yukarıdaki objenin yanı sıra botokslanmış dudaklara benzeyen sarımsı kül tablaları, uçları dilim dilim kocaman çanaklar, boğaz kısmından eriyip akacakmış gibi duran uzun boyunlu vazolar evleri süslerdi.
70'lerin başında 13 yıldır oturduğumuz Yenimahalle'deki kira evinden-halen yazları geldiğimiz-kendi evimize taşınmıştık. İki yıl önceden alınmış olmasına rağmen benim liseyi bitirmem beklendiğinden o süreç boyunca oturan kiracı çıkarılmış, badana-boya ve bir takım tadilatlar yapılmış, yeni eşyalar ve perdeler alınmış, sonunda bir Eylül günü komşuların ağlamaklı vedalarıyla yolcu edilmiştik yeni semtimize ve evimize. Annem bir yandan çok sevdiği eski komşularını anarak ağlıyor, bir yandan da hevesle yepisyeni evini yerleştiriyordu. Derken ziyaretler başlıyor, eski komşular, yeni komşular, eş-dost, akrabalar "Güle güle oturun"a gelip kendi çaplarında hediyeler getiriyorlardı. Bir gün amcam çıktı geldi yaşadığı şehirden. Elinde ev hediyesi koca bir paketle. Alırken neredeyse düşürecektim ağırlığından. Merakla açılmasını bekledik, annem açtı ve yüzünde bir hayal kırıklığı ifadesi belirdi. Çaktırmamaya çalışarak teşekkür edip, "Ne güzelmiş" mealinde bir şeyler söyledi, bir yandan da gözleriyle bana "Bu ne ola ki?" anlamında mesajlar yolluyordu. Bunun ne olduğuna aradan geçen neredeyse 50 yıla rağmen ben hala emin değilim. Sigaralık? Şekerlik? Çerezlik? O zamanlar sigara sağlığa zararlı değildi, kapalı mekanlarda, ev içlerinde, lokantalarda, bebeklerin, çocukların yanında rahatça içilir, hatta gelen misafirlere ikram için mutlaka orta sehpasının üstünde çeşitli markalardan birkaç paket sigara bulundurulurdu. Biz de bu arkadaşı sigaralık olarak kullanmaya karar verdik. Bir müddet tütün koktu. Lakin amcam normal şartlarda gidip böyle bir hediye seçecek adam değildi, daha fonksiyonel hediyeler tercih ederdi. Sohbet esnasında bunu büyük halamın tavsiyesiyle aldığını öğrendik. Halam sanırım çok beğenmişti ve kendince jest yapıp amcama bir dünya paraya mal olan bu işe yaramaz, hantal şeyi aile evimize dahil etmişti.
Sigara sağlığa zararlı hale geldikten sonra bu kendi çirkin, rengi güzel hantal şey kâh sehpanın, kâh büfenin, kâh masanın, kâh bir zamanlar her evin olmazsa olmazı kitaplıklı çekyatın raflarının üstünde gezindi durdu. İçine bazen para, bazen anahtar, bazen nereye konulacağı bilinmeyen ufak tefek zımbırtılar (babamın çivileri, vidaları, düğmeler vs) kondu. O dört çukur odacık içerlek olduğundan çok fazla toz tutuyordu ve annemi sinir ediyordu. Gelgelelim evin içine zamanla girip bir şekilde ortadan kaybolan onca objeye rağmen bulunduğu mekana adeta vantuzlarıyla tutunup yok olmadı. En sonunda ev benim kullanımıma kalınca en az girip çıktığımız odaya, gözümün görmeyeceği bir yere kaldırdım. Biz kıymetini bilemedik ama meraklısı da çok olabilir. Yine de ayağınıza düşerse kırabileceği ihtimalini göz önünde bulundurmakta fayda var 😀
Bahsettiğin vazodan annemin çeyizinde de vardı, hala durur; benim çok sevdiğim bir parçadır :) Lakin boğazı ince ve uzun olduğundan içine buket koymak biraz zor, çok işlevsel değil :)) ama sizin objenin rengine bayıldım, sol üst ve sağ alt kısımlar "camgöbeği" renginin hakkını veriyor :)
YanıtlaSilSadece rengi güzel zaten, gerisi işe yaramaz :)))
SilBizim Moda' daki evimizde de vardi ve hic sevmezdim . Annem cok severdi böyle objejeri ve sanirim ben onun kadar metakli degilim. Alttaki dantel örtü hep favotim
YanıtlaSilDantel ne varsa annemin emeği, bu parçadan birkaç tane varmış, çekmeceleri kurcalarken buldum, olmasa şaşardım zaten, annem her fırsatta dantel örerdi
SilGeçen gün erkek kardeşimde bu cam malzemeden bir şey gördüm, sigaralık olacağını düşünmedim çünkü sigara içmeyiz. Tez vakitte konuyla ilgileneceğim. Bir de ölüme sebebiyet vermesi kesin cam kül tablaları vardı, cam yerinde ağırdır denilesi ve fotoğraftakilerin renklerine haiz... Onların peşindeyim:)
YanıtlaSilBu da düşse ölüme sebebiyet verebilir, en azından ayak falan kırar yani, öyle ağır. Renkler güzel ama, ona sözüm yok...
Sil:) Hahaha o zamanlar sigara sağlığa zararlı değildi kısmında çok güldüm.
YanıtlaSilBöyle kaba ve hantal şeyleri bende hiç sevmem, onca paraya anca anısı kalmış.
E valla değilmiş demek, yemekli toplantılarda, öğretmenler odasında resmen bir duman bulutunun ortasında yaşadık :)))
Silkahvaltı masasına konacak "dört çeşir peynir"lik olsa öğretmenim :) zorlama oldu, farkındayım evet :)
YanıtlaSilFotoğraftaki gibi ince bir şey değil Şulecim, alt tarafı da var, o kadar ağır ki ayağına düşse insanın kesin kırar, hantal bir obje, sadece renkleri güzel...
Sil