.

.
.

30 Mart 2020 Pazartesi

30 MART (CORONA GÜNLERİ 9)

Dona Flor'u sepetledim dedim ya, yeni bir kitaba başladım. Lale'nin Bahçesi'nin doğum günü hediyesiydi bana, sıkı bir kitap. Hazmede hazmede okumak gerek, iyi gidiyor sevdim. Kanada'ya yerleşmiş Çinli bir ana-kızın öyküsü geri dönüşlerle anlatılıyor. Burada da mı karşıma çıktın Çin derken ne oldu biliyor musunuz? 150. sayfadan sonra kahramanlardan ikisi Wuhan'a gittiler. "Ay gitmeyin corona var orada" diye çok çığrındım ama bana dönüp "Orada neredeyse bitti, sen kendi memleketine bak" dediler, kestim sesimi. Yahu kitapta bari rahat bırakaydınız beni..

Her dakika da kitap okunmuyor tabii ki, mutfak ilgi alanıma girmiyor ama bir hamaratlık geldi üstüme, her gün kendime yapacak bir ev işi buluyorum ve işin tuhafı yüksünmeden yapıyorum. Bu süreci tek parça atlatırsak küllerimden domestos olarak yeniden doğacağım. Bugün sırada kitaplık ve kitaplık raflarında mekan tutmuş çeşitli objeler vardı. Elime bir toz bezi aldım ve hepsini teker teker sildim, epey uzun sürdü, zira minik minik bir sürü objeye evsahipliği yapıyordu kitaplığın rafları. Herbirini elime aldığımda o objenin arka planını, nereden aldığımı, kimin hediye ettiğini, nasıl bir anısı olduğunu düşüne düşüne temizledim. Anımsattığı kişilere de içimden bir selam yolladım. 

Öğleye doğru 10 gün önce internetten verdiğim erzak siparişi sonunda geldi. Aslında çoktan pişman olmuştum ama vermiş bulundum. Getiren kargo görevlisinin terini ve yorgunluğunu görünce utandım ve ağlamaklı oldum neredeyse. Adamdan aleni özür diledim, kalender bir arkadaşmış, "bu bizim görevimiz, hiç önemli değil" şeklinde cevap verdi. Kapıya bıraktığı kolileri eldiven takıp balkona attık, bir süre orada istirahat edecekler, sonra banyolarını yaptırıp mekanlarına postalayacağım. Yalnız bu iş iyiden iyiye zorlamaya başladı ve anladığım kadarıyla kolay kolay da sona ermeyecek. Meğer ne güzelmiş marketten gelip üstünü başını değiştirmeden, silip sabunlamadan dolaba yerleştirmek. Sanırım bu süreç bittiğinde pek çok şeyin kıymetini daha çok bileceğiz. 

İçinde bulunduğumuz, paranoya ile tevekkül arasında gidip gelen ruh halinden bir nebze kurtulmak için Kontrollü Çılgınlıklar blogu bir kartpostal mimi başlattı. Şurada görebilirsiniz. Yanlış anlamayın, postaneye gidip kart atmayacaksınız, email adreslerinize ister kendi çizdiğiniz, ister fotoğrafladığınız bir kartı yollayacaksınız. Detayları verdiğim linkte bulabilirsiniz. Ben niyet ettim, belki siz de düşünürsünüz. Bilenler bilir vakt-i zamanında bu bloglar yılbaşlarında, bayramlarda ne kartpostallar yolladı birbirlerine. Bu defa da sanal destek kartpostalı etkinliği olsun bakalım. Şuraya çocukluk yıllarımda en sevdiğim kartpostallardan birini bırakıp kitabıma döneyim de, bir an önce şu Wuhan'dan ayrılsınlar. 


8 yorum:

  1. Ah bu market poşetleri.. Ben hiç temizlemiyordum hiçbir şeyi ama artık ben de en azından balkonda bekleteceğim sanırım. Sebzeleri nasıl yapacağımı bilemiyorum hala... Çarşamba paket gelecek bize de, bi denerim artık o zaman.
    Kartpostal fikri güzelmiş. Ben de katılsam mı bilemedim. Gerçi neden olmasın ya, kendim yapamasam, koleksiyonum var, sevdiğim kartlardan birini seçiveririm. Olur bence de evet.

    YanıtlaSil
  2. Ben çinin ç sini ne görmek ne duymak istiyorum bu aralar. Adamlar dünyaya attılar topu ve oyundan kaçtılar gibi hissediyorum :)

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel bir etkinlik.
    Bu arada bloğuna mail abonelik butonu koyarsan daha rahat takip edebiliriz:)

    YanıtlaSil
  4. Bu kartpostalı biliyorum, hatırladım. :)
    Bakalım internette neler bulabileceğim, bu kapsamda?

    YanıtlaSil
  5. Ya, benim içim dışım bir tuhaf bu aralar. İkisi birbirinden ayrı haraket ediyor. Yalnız bu Corona günlerinde ben bir şeyi fark ettim. Evde de olsam işte de olsam bana zaman yetmiyor. :)
    Sıkıntı bendeymiş yahu.

    YanıtlaSil
  6. Çok güzelmiş bu kartpostal. Ben postcrossing üyesiyim. Geçen seneye kadar oradan kart gönderip alıyordum. Maalesef ülkemizde artık güzel posta kartları bulunmuyor.Post akartı seçerken çok zorlanıyordum.

    YanıtlaSil