.

.
.

17 Ocak 2020 Cuma

17 OCAK (KÜÇÜK KADINLAR)

Çocukluğumun ve ilk gençliğimin geçtiği canım Babil Kulesi'nde yaz tatillerinde ya da öğlenci olduğum günlerde en büyük zevkim anneannemin "Sigara" dediği Sierra marka, siyah renkli, önünde panjur benzeri beyaz bir tabla olan radyonun başına geçip "Arkası Yarın" dinlemekti. Çok nitelikli olurdu yayınlar, pek çok edebiyat klasiği hakkında ilk bilgileri daha okumadan oradan öğrenmiştim. Katyuşa Maslova ve Dimitri Mehlüdof; Tolstoy'un ünlü "Diriliş"inin kahramanları satırlardan önce sesleriyle yer etmişlerdi belleğimde. "Aile Çevresi"nin Döniz Hörpen'i ve Andre Maurois, Don Kişot, Şanço Panza ve Cervantes, tok bir sesin "Yaz gelince Urlalılar çardaklara göçerler" girişiyle başlattığı "Tütün Zamanı" ve Necati Cumalı kitaplardan önce "Arkası Yarın"larla girmişlerdi hayatıma. Hele bir tanesi vardı ki, ertesi günün olmasını iple çekerdim. "Arkası Yarın" başladıktan sonra dört farklı kız çocuk sesi duyulurdu sırayla: "Meg", "Jo", "Beth", "Amy" ve ardından aynı dört sesin katıldığı kocaman kahkahalarla "Küçük Kadınlar" anonsu yapılırdı. Sonrasında beni kimse rahatsız etmesindi. Kitabı öncesinde mi okumuştum, sonrasında mı hatırlayamıyorum. Zaten kitabı o kadar çok okudum ki zamanını hatırlamam mümkün değil. İlk olarak tüm çocukluğumuzun yayınevi İnkılap Yayınları ile girmişti eve, incecik, kırmızının hakim olduğu kapağıyla kısaltılmış bir baskı. Derken devamı olduğunu keşfettim; sırayla "İyi Zevceler", "Küçük Erkekler" ve "Jo'nun Çocukları". Harçlığımdan biriktirdiğim, bazen de babamdan kırptığım paralarla Kanarya, Karakedi ya da Fujiyama ismini taşıyan Yenimahalle'nın kırtasiye ağırlıklı küçük kitapçılarına koşardım. Sipahi daha sonra açılacaktı, ilk büyüklük kitabımı oradan temin edecektim: "Baharlar Açarken/V. Blasco Ibanez". Hiç bilmediğim bir yazarı kitabın adındaki bahara atfen tercih etmiştim sanırım 😀 Küçük Kadınlar serisini keşfettikten sonra arkadaşıma okumasını önermiştim. O da yaz tatilinde babasının işi nedeniyle geçici bir süre için gittikleri Bitlis'te kitapçıya girip "Sizde İyi Zevceler var mı?" diye sormuş. Görevli "Biraz beklerseniz getirtiriz" demiş. On dakika kadar sonra dükkana çırağın elinde pırıl pırıl bakırdan iki adet cezve gelmiş 😀Hâlâ güleriz buna aklımıza geldikçe. 

Ben elimdeki Küçük Kadınlar serisini tekrar tekrar okurken bir yaz tatili günü yine Babil Kulesi'nden arkadaşım Filiz elinde kalın mı kalın bir kitapla çıkıp geldi. "Babam bana kitap getirmiş" dedi, arkasından da ekledi "istersen önce sen oku". Aşıka Bağdat, fareye peynir, bülbüle gül sual eylenmezmiş, Leylak'a da kitap sorulmaz tabii ki 😀 Hele de o kitabın üstünde "Küçük Kadınlar" yazıyorsa ve benim elimdeki dört kitabın toplamından daha da kalın bir kitapsa Filiz'e kırk yıl köle olunabilirdi bu durumda. Filiz'in evine gitmesini dört gözle beklemiş ve daha o kapıdan çıkar çıkmaz da kitabın kapağını açmıştım. Tüm kitapları içeren, çok kapsamlı bir baskı idi, bir daha da öylesine tüm aramalarıma rağmen rastlamadım. 

Şimdi bunca lafı niye ettim? Çünkü gripal nedenlerle eve kapandığım şu günlerde ardarda izlediğim dört filmden biri "Küçük Kadınlar" idi. Bunca yıldır değişmeyen kitap kahramanın "Jo" rolünde ise şu garip isimli kız, Saoirse Ronan oynuyordu. 1994'deki yapımda ise Winona Ryder canlandırmıştı. Açıkcası ikisi de benim hayalimdeki "Jo" olmaktan çok uzaktı ama bir tercih yapmak gerekirse Saoirse daha gerçeğe yakındı diyebilirim. Son yapım kronolojik bir sıra izlemekten ziyade geri dönüşlerle vermişti olayları. İtiraf edeyim ki filmin başında Prof. Bhaer'i görünce "Bu da kim?" diye bir süre düşündüm durumu anlayana kadar. Filmdeki en tatlı şahsiyet ve rolüne cuk oturan kişi ise "Laurie" rolündeki Timothee Chalamet idi. Bayılıyorum zaten şahsına 😀 Meryl Streep teyzemiz de filmdeki büyük halalığa pek yaraşmıştı iki gözümün nuru. Kısacası film beklediğimi vermedi, heyecansız geldi ama Küçük Kadınlar söz konusu oldu mu bir kasaba tiyatrosunda sahneye konanını bile izlerim doğrusu. Bunu çoğunluk yapar galiba ki bugüne kadar defalarca filme ve diziye aktarılmış, buyrun afişler aşağıda:


1933



 1949


1994



2019


2018 (150. yıl için)


1978 (TV filmi)


Son yapımda rol alanlar: 

Marmee: Laura Dern
Joe: Saoirse Ronan
Meg: Emma Watson 
Beth: Eliza Scanlen
Amy: Florence Pugh
Laurie: Timothee Chalamet
March Hala: Meryl Streep
Mr. March: Bob Odenkirk
Prof. Bhaer: Louise Garrel
John Brooke: James Norton
Mr. Laurence: Chris Cooper
Hannah: Jayne Houdyshell

Kitabı defalarca basılmış farklı ülkelerde ve internette incelediğinizde müthiş güzellikte kapaklar çıkıyor karşınıza. Elimde olsa hepsini toplar biriktiririm. Benden sonrası tufan nasılsa 😀Fakat hayalimde bazı güzel kapaklardan poster oluşturmak gibi bir düşünce var (itiraf edeyim Bu fikri Mina'dan çaldım), kısmet diyelim...

Film umduğumu vermese de Küçük Kadınlar'ı anmak için bir vesile oldu ve içime tüm seriyi yeniden okuma arzusu doldu. Benim gibi "Küçük Kadınlar"ı sevenlere selam olsun...

17 yorum:

  1. Bir gün oturup tüm versiyonlarını izlemeyi o kadar çok istiyorum ki, bu yüzden erteleyip duruyorum o özel gün ve hepsinin bir külliyat olarak izlenebildiği geniş geniş vakitler için... İçlerinden birini TRT nin siyah beyaz ekranında izlemiştim ama hangisiydi hatırlayamıyorum... Kitabını okumamın üzerinden ise sanki bir asır geçmiş gibi... bir kaç nokta hariç her şey çok flu... Kalbimdeki yerini biliyorum ama... En yumuşak, en sıcak köşede sarıp sarmalanmış yeniden açılmayı bekliyor. Bunu yaptığımda çok mutlu olacağım bunu da biliyorum. :) Benden de selam o zaman!..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selamınız kalbim üstüne :) Küçük Kadınlar bizim kuşak için vazgeçilmez, Jo ise bir idol, bir rol modeldi. En kötü versiyonunu bile izlemek isterim ben de. Dilerim yeniden okuma ve izleme isteğiniz gerçekleşir. Sevgiler...

      Sil
  2. 1994 yapımını sinemada izlemiştim ve ağlamaktan helak olmuştum. Hatta o gün kardeşim bir daha seninle sinemaya gitmem diye de kızmıştı :)))
    Bu son yapımı henüz izlemedim ama izlemek için keyifli bir anımı bekliyorum.
    Ne hissedeceğimi ise kestiremiyorum.

    Sevgilerle ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Açıkcası bu versiyon 1994'den daha güzel, benim beklentimi hala karşılamasa da :) Artık ne olup bittiğini bildiğinize göre ağlamazsınız diye düşünüyorum :)
      Çok sevgiler...

      Sil
  3. Ay nerede benden fikir mikir çıksın, ben Marquez öldü diye evde ağlıyordum, benim Sevda yaptırıp getirdi o posteri. Bir Kolera Günlerinde Aşk kapağı daha var çerçeveli, onu da kardeşim yolladı. Ben gene evde ağlıyordum Marquez öldü diye.

    Yeni Küçük Kadınlar'ı gözüme kestirdim seyretmek için; bu adını söyleyemediğim kızı, Timoti'yi, Bob Odenkirk'ü filan çok beğeniyorum. Fakat bu yönetmenin bir önceki filmi Lady Bird'ü çok da beğenmemiştim. Kötü film değildi ama o kadar çok övdüler ki büyük beklentilerle seyrettim, böyle her şeyler yarım gibiydi. Tam çok komik olacak ama olamıyor, yarıda kalıyor. Tam çok dramatik olacak ama o da olamıyor, gene yarıda kalıyor. Ne bileyim.

    Bu nezih blogun kültür sanat seviyesini daha fazla yerlere yapıştırmadan gidiyorum. (Gözlerimi de devirdim kendime.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fikir senden çıkmamış olabilir ama ben posteri senin evinde gördüm, o zaman Sezar'ın hakkını Mina'ya veririm :)
      Bu filmde de Lady Bird duyguları yaşayacaksın derim ama Jo benim ilk rol modelim olduğu için onun olduğu her versiyonu izlerim.
      Nezih blogumun kültür seviyesini ancak arttırabilirsiniz şekerim, öpüldünüz...

      Sil
  4. Ben de 1994 versiyonunu sinemada izlemiştim, güzeldi. Kitabını da okudum. Yanlış hatırlamıyorsam Küçük Kadınlar' dan esinlenerek bir Türk dizi de çekimişti.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O çekilen Türk dizisinin yalnızca adı Küçük Kadınlar'dı. Konu tamamen başkaydı. Ben de sevine sevine oturmuştum başına ama hayal kırıklığı olmuştu :)

      Sil
  5. Ayy! Ben de defalarca okudum. Hem de daha çocuk yaşlardeyken. Ne güzel bir Küçük Kadınlar yazısı olmuş. Son filmi hâlâ izlemedim ama.

    YanıtlaSil
  6. Yorumu yazdıktan sonra filmi izledim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nasıl buldunuz? Kötü değildi ama benim hayallerim daha farklıydı sanki, yine Jo rolü fena işlenmemiş sanki, Wynona'dan daha iyi buldum.

      Sil
  7. Çok severdim kitabını, her yaz tatilinde tekrar tekrar okurdum. Sur filmi de üşenmeyip izleyeyim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İzle bence ya, Küçük Kadınlar'la ilgili ne varsa takip edilmeli :) Jo'da benim Düşeş Kate'im :)))

      Sil
  8. Tahmin edersin Küçük Kadınlar çocukluğumda liste başı kitabımdı ve Jo idolüm :) Kaç kere okudum bilmiyorum. Küçük Kadınlar'ı sevenler diye bir tür olduğunu düşünürüm hep ve senin o türden olduğuna hiç şüphem yoktu zaten :) Aslında yeniden okumalı. Keşke bulabilsek dediğin versiyonu. Öpüyorum çok...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de bu yorumu bekliyordum zaten, Jo kimlerin idolü olmadı ki, en çok da bizim gibilerin. Hayali bir kahraman ancak bu kadar etkileyebilir bir insanın hayatını. O versiyonu bulsam alıp herkese hediye edeceğim ama heyhat, hep kısaltılmış baskılar. Ben de öpüyorum...

      Sil
  9. Dayanamam, dayanamadım. "Mag, Co, Bath Ammy hahhahhah" bizim için de nasıl güzeldi. Sabah yatağın ortasına oturup izlerdik 3 kardeş. Pardon dinlerdik. Atlamamın sebebi şu an elimde Küçük Kadınlar var.Kendime ayırdığım diğerleri Küçük Lord "Fauntleroy" Küçük Prenses "Sara Crew" Polyanna. Nasıl mutlu okuyorum bilsen..Sanırım geriye gidiş bende çok hızlandı. Utanmasam ceplere girecem :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah Asucum bilmem mi senin Küçük Kadınlar sevgini. Blog yakınlaşmamız biraz da onlar sayesinde oldu sanki :))) Ortak hafıza işte, ne tesadüf elinde kitabın olması. Ben de yana yana şöyle kalın, içeriği geniş bir baskı aramaktayım ama yok ne yazık ki. Çok sevgiler, onları okuyup mutlu olmaya devam, yanındayım :)

      Sil