Keyifle söyleyebilirim ki sonunda istediğim okuma standardını yakaladım, hatta geçtim bu ay. Bunu biraz da antisosyalliğin dibine vurmama bağlıyorum, ev dışı etkinlik olmayınca yegane oyalanma biçimi kitap okumak oluyor haliyle. Gelelim bu ayın kitaplarına:
-Öncelikle söyleyeyim ki Hakan Bıçakçı'nın daha iyi kitaplarını okumuştum. "İki Rüya Dokuz Gerçek" aradan bir ay geçtikten sonra konusunu bile tam olarak hatırlayamadığım bir kitap diyeyim siz anlayın. Zaten bir novella, aralarda Kutlukhan Perker'in çizdiği desenler kitaba renk katıyor. Kısacası çok fazla beklentiye girmeden, şöyle kısa zamanda eğlenceli bir şey okuyayım diyorsanız, buyrun...
-Türk asıllı bir Alman olan Su Turhan'ın (yanılmıyorsam açılımı Süleyman idi) "Komiser Paşa"sı polisiye sevenlerin ilgisini çekebilir. Münih emniyetinde komiser olan Zeki Demirbilek ve ekibinin içine Türklerin de karıştığı bir dizi cinayeti çözme çabalarının anlatıldığı kitap akıcı ve eğlenceli bir dille yazılmış. Birtakım mantık hataları ve bazı önyargıları gözardı ederek okunabilir...
-Yazar Zeynep Göğüş bir gazeteci ve eski CHP ve CGP milletvekillerinden Ali İhsan Göğüş'ün kızı. "Işık Ülkesinden" isimli kitabında özellikle belirtmese de Rumeli göçüyle başlayarak büyük dedesinden itibaren aile hikayesini anlatmış. Bir nevi ait olma-olamama öyküsü. Dil akıcı, biraz Ayla Kutla tarzı var, biyografi sevenler için ilgi çekici olabilir.
-Okumaya başladığımda hakkında olumlu övgüler aldığım bu kitabı bitirdiğimde "Ben ne okudum şimdi?" şeklinde bir duyguya kapıldım. Esasında konu hayli ilginç, sahip oldukları küçük dükkanda intihar etmek isteyenlere uygun malzemeler satan, karamsar, her şeye olumsuz yönden bakan bir ailenin öyküsü ama bu ailenin bir de küçük oğlu vardır ki, hepsinin tam tersi neşeli, iyimser, enerji dolu bir çocuktur. Ana tema ölüm esasen ama ne ölümün korkunçluğunu hissedebiliyor, ne de olumsuz bir duyguya kapılabiliyorsunuz. Kitap bana hiçbir edebi tat vermedi, komik bir animasyon filmi izliyormuş gibi duyguyla okudum. Zaten animasyonu da yapılmış.
-Ünlü filozof Spinoza'nın hayatının konu edildiği bir kitap "Dünyanın Başladığı Pencere". Kimi zaman kendi ağzından, kimi zaman yazar aracılığıyla hikaye ediliyor. Beni çok sıktı, sık sık bırakıp tekrar elime alsam da sonunu bulduğumu söyleyemeyeceğim. Karar size kalmış :) -Sophie Mackintosch'un distopik kitabı "Su Kürü" tüm distopyalar gibi ürküttü beni. Tekinsiz bir okuma oldu, üslup mu, konu mu rahatsız etti bilemiyorum. Yer yer "Lanthimos"un "Köpek Dişi" filmini anımsadım. Erkeklerin zarar vereceği düşüncesiyle insanlardan uzak bir doğa parçasında, terkedilmiş bir konakta yaşayan üç kız ve anneleri babalarından yalnızca sevgiden, erkeklerden ve kendi zaaflarından korkmayı öğrenirler ama günün birinde yaşadıkları yere gelen üç erkek tüm olayların akışını değiştirir. Konu ilginçti ilginç olmasına, okumak da zorlamadı ama nedense sevemedim...
|
Kitap okuma maratonunuz takdire şayan. Doyasıya kitap okumak istiyorum, fırsat bulup okuduklarımı ise son bir senedir bloğumda paylaşmaktayım. Paylaşma isteğim ise okuma performansımı arttırmakta. Bir nevi bloğum itici yeni gücüm oldu.
YanıtlaSilTeşekkür ederim, ben de size performansı giderek artan okumalar diliyorum. Blogunuza uğrayacağım...
Silçok değişik ilginç kitaplar ben yaz gelince deniz kenarında sarah jio tarzı okumayı tercih ediyorum hayat gailesinden gelecek endişesinden birazcık olsun alıp koparıyor beni o tür kitaplar edebi olarak birşey kazandırmasa da kucak dolusu sevgilerimle...
YanıtlaSilBenden de çok sevgiler, canınız ne istiyorsa okuyun tabii ki, okumak her şekilde güzel :)
SilElinize sağlık. Adichie'nin Mor Amber'ini kendime not almıştım, sizden de teyidini almış oldum. Ambrose Bierce'dan ilhamla Carlos Fuentes'n yazdığı Koca Gringo'yu geçen sonbahar okudum. Belki siz de okumuşsunuzdur. Eğer öyleyse İz, ona bir devam-öncelik-paralellik teşkil eder ya da ilintili malzeme verir mi? Sevgiler...
YanıtlaSilKoca Gringo'yu okumadım. İz'in onunla bir parallelliği yok ama Ambrose Bierce üzerine yazılacak bir tez için Meksika yolculuğuna çıkıyor çift ve yol üstünde Bierce'nin uğradığı ve öldüğü varsayılan yerlerde onun hakkında karısına malumat veriyor öğretim üyesi adam. Yani oldukça bilgi veriliyor Bierce hakkındı. "İz"i seveceğinizi düşünüyorum, "Mor Amber"i de keza. Sevgiler...
SilŞimdi bir sürü güzel tavsiye vermişsin ammaa ben nasıl yetişeyim okumaya, hepiciğinde aklım kalıyor :)))
YanıtlaSilHahaha, canım ya. Yetişebilmek mümkün değil zaten, olduğu kadar ne yapalım :)
Silİntihar Dükkanı'nı çok sevmiştim ilk çıktığında :) Muhtemelen ölümü pek ciddiye almamasını sevmiştim.
YanıtlaSilHemen listeme eklendi Evcil Hayvanlar. Atilla Dorsay'la tanışmıştım. Ve ne yazık ki ilk karşılaşmamız pek tatsızdı. Öyle ki bendeki kitaplarını okumayı bile düşünmedim daha sonrasında. Onunla geçirdiğim saatlerin uzay boşluğunda yittiğine inanıyorum o_o
İntihar Dükkanı'nı pek hevesle aldım ama çizgi film izliyormuşum gibi okudum, edebi bir tad alamadım ne yazık ki. Evcil Hayvanlar'ı seveceğini düşünüyorum. Bu ara İskandinav ve İzlandalı yazarlar çok ilgimi çekiyor.
SilAtilla Dorsay için söylediklerine katılıyorum, kitap da tat vermedi zaten, varsın yitsin o saatler uzay boşluğunda. Sevgiler...
Notlarımı aldım, teşekkürler :)
YanıtlaSilHepsini okuma isteği duydum.
YanıtlaSil