.

.
.

16 Mayıs 2019 Perşembe

BODRUM BODRUM 2

Bodrum'daki ikinci günümüze erken başlıyoruz, zira çevre gezisi var. Otel yakınında bizi bekleyen otobüse yerleşip hareket ediyoruz. ilk durağımız Yatağan yakınlarındaki Stratonikeia antik kenti. Hatırda kalması ve söylemesi biraz zor olsa da Stratonikeia ismi ilginç bir aşk hikayesinden geliyor. Bunu anlatmadan önce önünden geçtiğimiz Yatağan Termik Santralı'na değinmek istiyorum. Ciddi bir çevre felaketine sebep olmuş, eğer bacasından çıkan küllerin oluşturduğu "Kül Dağı"nı görmeseydim bu kadarına inanmazdım. Yöre halkı için çok acı, çok zararlı, çok rahatsız edici bir durum. 

İnsanın doğaya verdiği zararı yakından görmenin hüznüyle ulaşıyoruz Stratonikeia'ya. Helenistik dönem krallarından Seleukos genç ve güzel bir kadınla evlenir, adı Stratonike. Ancak kralın oğlu I.Antiokhos üvey annesine aşık olur ve aşkından yataklara düşer. Oğluna çok düşkün olan kral hastalığın sebebini bulması için doktorları görevlendirir. Doktorlar kraliçenin her odaya girdiğinde nabzı ve kalp atışları artan prensin derdinin kara sevda olduğunu anlar ve durumu krala açarlar. Kral oğluna kıyamaz, durumu halka anlatıp onların fikrini alarak bir karara varmaya çalışır. Halkın tercihi prensten yanadır, bunun üzerine kral genç karısını boşayıp oğlu ile evlendirir. Karısına (aynı zamanda eski üvey annesine) çılgınlar gibi aşık olan I. Antiokhus bir şehir inşa ettirir ve adını da kraliçenin adından ilhamla "Stratonikeia" koyar. Vay canına sayın seyirciler, insanın aklına bin çeşit şeytanlık geliyor. Biz evdeki mutfağı yeniledik diye sevinirken adam karısına şehir kurmuş, vay da vay vay 😃

Şehrin M.Ö. 3. yüzyılda kurulduğu düşünülüyor. Seleukoslar, Rodoslular, Bergamalılar arasında el değiştirip Roma egemenliğini de tanımış, Bizanslılar zamanında da varlığını korumuş. Civarda Beylikler ve Osmanlı döneminden kalma yapılara da rastlamak mümkün. Hatta antik şehirde Osmanlı'dan kalma evlerde hala yaşayan birkaç aile mevcut. Zaten kendtin girişinde de Beylikler ve Osmanlı döneminden iki eserle karşılaşıyorsunuz; Selçuk Hamamı ve Şaban Ağa Camii.


İlkbahar kentin güzelliğine güzellik katmış, çevre yemyeşil, gelincikler, papatyalar, mor ebegümeci çiçekleri otların arasında mücevher gibi gözalıyor. 


 
 


Yörede yaşayan köylüler ziyaretçiler için tezgah açıyor ve gözleme, dürüm ve benzeri yiyeceklerle çay servisi yapıyorlar. Biz de antik kenti gezdikten sonra fotoğraftaki hanımın ellerinden gözleme ve sıkma yiyeceğiz. 


Burası Gymnasium yani Spor Okulu. Kentte arkeolojik kazı çalışmaları halen devam ediyor ve Pamukkale Üniversitesi tarafından gerçekleştiriliyor. Daha ortaya çıkarılması ve restore edilmesi gereken katmanlar, eserler var.


Antik kentteki kalıntıların eski ve yeni halleri fotoğraftaki adını ne yazık ki unuttuğum beyefendi tarafından resimlenmiş. Bize rehberimizin ricası üzerine çizimlerini gösterip bilgiler verdi.  






Amfitiyatronun 15 bin kişilik olduğu söyleniyor. Sonuç itibarıyla mükemmel bir antik kent geziyoruz. Ayrılmadan önce Selçuk Hamamı'nın duvarı boyunca uzanan gelinciklerde poz verip kültür merkezi haline getirilmiş hamamın içindeki sergiyi geziyoruz:



Sırada Bozuyük beldesindeki Pınarbaşı tesislerinde yenecek yemek ve görülecek bir anıt çınar var. 



Bu devasa çınarın 850 yıllık olduğu ve biz denemedik ama gödesini ancak elele tutuşmuş 15 kişinin çevreleyebildiği söyleniyor. Üstteki fotoğrafta oynama yapmak zorunda kaldım, gövdenin içine girmiş arkadaşları fotoğraftan silmek için çınarın iç kısmı biraz değişti, gerçeği altta, artık idare edin. 

Çınarı iyice inceledikten sonra akan suların şırıltısı, ördeklerin oynaşması ve sık ağaçların gölgesi eşliğinde yemek yedik. 


Karnı doyanın gözü yolda olurmuş, biz de düşüyoruz tekrar yola, yönümüzü asıl adı Bozüyük olan ama pekçok dizi çekimine evsahipliği yaptığı ve son olarak "Güzel Köylü" dizisi çekildiği için adı "Güzelköy"e dönüşen beldeye çeviriyoruz. 





Bu şirin şeyler de popüler kültürden nasibini almış olacak ki her gelenin etrafında fır dönüp çeşit çeşit oyun yapıyorlar. Bayıldık hallerine, fotoğraf çektirirken de bize eşlik ettiler. Neredeyse bizimle geleceklerdi 😃


Güzelköy (Bozüyük)de bir de Kültür Evi var, bir nevi etnoğrafya müzesi. Halktan toplanan etnografik objeler, halılar,kilimler, kap-kacak, giysiler, tarım araçları ve  ev eşyaları burada sergileniyor. 

Güzelköy'e ve şirin köpeklerine veda edip gezimizin son durağına, "Ormancı Türküsü"ne mekan olmuş Belen Kahvesi'ne doğru yol alıyoruz. 


Eski adıyla Gevenes, şimdiki adıyla Çaybükü Köyü'nde yer alan Belen kahvesinde 1946 yılında meydana gelen olay "Ormancı" türküsünün yakılmasına sebep olmuş. Köy Muhtarı Tevfik ile ağa oğlu Mustafa her akşam kahvede dama oynarlar. Yine böyle bir akşamda ikili dama oynarken Sarı Mehmet diye bilinen orman memuru Mehmet çıkagelir ve muhtardan bir istekte bulunur. Muhtar bundan daha acil bir iş olduğunu söyleyerek isteği reddedince tartışma çıkar, ormancı masayı devirir, Bunun üzerine muhtarın arkadaşı Mustafa ormancıya tokat atar. Ormancı da kamasını çıkarıp Mustafa'yı yaralar. Mustafa tabancasıyla ormancıya ateş eder ama kurşun araya giren Muhtar'a isabet edip ölümüne sebep olur. Bu olay üzerine ormancı tayinini isteyip yöreden ayrılır. Olaydan ilham alan türkü de Nazmi Yükselen tarafından yakılır:



Belen Kahvesi sonraları restore edilip bir nevi müze olarak ziyarete açılmış. İçinde çay-kahve içilecek, bir şeyler yenebilecek bir tesis var ve ovaya bakan manzarası da çok güzel.



Belen Kahvesi ziyaretinin ardından tekrar Güzelköy'e uğruyor ve dönüş yoluna geçiyoruz. Bodrum'da Antik Tiyatro'ya da şöyle bir uğruyor ve yorgun ama keyifli otele varıyoruz. Akşam yemeğimiz bir üst sokaktaki pidecide eda ediliyor. Yorgun argın yataklara seriliyoruz ama bu gece de uyku pek uğramıyor deplasman uykusuzu bünyeye. 

Devamı yarın...

3 yorum:

  1. Devamı gelecektir umarım. 😍

    YanıtlaSil
  2. Bodrum ve çevresini gezmek için en güzel zamanlar olsa gerek bu güzel ayrıntılı gezi yazınızı notlar alarak keyifle okudum teşekkür ederiz...

    YanıtlaSil
  3. Yaşıyoruz Bodrum' u yazınızla. Ayrıntılı anlatımınız için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil