.

.
.

27 Nisan 2018 Cuma

ÇELINÇ 17 YAZISI

Ben bu blog işini iyice boşlamışım baktım da. Şu haftalık çelınç olmasa bugün de yazmayacaktım neredeyse. Aslında yazmak istiyorum istemesine de ne yazsam bilemiyorum. Bu aralar Cevriye yatıya geldi, onun da etkisi olabilir. Kendimi eve kapattım, Cevriye'yi gitmeye ikna etmeye çalışıyorum. Yanımda lise arkadaşları toplantısına götürmek gibi bir niyetim kesinlikle yok. Önümüzdeki hafta ortasına kadar en azından yatılı kalmasına engel olmak lazım, arada "ce" demesine izin verebilirim :)

En son blog postundan bu yana epey hareketli zaman geçirdim, Cevriye'nin hortlama sebebidir belki, hava da sıcak ve çok rutubetli, katmerli sebep oluşturdu. Arkadaş ziyaretleri, çarşı-pazar alışveriş durumları, kocamın mezunlar yemeği, misafir ağırlama derken kendimi biraz zorladım sanırım. Şimdi telafi etme çabasındayım. Hanım kızlar gibi oturup kitap okuyor, Netflix'de dizi izliyor, tablette "Toyblast" oynuyor ve etamin işliyorum. Maksat Cevriye'yi mutlu etmek. Umarsız ve sonuçsuz diyete de devam. Damak zevkim tamamen yok oldu, ne yesem tahta tadında. Ve geçen haftadan dalında gördüğüm ilk-ve de bu sezon son-leylağı da bırakıp 17. haftanın çelınç sorusuna geçeyim:


"17. haftanın sorusu kendimizle ilgili sevdiğmiz bir şeyler"miş. Ne yazabilirim ki, bazen kendimde sevdiğim şeylerden nefret ettiğim de oluyor, zira çoğu suistimal edilme nedenim. Yine de birkaç tane sıralayayım:

-Neşeliyim, küçük şeylerden mutlu olurum.
-Arkadaş canlısı ve vefalıyımdır. Bana küçük de olsa bir iyiliği dokunmuş insanları istesem de kolay kolay harcayamam.
-Sanata ve kitaplara olan düşkünlüğümden çok memnunum, hiçbir zararını da görmedim, aksine kişiliğimin oluşmasına çok etkisi oldu. 
-Yaratıcı bir özelliğim var, iyi taklit yaparım ve canım isterse hem kendim, hem başkaları için çok  eğlenceli olabilirim.
-Kendimle dalga geçebilme özelliğimi de severim ama başkalarının bunu sahi sanıp kullandıklarını farkettiğimden beri daha çok dışa vurmadan kendi kendime yapıyorum :)
-Zaman zaman çok üzülmeme sebep olsa da hala bir vicdana sahip oluşumdan da, empati özelliğimden de memnunum. 

Eh, bu kadar yeter, zaten bunları zor yazdım. Gerisi de bana kalsın. Haydi gittim ben, sevdiğiniz yönlerinizin çoğalması dileğiyle...

3 yorum:

  1. canım leylağım nuktedanlığın, neşen ve arkadaş canlısı olmanı çokkk sveiyorum
    bu kadar kitap okumanı ise kıskandığımı itiraf ediyorum :)))
    öpücükler iyiki varsın

    YanıtlaSil
  2. Ayy... Leylak zamanı ne çabuk geçti ya :( En son,bir kaç gün önce aşağı mahallede ki leylak ağacının yanından geçerken baktım, leylaklar bitmişti.

    YanıtlaSil
  3. Keşke empati özelliğinin bir aşısı olsa da herkes vurulsa...

    YanıtlaSil