.

.
.

4 Nisan 2018 Çarşamba

ORDAN, BURDAN, DOĞADAN, ÇELINÇTAN ORTAYA KARIŞIK

Cumartesi günü baharın üstünde bir kıvam sunan havadan yararlanarak en sevdiğim parka gitmeye karar verdik. Normalde gidiş, parkta yürüyüş ve dönüş tabanvayla olurdu ama Cevriye'yi kızdırmamak amaçlı otobüsle gittik. Yakın bir yerde inip parkın içine daldık ve Cevriye "Yeter!" diyene kadar yürüdük. Ortalık mis gibiydi, erguvanlar açmış, yapay göletin sazları yeşermiş, kıyısında sarı su zambakları boyunlarını uzatmış, günlük ağaçları dallara doymamış gövdeden de yaprak çıkarmaya başlamış, artık kararan Kıbrıs akasyalarının yerine yalancı orkide ağaçları çiçeklenmiş, kısacası bir şenliktir gidiyor. Çoluğunu, çocuğunu, sepetini, kilimini kapan gelmiş, kimi çimlere yayılmış, kimi cafelere yerleşmiş güneşin ve baharın tadını çıkarıyor. Ördekleri besleyen çocuklar, çocukları besleyen anneler, gelinlikli, tuvaletli tazeler, arkalarında balon, çiçek ve benzeri aksesuarlarla koşturan fotoğrafçılar, bisiklete binenler, koşturanlar, kaykay yapanlarla doluydu ortalık.



Bir süre ördeklerle su kaplumbağalarının yiyecek paylaşma kavgalarını izledik. Çocuğun birinin attığı cipsleri ördekler havada kapıyor, kaplumbağa ise oradan oraya seyirtiyordu garip :)

Ne idüğü belirsiz çiçekler açmıştı çalı benzeri bitkilerin üstünde, adını sanını bilmediğim:


Akasyalar bile morlu-beyazlı salkımlarını uzatmışlardı dalların arasından. Doğa erken coşmuş bu sene. 



Yeterince yürüdükten sonra gözleme yemek için bence şehrin bu işi en güzel yapan mekanına oturduk. Pişip önümüze gelmesini beklerken yan masadaki gençlerin konuşmalarına kulak misafiri olduk. Aslında biz değil, öyle bağırıyorlardı ki onlar kulağımıza davetsiz misafir oldular. İki erkek, iki kızdan oluşan gençler masasındaki kızlardan dominant olduğu her halinden belli olanı Kenya'ya gitmek istediğini anlatıyordu bağıra çağıra. Orada zürafalar kafalarını restoranların camından içeri uzatıyorlarmış. Belgeselde görmüş. Çok merak ediyormuş, ayrıca Masaileri de görmek istiyormuş. Bunun üzerine delikanlılardan biri, "Ne işin var orada, Masailer seni yer" diye lafa girdi. Şiddetli bir itiraz geldi, "Aaa Masailer adam yemez, sen Aborjinlerle karıştırıyorsun". "Aborjinler mi yer?" dedi Masailere yamyamlık yaftası yapıştıran. "Evet yaaa" dedi kız "yaaa"ları uzata uzata, "onlar çok fenaaa, yiyorlar insanları". Sussalar artık diye düşündüm ya da gitseler. Cehaletin bilmişliği çok fena oluyor. Aborjinlerden onlar adına özür dilerken gözlemeler geldi, zaten diğer yandaki masanın sakinlerinden biri uzun ve yüksek volümlü bir telefon konuşmasına başlamıştı. Dikkatimiz haliyle dağıldı, gözlemeye yöneldik...

Hazır başlamışken 14. haftanın çelınç sorusunu da cevaplayıp gideyim, der ki soruda:

-Canlı, akılda kalan bir rüyanızı paylaşın:

Rüya görmeyi hiç sevmem, mümkün olsa rüya damarımı aldırırdım. Zira bugüne kadar gördüğüm 2 rüyadan birkaç gün sonra çok kötü olaylar yaşadım. Uzun aralıklarla gördüğüm iki rüya birbirinin aynıydı ve ikisinin sonrasında da kahramanının başına çok kötü şeyler geldi. O nedenle iyisini de, kötüsünü de sevmem rüyaların, ne anlatılmasını isterim ne de anlatırım. Geçelim bu soruyu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder