.

.
.

22 Mart 2014 Cumartesi

BUNALTI


Çok bunaldım çok; gündemden, twitter yasaklarından, caddelerde son ses şarkı-türkü çalarak geçen her türden seçim arabalarından, TV'lerde yayınlanan programlarda "bla bla bla" konuşan sözde otoritelerden, yerlerde gezen broşürlerden ve hatta insanlardan. Oysa bahar geliyor, bizim şehir turunç çiçeği kokularına garkoldu, ağaçlar yapraklandı bile, güneş gülümsüyor, doğa canlandı, heryer yeşerdi. Paylaşılamayan ne, anlamıyorum, anlayamayacağım da...

En iyisi yine sanata sığınmak, o da elden gitmeden. Opera izlemeye gideceğiz bugün, "Don Giovanni"yi. Mozart dinlemek ruha iyi gelebilir. Salona girerken kafamda ne varsa vestiyere bırakıp giriyorum. Çıkarken geri almak mecburi ne yazık ki.

Dün "Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü" idi, twitter yasaklarıyla arada kaynadı gitti. Oysa ne kadar önemli, halkın bilinçlendirilmesi gereken bir konuydu. O çekik gözlere, o gülen yüzlere herkesin dikkatinin yönlendirilmesi gerek. Birkaç yıl önceydi, eve gitmek için dolmuşa bindim. Boş bulduğum yere otururken ön koltuktaki anne-kız dikkatimi çekti. Sıradan görünümlü , ciddi yüzlü, yaşlıca bir anne ve annesinin elini sıkı sıkı kavramış 30'lu yaşlarda gösteren down sendromlu kızı. Bir iki durak sonra yaşadığım şehrin tanıdık yüzlerinden biri bindi dolmuşa. Duraklarda kendince değnekçilik yapan, herkesin tanıyıp sevgiyle yaklaştığı, güler yüzlü, Down sendromlu genç adam. Anneyle kızın oturduğu koltuğun yanındaki boş yere ilişti ve onları gördüğü anda başladı o insanı aynı anda hem hüzünlendirip hem içini ısıtan etkileşim. Aralarında çakan şimşek gözle görülür nitelikteydi adeta. Kız mahcup gülümseyerek başını eğerken kaçamak gözlerle genç adama bakıyor, diğeri daha fütursuz, gözgöze gelme çabasında, kıkırdaşmalar, utangaç tavırlarla masum bir cilveleşme. Sanki iki serçe karşılıklı cıvıldaşıyor gibiydi. Anne kızını sık sık dürtse de dolmuştan inene kadar sürdü bu flört hali. Tek bir söz etmeden kendilerince muhabbetleştiler. Öyle naif, öyle güzel, öyle içtendiler ki ağlamamak için zor tuttum kendimi. Sanırım dünyanın en masum insanları onlar, en sevecen, en içten pazarlıksız olanları. Keşke dünyayı onlar yönetse.

Dağlarındaki kar erimese de denize girenlerin şehrinden bir manzarayla veda edeyim, güzel olsun hafta sonunuz:



6 yorum:

  1. Ben de geçen sene izlemiştim. Beğeneceğinizi düşünüyorum. Çok hoş bir eser.

    YanıtlaSil
  2. Duygularıma tercüman olmuşsun leylak dalı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Of, sanırım çoğumuzun ruh hali aynı bu aralar...

      Sil
  3. Gündem gerçekten hepimizi etkiliyor Leylağım, cidden ben de bıktım artık güzel haberler duyacağımız sabahlara uyanmak istiyoruz...

    YanıtlaSil