"Akılsız başın zorunu ayak çeker" diye boşa dememişler. Dün Müze'ye, Opera koristlerinin konserini izlemeye gitmiş ve yanıma okuduğum kitabı almıştım; polisiye idi kendileri, ismi de "Kadıköy Cinayetleri". Konser piyanodaki bir problem nedeniyle gecikince birkaç sayfa okumuş sonra da yanımdaki koltuğa bırakmıştım pardesüm ve çantamla birlikte. Konser sonrası eve dönünce kaldığım yerden devam etmek için kitabımı aradım ama koydunsa bul. Çantayı altüst ettim yok, bir ümit Müze'yi aradım telefonla, beni güvenliğe bağladılar, görevli gidip baktı ve evet benim sarışın polisiye kendi başına koltukta oturup dururmuş. "Eh" dedim görevliye, "madem öyle, katil de komiser de bu gece misafiriniz olsun, ben biraz merakta kalayım, yarın gelip teslim alırım kendilerini".
Ve efendim o nedenle bugün annemin lafıyla "it ayağı yemiş gibi" koşturdum. Günümün büyük bir bölümünü kargolar, kargo şubeleri ve kargo görevlileri işgal etti. Sabahın ilk kargocusu bir siparişimi teslim edip gitti ama asıl gelmesi gereken önemli kargodan henüz ses seda yoktu, benim Müze'ye gidip komiser ve katili sırra kadem basmadan teslim almam gerekiyordu, ayrıca yine kargoya verilecek bir kolim mevcuttu. Kargo şubesini aradım, gelecek olan kargoyu bekletmelerini akşam uğrayıp alacağımı söyledim ve Müze'ye doğru yola düştüm. Yolda şeytan dürttü ve şubeye uğradım ki ne göreyim, benim paket gelmiş ve dağıtım için arabaya yüklenmiş bile. Kös kös geri döndüm, bir saat bekledim ve kargomu teslim aldım. Sonra ne mi yaptım? Göndereceğim kargoyu hazırladım ve tekrar aynı şubeye gittim, teslimatımı yaptım ve doğru Müze'ye ondan sonra. Yarabbi şükür komiser ve katil herhangi yeni bir vukuat yapmadan güvenlikçinin çekmecesinde beni bekliyorlarmış, teslim aldım ve çıktım Müze'den. Ben çıkarken bahçeye ne giriyordu biliyor musunuz? Bir kargo arabası, elime taş alıp fırlatmamak için zor tuttum kendimi. Mümkünse önümüzdeki bir hafta içinde bana kargo lafı edilmesin.
Sonraa biraz papatyalar, yoncalar ve erguvanlar arasında dolandım, yorgunluktan canı çıkmış bir şekilde eve döndüm. Şu anda tabanlarım zonkluyor, elime polisiyemi alıp köşeme çekileyim.
En azından sonu mutsuz biten bir kargo hadisesi yaşanmamış. :)
YanıtlaSilHakikatten kargolardan ben de nefret ediyorum. bi telaş eline tutuşturuyorlar kargonu. içine açıp bakmak falan hak getire. Bi de bizim işyerinde kargocu yukarı bile çıkmıyo. Arıyo bizi biz iniyoruz bahçenin dışına
YanıtlaSilUfff! bu ne yoğunluk Leylağım:))
YanıtlaSilBir kargo, kitap kovalamacasıdır gitmiş:))
Neyse sonu güzelmiş bari, yorgunluk dışında...
Manzaraya da bittim, baktıkça dinlenir insan:)
Bak demek ki hissetmisim de o yuzden kargoyla degil postayla gondermisim dun :))
YanıtlaSilNurşen ablacım, bu dağ manzarası beni nasıl heyecanlandırıyor bir bilsen.:)
YanıtlaSil