Festival filmleri takipçisi olmak sanıldığı kadar kolay bir eylem değil sevgili takipçilerim:) Biraz efor, biraz hafıza ve biraz emek gerektiriyor. Önce titiz bir çalışma ile gidilecek filmler belirlenir, seansların çakışmamasına özen gösterilir. Sonra iş bilet teminine gelir, benim gibi gecikirseniz bilet yerine hava almanız mümkündür. Neyse ben hava almış halimle 12 bilete sahip olmayı başardım, bir adet de davetiyem vardı, üstüne 2 de biletsiz belgesel, eh daha ne olsun değil mi? Biletler de temin edildikten sonra sıra filmlerin izlenmesine gelmiştir ki öyle el-kol sallayarak gidilmez sinema salonuna. Kocaman bir çanta asacaksınız kolunuza; içine filmleri not alacağınız defteri, program broşürünü, bilet portföyünü, kuyrukta beklerken ve film aralarında sıkılmamak için okuyacağınız kitabı, uzak gözlüğünü ve salonlar son ayarda soğutulduğu için festival uğruna zatürree olmamak için bir hırkayı itinayla yerleştireceksiniz. En önemlisi hırka inanın, geçen yıl ihmal ettiğim için donma noktasında çıkıyordum film bittiğinde salondan. Teçhizatı tamamladıysanız marş marş, sinema salonları sizi bekler.
Bugün izlediğim ilk film bir Macar filmi idi: "Aglaya". Yönetmenliğini Krisztina Deak'ın üstlendiği yapım anne ve babası bir sirkte trapezci ve palyaço olarak çalışan ve sirkte doğup büyüyen bir çocuğun gözünden içinde bulunduğu yaşamı anlatıyordu. Çok hoş bir filmdi, iki saate yakın olmasına rağmen sıkılmadan izledim.
Film bitince küçük bir kahve molası ve ardından diğer salondaki galaya koşturma. Ulusal Yarışmaya katılan filmlerin galalarının yapıldığı Antalya Kültür Merkezi'ndeki filmlerin bilet ücreti kadın izleyicilere sadece 1 lira. Yerler numarasız ve bu nedenle çok kalabalık oluyor, film başlamadan 45 dakika önce kapıların önünde kuyruk oluşuyor, içeri girene kadar ayakta dikilip kalıyoruz, işin en yorucu yanı bu. Neyse ki benim seçtiğim filmler bir başka sinemada da çok fazla yaşamıyorum bu eziyeti. Bugün kalabalık inanılmaz boyutlardaydı. 800 kişilik salonda tüm koltuklar dolduğu gibi merdivenlere de oturuldu ve kalaalık bir grup da ayakta izledi galası yapılan "Küf" filmini. Venedik'te "Genç Aslan" ödülünü alan filmi tüm ekibiyle birlikte izledik. Ben filmi çok beğendim durağan temposuna rağmen, birkaç ödülü kapacağı düşüncesindeyim, özellikle oyuncular çok başarılıydı. Favorim Tansu Biçer.
Jüri başkanı Hülya Avşar'ı ve izleyiciler arasında bulunan Sümer Ezgü'yü çok zayıflamış gördüm. Ayşegül Aldinç yıllardır bildiğimiz Ayşegül Aldinç'ti, en çok alkışı ise Selçuk Yöntem aldı. Film bitince ekiple birlikte söyleşi çadırına geçtik. Yönetmen Ali Aydın, oyuncular Ercan Kesal, Muhammet Uzuner ve Tansu Biçer izleyicilerin ve basın mensuplarının sorularını cevapladılar. Tam Ercan Kesal sorulan bir soruya cevap vermek için söze başlamışken yaşlıca bir hanım ayağa kalkıp podyumun önüne geldi ve bağıra bağıra "Filminiz güzeldi, biyendim, elinize sağlık ama benim işim var, şimdi gitmem lazım, hadi allahaısmarladık" diyerek salonu kahkahalara boğdu. Eğlenceli işler bu festival işleri, yılboyu olsa ne güzel olur:))
Tansu Biçer ve Muhammet Uzuner
Görüntü yönetmeni Öyle bir geçer ki zamanda ki sahaf adam di mi?
YanıtlaSilHani nirde Avşar kızının iresmi?
Magazinseveri var, bu kadın hiç yaşlanmıyo ben niye yaşlanıyom Allahım diyeni var, var da var yani..
Her ne kadar tam teçhizatlı seyirci örtmenimiz olsanız da hepiceğimizi düşünün olur mu örtmenim, kısım kısım kıskanırkene biz?
Harikasınız, selamlar
Ecehan,
YanıtlaSilEvet sahaf rolündeki adam ama görüntü yönetmeni değil, plaket yan durmuş, Muhammet Uzuner o, oyunculardan biri. Antalya Belediye Tiyatrosu'ndan yetişme olduğu için gurur duymaktayız kendisiyle.
Avşar kıının fotosunu çekmiştim ama ışık yetersiz olduğundan titrek çıkmış koymadım, bir de ben pek hazetmem kendisinden.
Kıskanmadığını biliyorum, emekli olunca oluyor bu işler zaten, önceleri ben de uzaktan izlerdim ancak.
Sevgiler...
Bu tarz aktivitelere uzun süredir hasret biri olarak.Hem buruk hem de gülümseyerek okudum yazıyı...Daha sonraki festivallere artık :)
YanıtlaSilGüzel bilgiler ne mutlu size darısı bizimde başımıza=)))
YanıtlaSilHazetmemek konusunda hem fikiriz Hülya Avşar'ı. Sence ne kadar doğru jüri başkanı olması,fikrini merak ediyorum :)
YanıtlaSilAyrıca işim var gidiyom diyen kadının medeni cesaretine bak yaw,süpermiş...
ohhh leylağım sağol ya ayağına emeğine sağlık
YanıtlaSiloralarda bekledin yılmadın
biz uzaktakilere portakal heyecanını yaşattın
teşekkürler
muhammet uzuneri de çok beğenirim bu arada :)))
Bilmezmiyim ne ka zordur bu festivallari takip etmek... Biz bu yıl avucumuzu yaladık filmekiminde am olsun... Hiç olmazssa Altın Portaklı yakinen takip eden bir acar muhabirimiz var. Yaşlı kadını tuttum, adamımdır bundan kelli...
YanıtlaSilÖptüm seni çook
Lale,
YanıtlaSilBir de beraber takip edebilseydik:)
Kadın çok cinsti valla, ağzım açık kaldı özgüvenine:)
Maviannem,
YanıtlaSilAsıl sen sağol canımcım, hoşuna gidiyorsa sevinirim.
Muhammet Uzuner iyi atak yaptı, diyorum ya Antalya Bld. Tiyatrosu elemanıydı. Bizim tiyatrolar çok kişi kazandırdı sinema dünyasına:)
Buğdayım,
YanıtlaSilasla ve kat'a sevmem ama jüri başkanlığını hiç yadırgamadım. Kadın yıllardır bu sektörün içinde jüri başkanı olacak kadar sinema bilgisi oluşmuştur.Daha dün bu sektöre girmiş Belçim Bilgin Uluslararası jüride üye olursa bu da ulusal jüride başkan olsun varsın.
Kadınınkine medeni cesaret mi demeli cahim cesareti mi bilemedim. Mazeret beyan etmeden de çıkıp gitse olurdu, bir kısıtlama yoktu zira:)
Yaşamsal Ganimetler,
YanıtlaSilSizin açınızdan amin diyorum:)
Cihan,
YanıtlaSilEn kısa zamanda dilekleriniz gerçek olsun diyorum:)
Öffff çok şanslısın :((
YanıtlaSilLeyla,
YanıtlaSilŞans değil bence, sadece Antalya'da yaşıyorum ve bunu değerlendiriyorum:) Bu şehirde yaşayan herkes yapabilir isterse:)
Evet onu da fotoğraflarında görüp şaşırmıştım,ikisini kıyaslayacak olursak haklısın :)
YanıtlaSilSayende bir sinema sever olarak takip ediyorum bende portakalı ablacım :) Ne güzel.. Çok kıskandım ama söyleyeyim :)
YanıtlaSil