.

.
.

25 Ocak 2010 Pazartesi

KARDAN AİLE

Günlerdir kar bekliyorum, niye bekliyorum onu da bilmiyorum. Diyeceksiniz ki Antalya'da yaşıyorsun, kara hasretsin ondandır. Alakası yok, geçen yıl da kışı Ankara'da geçirdim ve kara doydum hatta Antalya'dan gelirken yolda tutulduk kara, berbat bir yolculuk yapıp kaza tehlikesi bile atlattık. Kaldı ki çocukluğum, ilk gençliğim kesintisiz Ankara'da geçti, şimdi yağdığını sanan karlar o zamankinin yanında çiçek tozu gibi kalır. Az kayıp düşmedim okula giderken tırmandığım buz tutmuş yokuşta, ertesi gün erimeye başlayıp nedense sarmısaklı yoğurda benzettiğim vıcık vıcık bir hal almış kar birikintilerinin içinde bileklerime kadar ıslanıp az yürümedim. Az buz kesmedi ellerim, az kızarmadı burnum, Antalya'ya taşınınca da kardan kurtulduğum için az sevinmedim. Hasılı bu kadar istekli bekleyiş özlem değil yani belki değişiklik ihtiyacı. Geldim geleli gördüğüm gri gökyüzünden öyle bıktım ki ortalık beyaza kessin istiyorum. Cadı ağacına dönmüş yapraksız dallar kara bürünüp güzelleşsin istiyorum. Gece karanlığında, el ayak çekilmişken gökten pamuk pamuk düşsün istiyorum ve ben pencereden gözümü daldırıp bakarken göğe doğru yükseliyormuş hissini yaşayayım istiyorum. Çocukken çok severdim bunu. Annemlerin yatak odasının yerden yüksekteki dikdörtgen penceresinin kıyısına oturur, şehirden uzak Yenimahalle'nin tenhalığında daha da coşkulu yağan kar tanelerine bakarak bir uçma duygusu yaşardım. Çocukluğumdaki pekçok güzel şey gibi bu duygu da yoklar arasına karıştı ne yazık ki.

Hasılı bugün yine soğuk ama cam gibi masmavi bir gökyüzüne uyandık, kar falan hakgetire. Belki kar da Tekel işçilerine kıyamıyor onun için yağmıyordur. Sebep buysa hak verdim, yağmasın. Ben de geçmiş yıllardan bir kar görüntüsü koyarım şuracığa ve anlatırım öyküsünü size. Bu gördüğünüz kardan aile 3-4 yıl önce Antalya yakınlarındaki eşimin ailesinin yaşadığı kasabada bir bayram günü bizzat tarafımdan yapılmıştır. Uzun zamandır gördüğüm en yaman kardı, neredeyse dizlerimize kadar birikmişti. Çatıdaki terasa çıktık oğlumla ve elimizin altındaki malzemelerle oluşturuverdik bu şirin yaratıkları. Olay şu: Küçük oğlan diploma almış, anne ve baba da mezuniyet törenine gelmişler yaşadıkları köyden. Burnundan anlayacağınız üzere baba Temel Karadenizli. Hava karlı olduğu için kürk yakalı paltosu ve koyun derisinden kalpağını giyip gelmiş. Anne Fadime kendi halinde, güler yüzlü, sevecen bir ev hanımı. Yegane sorunu yıllardır çektiği zehirli guatr hastalığı, gözlerinin bu derece fırlak olmasının sebebi o. Her ikisi de oğullarının mezuniyetinden dolayı çok mutlu ve gururlu görüldüğü gibi. Oğul İdris ise yalnızca mezun olmakla kalmamış dereceye de girmiş, omuzundaki kırmızı cin biber pardon şal, okul birincisi olduğunun nişanesi. Kafasındaki zeytinyağı şişesi tıpası- ay yine dilim sürçtü kep - ne kadar yakışmış değil mi? Eh böyle mutlu bir olayı belgelemek de bize düştü doğal olarak. Vatana ve millete hayırlı olsun. Ben de daha fazla abartmadan bitireyim şu yazıyı. Haftanız güzel geçsin...

Not: Bir kültür ve sanat adamını, bir fotoğraf ustasını, Şakir Eczacıbaşı'nı kaybettik. Mekanı Cennet olsun...

11 yorum:

  1. Yağmasın bence de Leylakcığım, yağmasın!:((

    YanıtlaSil
  2. Kar özletiyor kendini elbet ama sizinde belirttiğiniz yağmama sebebi çok manalı geldi bana...Kardan adam ailesine ve hikayesine bayıldım...Yaşama anlam katmak için çok güzel hareketler bunlar...Sevgilerimle:)

    YanıtlaSil
  3. Yemin ederim her okuyuşumda ayrı hayran oluyorum sana. Bir kar hikayesi, karın yaşama kattıkları, hissettirdikleri bu kadar güzel mi anlatılır derken,şahane bir hikayeyle can bulan gördüğüm en ustaca yapılmış kardan aile. Pes doğrusu diyor ve karşında şapka çıkarıyorum. (Benim nazarım deymez)

    YanıtlaSil
  4. İstanbula gel, kardan sülale yapalım heheheheh. Nasıl güzel yağıyor anlatamam...
    Ama nasıl güzel bir kompozisyon olmuş bu , bakmalara okumalara doyamadım...

    Leylak Dalııcım çook öptüm seni...

    YanıtlaSil
  5. Sen hep yaz ben hep okuyayim öyle gülümseyerek. Kardan aile ve hikayesindeki oldugu gibi.
    Sevgili leylak Allah senin de yüzünden gülücükleri eksik etmesin.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  6. Bayıldım bu kardan aileye ben :) Kar konusunda benim de içimde bir özlem var ama biz Akdenizliler bu özlemi hiç gideremeyeceğiz. Bir de dışardaki insanlar var. Hava rvin içinde bile böyle ellerimizi keserken, o insanları düşününce yağsın diyemiyor insan.

    YanıtlaSil
  7. Sevgili dostlar,
    Kardan adam ve ailesi hepinize can-ı yürekten teşekkür eder...

    YanıtlaSil
  8. Damarlarında öğretmen kanı dolaşan arkadaşım,
    Kardan adam ailesi kompozisyonunun nice gerçeklerini gördün kim bilir? Ana-babanın unisex ponponlarına bayıldım.Mutlu yavrunun şişe tıpası kepi yaratıcı zekâ ürünü.
    Evet, şu sıralar Ankara'ya kar yağmasın. Onca işçi bir de bu türlü yaşam mücadelesi vermek zorunda kalmasın.
    Yazılarını zevkle takip ediyorum.:-))

    YanıtlaSil
  9. Bu güzel ailenin mutlu ve başarılı halinden etkilenmemek mümkün mü?
    Ne diyeyim, darısı benim başıma bende oğluşun mezuniyetlerini göreyim:)
    Karın,tekelcilere yaptığı kıyağı hayranlıkla izledim.Bundan da etkilenmemek mümkün mü?
    Bir temenni de bunun için olur ancak huzur istiyoruz:)
    sevgiler

    YanıtlaSil
  10. Amanda nasıl kasılmışlar dizin dizin, oğullarının diplamasını alınca. Keyfe bak şunlardaki:))

    Ne güzel anlatmışsın karı karsızlığı kardan aileyi. Gönlüne sağlık canım.

    Sevgili lalenin bahcesi arkadaşa da,çok güldüm. Tabi istanbul'lular, bu ara kardan sülaleler yapıyorlar.

    sevgiler

    YanıtlaSil
  11. Leylak'cım,
    Bu hikaye çok güzel ve sanırım hikayelerle avunacağız artık. Nerde eski kar, şimdiki karlar bile ortama uymuş, şaşkın şaşkın ne yapacağını bilmiyor.
    Eh Ankara'ya bu ara kar yok, hava raporcumuz Bünyamin bile yok dedi. Sanırım hava durumu bile tekel işçilerinin yanında. İstermisin Valiniz görüntü kirliliğini engellemediği için havayada bozuk çalsın, olur mu? olur!
    Srvgiler...

    YanıtlaSil