.

.
.

12 Kasım 2009 Perşembe

KORKUNÇ KOLEKSİYONCU

Sevgili bilgisayarım, birtanecik Bihter'imin aniden ortaya çıkan virüs gribi dün geçici bir süre için hüsrana gark etse de yetenekli bilgisayar doktoru oğlumun hâzık elleriyle kısa sürede eski sağlığına avdet etmiş olması zatımı ziyadesiyle mes'ut ve bahtiyâr eylemiştir. Leylak Dalı dellendi diyecekler şimdi ama Allah kimseyi bilgisayarsız komasın, alışmış kudurmuştan betermiş. Sevinçten ne yazacağımı şaştım ve bu mutlu olayın şerefine sizlere hazine sandığımı açtım. Sandıkta ne mi var, tahmin etmiş olduğunuz üzere "Kitap Ayraçları Koleksiyonu"mun bir kısmı. Bu ayraç hastalığı bana kızkardeşten bulaştı, onunki hastalık boyutunu da aştı bir nevi çılgınlığa dönüştü, albümler dolusu kitap ayracına sahip. Çoğu zaman elime tek geçen ayraçlardan onun lehine feragat ederim. Buna rağmen koleksiyonumdakilerin sayısı yüklüce bir miktara ulaştı. Sandıkta gördükleriniz kitabevlerinin ya da yayınevlerinin kitapla birlikte verdikleri ya da ücretsiz olarak dağıttıkları basılı ayraçlar. Yurtdışına giden arkadaşlar da sağolsun bu konuda benden desteklerini esirgemiyorlar, bir kurbağa ya da birkaç ayraç olarak nasipleniyorum onların bu gezilerinden.

Bu gördükleriniz kendime hediye ettiğim ayraçlar. Birkaç yıldır bir alışkanlık geliştirdim. Yılbaşını, Öğretmenler Gününü, doğumgünümü bahane ederek kendime bir kitap hediye ediyorum ve içine mutlaka o günün tarihini attığım bir ayraç ekliyorum.

Bunlar da eşin dostun hediye ettiği ya da kendimin satın aldığı ayraçlar. Fare ve koca kulaklı tavşanı da internette şimdi adını hatırlayamadığım bir blogda gördüğüm modellerden hareketle keçeden kendim imal ettim. Bu vesileyle blog sahibine teşekkürlerimi gönderiyorum.

Eh, bir kurbağa koleksiyoncusunun kurbağalı ayraçları olmazsa olmaz doğal olarak. Bunlar da yeşil renkli dostlarımızdan esinlenilmiş ayraçlar.

Elimin altında olanları görüntüledim. Bir-iki senedir iki evli gibi yaşadığımdan bir kısmı da Ankara'da ikamet etmekteler ayraçlarımın. İşin komik tarafı bunca ayracım varken çoğu zaman kitapların arasına ya bir kalem, ya bir kağıt parçası sıkıştırarak kaldığım yeri işaretlemem. Yani benim ayraçlar fonksiyonel olmaktan ziyade koleksiyon parçası olarak bulunuyorlar evde. Ve sahipleri olarak her girdiğim kitapçıda, her gittiğim şehirde fellik fellik yeni parçalar arıyorum. Ne yapayım bu da bir tutku işte.

Güneşli mi olsam, yağsam mı diye kararsız Antalya'dan hepinize sevgiler yolluyor, Tanrı sevenlerini ayraçsız bırakmasın diyorum...

6 yorum:

  1. Leylakcım, ayraçlarının hepsi çok güzel.Yazını da keyifle okudum.
    Bihterciğine geçmişler olsun ben de Asucuğumun üzerine geçen gün içmek üzere kendime hazırladığım kocaman bir bardak süt döktüm kendisi de ciddi bir arıza atlattı.
    Bu arada bilgisayarlara isim takmak da sanırım sadece biz XX kromozomlulara ait bir özellik olsa gerek :)

    YanıtlaSil
  2. Kim benim üzerime nasıl bir bardak süt dökermiş de benim haberim olmazmış bakiim. :)))Şaka bir yana adımın bir bilgisayara konulmuş olmasına seviniim mi üzüliim mi bilemedim.Yalnız şundan eminim vazgeçilmez olmak ihtimam görmek güzel bir şey.
    Canım hepsi de çok güzel. Tabii ki Leylak' ın kolleksiyonculuğu Leylak' a yaraşır bir şekilde tezahür eder.Bende de arkadaşlarımın el emeği Patchwork ya da kurutulmuş yapraklardan yapılmış
    bir iki tane enteresan ayraç var. Ben de beğenmediğim fotoğraflardan, renkli ve dokulu olanları kesip ayraç olarak kullanıyorum.

    YanıtlaSil
  3. Ayraçlarınıza bayıldım,bende de bu hastalık mevcut:)Kendimi gördüm yazınızda,zevklendim.Duanıza canı gönülden amin diyorum,sevgilerimle

    YanıtlaSil
  4. Kitap kurdu olunca, ne biriktirilir? Önce kitap, sonra da ayraç:)))Ama ben kitaplarınızın daha fazla olduğuna eminim.Çok hoş bir kolleksiyon olmuş.

    YanıtlaSil
  5. Koleksiyonun çok müthiş. Benim de hep kitap ayraçlarında aklım kalır:)

    YanıtlaSil