.

.
.

4 Temmuz 2009 Cumartesi

BOTERO'YU SEVER MİSİNİZ?

Şişmanların ressamı Fernando Botero'yu sever misiniz? Ben bayılırım, herbir resmine dakikalarca bakıp eğlenebilirim. Sonra da "Şükür Allahıma, benden de beterleri varmış" diye mutlanırım. Ben resimdekilere bakıp mutlanırken, onlar da bana bakıp "Zavallı, neden bu kadar zayıf" diye düşünüyor olabilirler, zira yüz ifadelerinden anlaşıldığı üzere herkes hayatından memnun. Siz bakmayın onların gülümsemediklerine, Botero genellikle ciddi insanlar çizer ama onların keyfi yerindedir aslında. Diyet yok, spor yok, aktivite minimum, kolesterol kimin umurunda. Yukarıdaki ünlü "La Familia" tablosu örneğin, baba nasıl gururla kanatlarının altına almış ailesini. Kesin bir resmî dairede memurdur bu, muhtemelen arşivde. Hatta siyah takım elbisesi, beyaz gömleği kirlenmesin diye kollarına eski zaman işi lastikli kolluklardan da takıyor olabilir. Akşam mesai bitimi fötr şapkasının tozlarını itinayla silkeleyip başına yerleştiriyor, bakkal, kasap, manav üçlemesinden alışverişini de yaptıktan sonra eve gidiyordur. Kapıdan girerken ilk sorusu da "Hanım, ne pişirdin?" olacaktır kesin. Evin hanımı bütün gününü iki çocuk ve bir tombul kanişin peşinde geçirerek tüketmekte. Birkaç ayda bir gidip sarı saçlarına perma yaptırıyordur, malum çoluk çocuk, kendine zaman ayırmak zor, sararsın alnının üstüne dolma bukleni, toplarsın arkadan, bitti. Öğleden sonraları konu komşuda altın günü, dolar günü, kabul günü dolaşarak geçer, çocuklar mızıldanıp huzur vermese de evde oturmaktan iyidir, gelsin çaylar, pastalar, nasılsa kilo problemimiz yok. Büyük oğlan biraz yaramaz, anasını yoruyor, kız şimdilik sakin, hele annesinin yumuşacık kucağına yerleşti mi keyfine diyecek olmuyor. Tombul kanişle de iyi anlaşıyorlar. Fotoğraf çiftin 5.evlilik yıldönümünde evlerinin bahçesinde çekilmiş. Çocuklar biraz daha büyüsün, 3. bir bebeği de düşünüyorlar. Ne diyelim allah ağızlarının tadını bozmasın."Tombul Balerin", Botero resimleri içinde favorim. Bir insan kendinden bu kadar mı emin olur ya, sanırsınız Bolşoy Balesi'nin başbalerinası. Öyle bir eda, öyle bir azamet. "Kuğu Gölü"nün provalarında muhtemelen. En çok buna eşlik edecek balete acıyorum. Eskaza havaya kaldırılması gerekse vay garibanın başına gelene...
Botero'dan bir başka aile tablosu. Üstteki ailenin 2-3 yıl sonrası olabilir, oğlan, kız büyümüş, 3. bir kız gelmiş. Kaniş ölmüş, yerine Tekir alınmış. Baba terfi etmiş, maddi durum daha iyileşmiş, oturuşundan belli, "Peşin satan" gibi. Koyu renk takımdan gök mavisine geçilmiş, anne de sarı saçlarını siyaha boyatmış. Ayrıca hizmetçi tutulmuş ama o kâfir de özellikle mi yapmış bilmem, tam pozlama esnasında çay getirip dikkat dağıtmaya ne hacet. Evin hanımının gözleri dönmüş fincanları görünce.

Hasılı bu resimler bana neşe veriyor, baktıkça yaz senaryoyu. Botero okusa ne derdi acaba? O şimdi daha ciddi resimlere yönelmiş durumda, ta Kolombiya'dan gelip benimle uğraşamaz. Bu ara Irak'ta, Ebu Garib'te Amerikan askerlerinin Iraklılara yaptığı işkenceleri anlatan resimler çiziyor, yine şişman adamlarla, bir nevi kara mizah gibi. Ne diyeyim, fırça tutan elleri dert görmesin...

11 yorum:

  1. Bu ailenin komşusu gibi hissettim kendimi :)Bu kadar güzel bir anlatım asla olamaz.Hala mutlu mutlu gülüyorum Nurşen'im, öğretmenim.
    Çok teşekkür ederim..

    YanıtlaSil
  2. Köpekleri ne oldu bu ailenin?Oğlan gezdirirken kaybetti sanırım, yerine kedi almışlar :)

    YanıtlaSil
  3. Köpekleri sizlere ömür, anneleri gece su içmeye kalktığında üstüne basmış. Sanırım gizli gizli hınç duyuyordu, onun tüylerinin kıvrışığı benim saçlarımın kıvrışığından daha güzel diye. Yani hafiften bir komplo kokusu alır gibiyim:)

    YanıtlaSil
  4. Hahahahha :) Akrep Nalan versiyonu :D
    Canım sen mozilla kullanmıyorsun sanırım ve de ne güzel hala buralardasın :)
    Mozilla yüklersen yazılar ve fotoğraflar konusunda daha iyi sonuç alırsın.

    YanıtlaSil
  5. Mozilla kullanıyorum. Bu elimdeki geçici bir Q klavye laptop, nefretle kullanmaktayım, çünküm F klavyede 10 parmağa alışkınım. senin gibi blogları açamama nedeniyle mozilla yükledim, önceden explorerdi. Ankarada olduğum sürece bu laptoplara mecburum, oğlan desktopuna oturtmuyor çünkü, gerçi o da Q, farketmiyor. İyi geceler dilemekteyim gece kuşu:)

    YanıtlaSil
  6. :) açıklama yeterli :) iyi geceler Leylağımın en güzel dalı :)

    YanıtlaSil
  7. resimler çok güzel ama yorumlar daha da keyifli, hikaye tadında,mizah gücüne,hayal gücüne hayran kaldım ne diyeyim...bunları ufak yazı çalışmaları olarak düşünüyorum ve daha da fazlasını bekliyorum valla,durum onu gösteriyor,ellerine sağlık nurşenim.

    YanıtlaSil
  8. selam ben geldim antalyanın neresi gerçi kale içini gördüm eme:))ben bayındırdayım

    YanıtlaSil
  9. yok yok ben sanırsam yanlış yere girdim galiba:)) antalyada bahar yazan yere girdimdi konuyu okumadım itiraf ediyom ama orasıda galiba antalyaydı yaaa:)) nesem

    YanıtlaSil
  10. Merhabalar,
    Elbette daha önce resimlerini görmüştüm.
    Ancak mizanselleştirmeniz ayrı bir keyif vermiş.
    Ressamın şişman insanları sevmesinde ve diğer ressamların resimlerini bile şişman insanlara uyarlayarak yeniden şekillendirmesinde ki en büyük etki şişmanların hayatın yükünüde rahat kaldıracak bir geniş yüreğe sahip olmalarıymış.
    Şişman insanların kendilerine bakan insanlarda muzip bir gülümseme bırakmalarıda ressam için önemliymiş.Benim aile tablom bunlara benzemiyorsada bireysel olarak ordaki tombişlerde kendimi görünce de bende keyif aldım.. Umarım fiziksel görüntüm bu kadar sanatsaldır...Hoşgeldiniz bloğuma. sevgiyle leylak dallarının altında kahvenizi içmek keyifliydi:)

    YanıtlaSil