İkide Bir'in 2. gününden selamlar sevgili dostlar. Bugün geciktim biraz. Dün gece "mouse"m istifa etti. Epey dil döktüm aramıza geri dönmesi için ama Nuh dedi, peygamber demedi. Eh, fazla naz aşık usandırır, "Tak kablonu koluna, herkes kendi yoluna" dedim, sepetledim. Sepetledim sepetlemesine de sabah bilgisayarı açamadım tabii ki, laptop var tamam da Q klavye bana yaramıyor dostlar, yazma-çizme işlerini masaüstü pc'de hallediyorum canımın içi F klavyem ile. Yeni bir mouse edinene kadar akşam oldu, yazı yazmam da bu saati buldu.
Sabah bilgisayarı açamayınca Storytel'e yüklendim. Bu ara "Sefiller"i dinliyorum, henüz 37 saatlik 1. Ciltteyim. Daha 35 saatlik 2. cilt var, sanırım Haziran sonunu bulur bitmesi. Sefiller'i bugüne kadar hep kısaltılmış baskılarından okudum, meğer bir derya imiş, her cümleyi hayranlıkla dinliyorum. Victor Hugo, sen neymişsin be abi! "Sefiller"i okuduğumu sandığım ilk kitabım "Kozet" idi, ben de ilkokul 3. sınıfta idim. Dayımla yengemin bize geldiği bir gün övünerek "Ben Sefiller'i okudum" demiştim. Gözleri hayretle açılmış ve inanmamışlardı haliyle. "Say bakalım kimler var?" diye sorunca Kozet ve Tenardiyeler'den öte geçememiştim haliyle. "Oo" dediler, "Hani Jan Valjan?". "O kim?" diye sorunca da, "Senin okuduğun Sefiller değil, Jan Valjan'sız Sefiller olmaz" diye gülmüşlerdi. Kısacası Sefiller'i okudum diye övünürken sefil olmuştum 😂 Yıllar sonra kitabı dinlerken Jan Valjan ismini duydukça dayımla yengemin kulaklarını çınlatıyorum.
Dün Umut'u okuldan biz aldık, sonra da kız kardeşi de yanımıza katıp Botanik Park'a gittik. Parkın içinde yıllardır atıl duran ve yenilerde cafe ve satış mağazası olarak hizmete giren serayı görmekti niyetimiz. Parktaki iğde ağaçları açmış, mis gibi kokuyordu ortalık, ruhum şenlendi. Leylak kadar iğde ağaçlarını da özlüyorum Antalya'da, çünkü o da çok ender yetişiyor.
Elinde dondurması ile seke seke giden Umut'un peşine takılıp Sera'ya yollandık. İçerisi çiçek ve sukulent doluydu ve çok sıcaktı, hele üst kat bildiğin hamam.
Çiçeklerin görünümleri çok güzel, fiyatları ise epeyce tuzlu idi, içerinin sıcağına daha fazla tahammül edemeyince dışarı çıktık ve yemyeşil ağaçlara bakarak yeni açılan cafede kahvelerimizi hüplettik.
İğde benim de ağaçlarımdan biri :) Çocukken gölgesinde az mı oynadım.. Şimdi yaşlandı meyve vermiyor ama hala çok güzel….
YanıtlaSilBu klasikleri keaip kısaltmalarına deliriyorum, Dostoyevski’yi kuşa çevirdiler, bu kısa sevdası nedir bilemiyorum!
Ah o iğde ağaçları nasıl güzel kokar, sıla hasretini depreştirmeye birebir. Meyvesini boş ver çiçeği yeter.
SilSanırım çoluk-çocuk, ergenler de okusun diye kısaltıyorlar klasikleri, sonra da benim çocukken yaptığım gibi onlar da okudum sanıyor :) Storytel'de bile kısaltılmış versiyonları var.
Sefillerle sefil olmak! :D Çok güldüm yine. Geçen sene bana açtığınız Isabel Allende yoluyla devam edeceğim bu ay. Önümüzdeki hafta bize yol göründü yine ve bu sefer Japon Sevgili bana eşlik edecek. Sevmiş miydiniz?
YanıtlaSilAhaha, Jan Valjan sefil etti beni :)) "Japon Sevgili" benim alıştığım ve sevdiğim Allende tarzının dışında bir roman ama kötü mü dersen değil tabii ki ama diğerleri kadar yetkin bulmadım. Yine de bir Isabel Allende kitabı olarak yabana atılmaz, yol için daha da uygun olabilir...
SilBugün ikinci kez Isabel Allende'nin adı geçti. Sabah onunla yapılan bir podcast'ten (Wiser Than Me) bahsediyordu kardeşim; çok komik, dinle, diyordu. Bu bir işaret olabilir. :) Kardeşimde kitabı varsa ben de okuyayım.
SilAy Wiser Than Me dediğini duydum ve geldim hemen. :) Julia Louise Dreyfuss'un podcast serisi. Yazmış olabilirim blogumda. Dinle muhakkak, hele Allende'ye bayıldım.Yaşını almış bilge ve başarılı kadınlarla konuşuyor, arada annesini de alıyor konuşmaya. Hem komik hem ilham verici. Jane Fonda, Patti Smith ve Diane von Furstenberg'i de dinledim ve sevdim diyerek çekiliyorum. :)
Silgördüğüm en güzel uyarı tabelası: "bu alana girmek tehlikesiz ve keyiflidir" :)
YanıtlaSilHoş bir mekan olmuş Şulecim, gitmediysen denemeni tavsiye ederim...
Silİğde kokusunu ben de çok severim ve benim için de Ankara demektir o koku. Ben oradayken de her yer mis gibi iğde kokuyordu.
YanıtlaSilAncak geldim okuyamadığım yazıları keyifle okuyorum bugün dinlenmece zamanımda geriden nefes nefese fotoğrafları çiçeklere bayılan anneme gösterdim o ortancaları alıp getiresi geldi:) tehlikesiz alana girmek istiyoruz
YanıtlaSil