Bu sabah gözümü açtığımda saat 6.30'u gösteriyordu. Daha fazla uyuyamayacağıma anlayınca kalktım yataktan. Yüzümü yıkayıp balkona çıktığımda ortalık yeni aydınlanıyor, güneş yükselmeye çalışırken ay da aksi yönde tabak gibi batmayı bekliyordu. Öyle güzel bir dolunaydı ki bakmaya doyamadım, hatta fotoğrafladım ama sıradan cep telefonum o güzelliği hapsetmeyi beceremedi. Sanki gece göründüğünden daha netti, kraterler belirgin, neredeyse Neil Armstrong'un ayak izini görecektim. Tabii bu kadarı tevatür de Armstrong'un aya ayak bastığı anı canlı yayınla dinlemiş kuşaktanım. Hem de nerede? Yazar Aile Gazinosu'nda. Gençlik Parkı içinde bir açıkhava gazinosu idi ve sahibi Gönül Yazar'ın ilk eşi Necdet Yazar'dı. Assolist kimdi hatırlamıyorum, aklımda Beyaz Kelebekler kalmış, zaten o geceden iki gün sonra trafik kazası geçirip iki elemanlarını kaybedeceklerdi. Anneannem, kuzenim ve ben gitmiştik gazinoya, o vakitler gazinolara gitmek kolaydı. Kapıda bilet alır, erken gittiyseniz podyum kenarı bir masa kapar, bir de semaver getirttiniz mi olay biterdi. Henüz program başlamamış, biz semaverde çayın demlenmesini beklerken, ayak basıvermişti Armstrong ay yüzeyine. Gazino idaresi radyodaki canlı yayını hoparlöre vermiş, biz de saniye saniye takip etmiştik bu tarihi anı. Bir tek dedemi inandıramamıştık aya gidildiğine: "Ay bir nurdur, gidilemez" diye tutturmuştu rahmetli 😂
Ay ile vedalaşıp içeri girince Oscar adayı olduğundan beri izlemeyi başaramadığım "I'm Still Here" filminin başına oturdum. Malum ortamlara düşmüş kendisi, geç de olsa yakaladık ve ne kadar iyi oldu. En güzeli en sona kalmış meğer. Çok etkilenerek izledim, oyunculuklar şahaneydi, konu iç yakıcı ve beni gençlik yıllarıma döndüren çok tanıdık olaylar dizisiydi. 12 Mart ve 12 Eylül sonrası yaşananlar birer birer geçti gözümün önünden. Bizim kuşağın görmediği kalmadı, ne diyeyim daha beteri gelmesin. Fernanda Torres'in oyunculuğuna hayran kaldım, kaşıyla, gözüyle, mimikleriyle, eliyle, koluyla verdi hissettiklerini, yaşadıklarını. Şimdi bu film ve bu kadın dururken niye Oscar o ergen filmine ve zottirik oyuncusuna gitti çözemedim. Oscarcı amcaların hikmetinden sual edilmiyor ne diyeyim.
Bugün hava Antalya için bile abartılı derecede sıcaktı. Öğle saatini geçirdikten sonra parka doğru bir yürüyüş niyetine girdik ve yola düştük. Geldiğimden beri en sevdiğim parka gidememiştim. 3 km ve 5500 adım sonra parkın kapısından giriyorduk. Parkın buluduğu falezlerden Varyant'a şelale gibi dökülen mor salkımlar açmasına açmış ama henüz en görkemli haline ulaşamamıştı, öyleyken bile mis gibi bir koku yayıyordu.
Öyle güzel uyuyorduk ki, imrendim, ağaca tırmanıp yanına yatasım geldi 😊
Ağaçlar uyanmaya başlamış, otlar, çiçekler rengarenkti. Normalde dönüp bakmayacağımız turp otları bile öyle coşmuşlardı ki Van Gogh resimlerinden fırlamış gibiydiler:
Alev çalısı ve Beydağları
Salkımlar, ağaç mineleri, katırtırnakları ve Kıbrıs akasyaları baharı karşılamak için çiçeklerini salıvermişler.
Sıcak üstten, yorgunluk alttan baskı yapınca dönüş yoluna geçtik, yorulsak da iyi geldi bu bahar karşılaması. Kaslar hizaya gelmiş olsa gerek ki 13.500 adıma geçen haftaki gibi tepki vermediler. Dönüş yolunda bir bahçede rastladığım erguvan tablo gibiydi, Ekmekçim için çekiverdim fotoğrafını:
Yeni haftanız güzellikle ve sağlıkla gelsin...
Harika bir fotoğraf canikom, tam da erguvanları özlemişken çok iyi geldi. 💜
YanıtlaSilBendeniz anonim Ekmekcıkiz
Ne demişler? Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. :))
Ay hay allah sıra sana mı geldi şimdi, ya bu blogspotta bir sıkıntı var. Ben de fotoğraf ekleyeceğim yazıya her seferinde çerez sunuyor bana kabul et diye, yahu burası benim evim, çerez sunacaksam bırak ben sunayım di mi :)
SilErguvan muhteşemdi, fotoğrafta pek belli olmamış. Karayollarının lojmanı burası şahane bir bahçesi vardı ve bu erguvan her sene coşar, devasa bir şey. Ve ben her gördüğümde seni anarım.
Günaydın. Erguvanları, mimozaları. leylak ve akasyaları, yaseminleri, papatyaları görünce beni de anınız lütfen. Kıskanma huyum hiç yoktur ama imrendim. Gerçek dostlarca anılmak güzeldir.
YanıtlaSilDoğaya saygıyla, dostlara sevgiyle...
Anmaz mıyım Makbule Hocam, sizin oralar da fena değildir bence, bahar geldiği yeri Cennet'e çeviriyor.
SilBenden de aynı sevgiler, saygılar...
Fotoğraflar çok güzel hele o kediye bayıldım. Aya gitme konusuna hala inanmayanlar var ama dedenizin sebebi çok tatlıymış. Hülya
YanıtlaSilO kedi pofuduk yumoş oyuncak gibiydi ve öyle tatlı uyuyordu ki, çıkıp yanına yatmak istedim :) Dedem aydın bir adamdı aslında ama bu konuda ikna edemedik :)
Silmor salkım zamanı gedi değil mi? yaşasın :) haftasonu istanbul da çok sıradışı bir sıcaklıktaydı. penyelerle of puf diye diye dolandık ortalıkta biz de.
YanıtlaSilGeldi Şulecim çoştu burada mor salkımlar ve erguvanlar, bana leylak yokluğu hissettirmiyorlar al sana mor diyerek :) Mart bu sene herkesi şaşırttı.
SilBiz kar yağışına hazırlandık Öğretmenim. Dün ve önceki bir kaç gün deniz sefasıydı, gerçi su soğuktu ama dışı tam anlamıyla yazdı. Şimdi de esas duruşta kar yağışını bekliyoruz. Şehrimizin böyle de bir becerisi var işte:)
YanıtlaSilNormalde Mart bütün şehirler için sürprizlidir. Ankara'da Mart ayında çok ciddi kar yağışlarına denk gelmişimdir. Antalya'da bile şiddetli yağmurlar yağabilir ama bu sene burası için bile abartılı sıcak yaptı. Şu an yine günlük güneşlik ve sıcak ama insanı daha çok hasta ediyor bu havalar.
SilArmstrong'un ayak izi, gazinoda izlenen aya çıkış ve dedenin nurlu aya gidilmez sitemi. Hepsine bayıldım! Dolunayı ahalimizin kendi penceresinden çekip koyması mümkün mü diye sormuştum, siz bana daha da şahane bir hikaye hediye ettiniz, şahanesiniz. :)
YanıtlaSilI'm Still Here'ı ben de dün gece bitirdim. İçim cız etti, sonunda bayağı gözlerim doldu. Ve size katılıyorum, Fernanda Torres müthişti müthiş! Sesinin yumuşaklığı, alçaklığı, sakinliği, ifadesi, mimikleri..Eunice'i yaşamış, yaşatmış. Ben hikayenin gerçek öyküden esinlenme olduğunu bilmiyordum. Sonunda ona da bir dağıldım. Devletin geç de olsa yaptıklarını kabullenmesinden etkilendim ve kendi gerçeğimizi düşününce karanlıklar bastı. Gece rüyamda sıkıntılı şeyler gördüm, allahtan hatırlamıyorum.
Çiçekler baharlar nefis. Hele o zıpır ağaç kedisi. :) Çok sevgiler..
Dedem çok ileri görüşlü, aydın bir adamdı çağına göre ama onun için ay kraterli bir gök cismi değil, bir ışık yumağı idi, haliyle de nasıl gidilsin di mi, adam haklı beyler :))))
SilDün filmin yönetmeninin 1998'de çektiği bir diğer filmi izledim, Eunice'nin alzhemierli halini oynayan annesi orada kızının yaşlarında ve başrolde idi, kız kadar müthişti. izlemeni öneririm, seversin: "Merkez istasyonu" diye Türkçeleştirmişler.
Film beni de geçmiş ışınladı ve çok içim yandı.
Bahar muhteşem bir mevsim. Benden de çok sevgiler...