.

.
.

15 Kasım 2024 Cuma

GİTTİK/GEZDİK/GELDİK 3-DELFT

Den Haag'dan bindiğimiz tramvay bizi 20 dakika sonra fotoğraftaki değirmenin yanında indirdi. Değirmen eskiden beri mi oradaydı, yoksa taşınıp mı getirilmişti bilmiyorum ama yollarda uzaktan gördüğümüz değirmenlerden sonra yakından da bir tane görmüş olduk. Değirmenleriyle ünlü bir ülkeden değirmen görmeden de gelinmezdi yani 😀 (Paragrafıı değirmen parantezine alabilirsiniz 😋)

Modern binaların arasından yürüyerek eski şehre yöneldik. Şehir tarihi özelliğini çok iyi korumuş, kanallar boyunca tipik Hollanda mimarisiyle yapılmış eski yapılar Hansel ile Gretel'in gittiği kurabiye eve benziyor. Küçük ve masalsı bir şehir, etraftaki her şeye insan bakmaya doyamıyor. Hava kararana kadar dolaştık sokaklarda, çok fazla bir şey yazmadan sizi de dolaştırayım biraz:






Tipik Hollanda mimari özelliklerini taşıyan şehirler aslında birbirine çok benziyor. Bizim gibi hızlı  ve yoğun bir şekilde gezerseniz bir süre sonra nereye, ne zaman gittiğinizi karıştırabiliyor, fotoğraflara bakarken burası neresiydi diye düşünebiliyorsunuz.

Delft, en tanınan eseri "İnci Küpeli Kız" olan ressam Vermeer'in de doğduğu şehir, mezarı da Eski Kilise'nin içinde. Aşağıdaki heykel de ressamın "Sütçü Kız" tablosundan esinlenilerek kilisenin bahçesine yapılmış:

Orijinal tabloyu görmüşsünüzdür:


Lisedeyken resim dersinde yağlıboya çalışırken Vermeer'in bu tablosunu kopyalamıştım, hayli de güzel olmuştu laf aramızda. Evde kendisinin ilgisini çekmeyen ıvır zıvıra zor tahammül eden annem eminim bir süre sonra tabloyu gözaltında kaybetmiştir 😀 O resmi yaparken günün birinde Vermeer'in şehrine gideceğimi kim tahmin edebilirdi ki? Resmin ismi "Sütçü Kız" olsa da yaptığı şeyin "Bread Pudding/Ekmek pudingi" olduğu söyleniyor. 

Bu da kızımızın yandan görünüşü. Az ileride de Parliament mavisi camdan aile boyu, tombul bir kalp vardı, fotoğrafını çekmeyi unutmuşum. Delft Belediyesi biz ziyaretçilere "Her daim kalbimizdesiniz" demek mi istiyor acaba 💙

Meydana geldik efendim, burası Belediye Binası imiş, böyle süslüsünü de görmemiştim, belediye başkanı olasım geldi Delft'e.

Yeni Kilise


Delft'te çok sayıda hediyelik eşya mağazası var, genelde Vermeer'e dair anı objeleri ve "Delft Blue" denilen mavi-beyaz seramik ürünleri satıyorlar. Çok güzellerdi ama çok pahalılardı, sadece mavi-beyaz bir magnet ve üzerinde mavi bir kuş olan minicik bir tabak alabildim.




Kahvemiz geldi, izninizle bir fincan içelim. Meydandaki cafelerden birine oturduk, "Bagels&Beans" adını taşıyor ve bir baba-kız işletiyor, masaların üstüne kendi fotolarını basmışlar. Çok da dakikler, saat 17.00'ye yaklaşırken kapatma bildirimlerini sundular, kahveleri güzeldi lakin.


Biz gittiğimizde Noel pazarları henüz kurulmamıştı, pek çok yerde hazırlıkları başlamıştı ama denk gelemedik. Sokaklar ve mağaza vitrinleri süslenip ışıklandırılmıştı ve bu masalsı şehirler o ışıklar altında ayrı bir güzellik sergiliyordu.


Ortalık iyice karardığında kalbimizi bırakarak ayrılıyoruz şehirden, belki de o mavi kalp ziyaretçilerin bıraktıkları kalpler nedeniyle o kadar büyüktü 😊 Dönüş tramvayını beklerken şehirde çok prestijli bir Teknik Üniversite olduğunu öğrendim, bu yazıyı yazarken öğrendiğim diğer bir şey ise hayli ilginç geldi. Delft ile bizim Adapazarı ilimiz meğer kardeş şehirmiş. Ayrı yumurta ikizleri olsa gerek 😂

Amsterdam'da görüşmek üzere...




2 yorum:

  1. Yazıyı okurken ben de ama Amsterdam diyordum öğretmenim, çünkü geçen yıl film festivalinde enfes bir film izlemiştim şehre dair, sonra aldı beni bir gülümseme, son satırlara gelince... İlgi ve merakla bekliyorum:)

    YanıtlaSil
  2. :)) Ergenciklerimizin "Tatlış" dedikleri türdenmiş ayol bu Delft. Minnoş.
    İnci küpeli kız'ın bu halini bilmiyordum, bir inci küpe nasıl da değiştirmiş kızımızı!
    Bak şimdi çocuklarımın "eser"lerini atarken iki defa düşüneceğim, bunca yıl unutulmuyor ha?!
    Maşallah size kızkardeşler!

    YanıtlaSil