.

.
.

2 Temmuz 2022 Cumartesi

HAZİRAN KİTAPLARI / 2 TEMMUZ

Güne mutfaktakilerin isyanı ile başladım, bu ara çok sıklaştı bu isyanlar, encamımız hayrolsun 😀 Geçen hafta buzdolabındaki kayısı tabağı üçüncü raftan atlayarak intihar etti, üstelik tabak annemden kalma, şu arcopal mi, pyrex mi denilen cinstendi, pirinç tanesi büyüklüğünde yüzlerce parçaya ayrıldı. O esnada buzdolabının kapağını açan Kocam Bey olduğu için "Sebep olan temizler" diyerek kaçtım mutfaktan. Cevabı şu oldu: "Kayısılara bir şey olmamış". Kayısılara ne olacaktı ki, en fazla bir ikisine cam batar atarsın, geri kalanı yıkarsın biter. Aklıma Tansığğ Çilır büyüğümüz geldi. Madımak olayında "Otelin dışındakilere bir şey olmamıştır" diye beyanat vermişti.  Bugün de tesadüf Madımak'ın yıldönümü, bu vesileyle kaybettiklerimizi de içimdeki bitmeyen acıyla anmış olayım. 

İkinci olay geçen hafta bugün patlak verdi, bu mutfaktaki araç gerecin var sinsi bir planı, geceleri aralarında toplaşıp bana komplo kuruyorlar sanırım. Çorba tenceresinin kapağı elimden fırlayıp kendini yerlere attı, camdan yapılma ve muhtemelen bir önceki cinsten olduğu için o da arkadaşı gibi yüzlerce parçaya ayrıldı. O işi de "Ben fizik tedaviye gidiyorum, ellerim uyuşuk" diyerek oğluma havale ettim ve arazi oldum. 

Gel gör ki iş burada bitmemişti, ilahlar olaya mutlaka benim de iştirakimi arzu ediyorlardı ki, emellerine nail oldular bu sabah. Çay koymak için mutfağa girdiğimde köşede bekleyen soda paketini gördüm. Dolaba koyayım da soğusunlar diyerek elime almamla paketin yırtılması ve 6 adet soda şişesinin yerlerde debelenmesi bir oldu. Bir an ağlamaklı gözlerle zemindeki enkaza baktım, sonra bilanço çıkardım: 1 kırık, 5 sağlam. Gelgelelim yeşil cam parçalarından geçtim mutfak zemini kabarcıklı sulara garkolmuştu. Ağlasam mı diye kararsız kaldım, sonra "Ne ağlayacağım be" dedim, birkaç yıl önce dolaba koyarken elimden düşürdüğüm kuru fasulye tenceresini düşündüm, yağlı fasulye temizlemekten de zor değil ya dedim, o fasulyeleri temizlerken sinirlerimi gevşetmek için söylediğim dünyanın en saçma sözlü türküsü geldi aklıma. Başladım söylemeye, bir yandan da cam kırıklarını toparlıyordum:

"Tık dedi kapı kaynanam geldi/ Halin nedir gelin hanım dedi/Ah koca ciğeri kediler yedi/Oğlum gelsin görürsün dedi/Ah şu kediyi tutu tutuversem/Kuyruğunu, budunu yolu yoluversem" 😀 Bu türküde sırayla kaynana, görümce ve kayınpeder geliyor, ilk ikisi gelini oğluna ve abisine şikayet edecekken kayınpeder "Sağlık olsun" diyor. Ben de tam kayınpederin sağlık olsununa gelmişken camları atıp, yerleri de silmiştim. Kendimi kutlayıp çayı koydum. Yerler kurusun diye kapıyı camı açtım, içerideki işlerimi halletmeye gittim. Gel gör ki çayı demlemeye geldiğimde ortalık hala ıslaktı. Meğer cam kırığının biri sodaların yanında duran plastik su bidonuna isabet edip delmiş, yerlere akan benim cânım memba sularımmış. Deliğin altındakileri kurtardım bereket tamamı akıp bitmeden, yerleri tekrar sildim ve mutfağa dönüp, "Üç oldu artık, sanırım bir daha kudurmazsınız" dedim, iyi etmişim di mi, korkmuşlardır şimdi 😀

Gelelim Haziran ayında okuduğum kitaplara:


-İlk sıradaki "Babamın Yeri"ni esasen Mayıs ayında okumuştum, kolajı tamamlamak adına ekledim, merak ediyorsanız şuradan görebilirsiniz. 

-Fatma Nur Kaptanoğlu ilk kez okuduğum bir yazardı, biraz tereddütle alsam da elime "Ateşten Atlamak"ın içindeki iki uzun öyküyü çok beğendim. Öyküye mesafeliyim bu aralar, postmodern yazım tarzları beni biraz geriyor, sevemiyorum ama bunlar çok güzel öykülerdi, okuyun derim...

-Ben Algan Sezgintüredi'yi Sevin Okyay sayesinde tanıdım, Vedat ve Tefo'nun kahramanları olduğu polisiyelerini büyük bir keyifle okudum. Yeni polisiyesini de merakla bekliyordum ki eski bir emniyet görevlisi olan Mesut Demirdirek'le yazdığı "Kavgaz" çıktı. Bu defakinde Vedat ve Tefo yoktu, katili gerçek emniyet görevlileri araştırıyordu. "Kavgaz" ne demek derseniz komiserin soyadı, devedikeni demekmiş, ayrıca da Trakya'da bir yerleşim yeri imiş. Ben çok sevdim, polisiye meraklıları da eminim ki seveceklerdir.

-"Moda Cinayetleri" adli tıp uzmanı Julia'nın kahramanı olduğu bir çizgi roman, bir seri bu, takip edenler bilir, rahat okunan bir şeyler istiyorsanız buyurun, olay Paris'te bir moda defilesinde geçiyor. 

-Per Petterson her kitabını okuyup çok sevdiğim bir yazar. "Sibirya Hayali" de Metis'in yeni yayına sunduğu kitabı, sanırım tüm kitaplarından daha çok sevdim. İkinci Dünya Savaşı öncesi ve esnasında kuzeyli bir ailenin başrolünde Sibirya hayaliyle yaşayan kızının olduğu öyküsü. Okuyun derim...

-"Duyuyor musun?" henüz yüzyüze gelemesek de aynı kuşağın insanı sevgili arkadaşım Nurhan Suerdem'in ikinci öykü kitabı. Okuyanlar hatırlar ilk kitabıyla "Haldun Taner Öykü Ödülü" almıştı, bu kitap da en az diğeri kadar güzel öykülerden oluşuyor. Tavsiyemdir...

-Celal Kadri Kınoğlu'nu oyuncu olarak çok beğenirim. "Benerci Kendini Niçin Öldürdü?"de izlemiştim sahnede. Bu sempati ile kızı için yazdığını söylediği kitabı "Armağan"ı aldım ama sonuç pişmanlık. Bence oyuncu olarak devam etse çok daha iyi olacak...

-"Mola" emekliliğini bekleyen üç yetişkin çocuk babası, 49 yaşındaki dul kahramanımızın işyerine yeni başlayan genç çalışanına aşık olmasını konu alıyor. 50 yıllık ömrüne unutulmayacak bir mola veren kahramanımız duygularını günlükleriyle dile getirmiş. Hoş bir kitap...

-Kitaplardan bahseden kitapları seviyorum, "Okuma Listesi"ni alış sebebim de bu idi. Eşini yeni kaybetmiş, İngiltere'de yaşayan bir Hintli'nin hayatına renk katmak üzere gittiği kütüphanede görevli genç kız tarafından önerilen kitapları okumasıyla değişen hayatını konu alıyor. Vasat diyeceğim...

-"Büyükanne Yağmurda Dans Etti" bir İkinci Dünya Savaşı, Nazi ve Rus zulmü, heba olan hayatlar ve yeni bir yaşam kurma çabaları üstüne kurgulanmış bir kitap. Okunası...

-"Nedime" ile kitap bitene kadar royal bir yaşama sanal da olsa ayak bastık. Prenses Margaret'in nedimesi Anne Glenconner'in kendi anılarını kaleme aldığı kitap edebi anlamda beklentiniz yoksa farklı bir yaşamı deneyimlemeniz açısından okunası. 

-Ve iki aydır okuma kulemde bekledikten sonra Cüneyt Arkın'ın ölümü üzerine elime aldığım kitap, oyuncunun yazdığı "Benim Kahramanım Türk Halkıdır". Açıkcası "her şeyi yaptım, bir de kitap yazayım" düüncesiyle yazılmış bir kitap. Anı desen anı değil, biyografi desen biyografi değil, öylesine yazılmış bir düşünceler, duygular silsilesi denebilir. Çok inandırıcı gelmeyen metinler de oldu bana ama artık bu dünyada olmayan bir kişinin yazdığı kitap için fazla da yorum yapmayacağım. Ruhu şad olsun...

Yeni kitaplarda buluşmak üzere...


11 yorum:

  1. ay neyse ki üçlemişsiniz öğretmenim...geçmiş olsun, korkutmanız işe yarasın dilerim :)
    bana da olur böyle arada. Yukarıdaki sabrımı deniyor diye düşünürüm ki bende baya vardır neyse ki o sabır denen şeyden :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eminim çok korkmuşlardır Şulecim, tir tir titreyip yine kendilerini raflardan atmazlar umarım :))) Üçledik bakalım, umarım yeterlidir :)))

      Sil
  2. Ay inanmıyorum 🙂 neyse kırılsın ki yerine yenisi gelsin diyelim. Ben en çok kırılana değil etrafı temizleyecek olmama sinir olurum.Siz onu da halletmişsiniz, en güzeli.
    Bu ara hiç okuyamiyorum, ama guzel öneriler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beni de temizlemek sinirlendiriyor, yoksa kırılana bazen seviniyorum fazlalık gitti diye. Çözümü sakin olup şarkılı türkülü temizlemekte buldum, başka çare yok.
      Bir dönem okuma açısından kısır geçebiliyor, değişir. Sevgiler...

      Sil
  3. Leylak ablacığım soda maceranı okurken, aklıma buzdolabına pekmezi koyarken ellerimden kayışı ve tüm zeminin pekmezle kaplanışını dehşetler içinde seyredişim geldi. Allahım onu yerden arıtana dek neler çekmiştim. Türküyü bulursam ezber edeyim, birdahaki sefere ben de söyleyim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Off pekmez de yağdan beter bir şey, nasıl temizlediğini çok iyi anlıyorum. Sen ezberle o türküyü :))))

      Sil
  4. Sevgili Leylak Dalı şu türküyü ben de öğreneyim.. Buzdolabına reçel kavanozunu koyarken elimden kayışı ve buzdolabı ve yerlerin vişne reçeli ile kaplanışı aklıma geldi. Bir de o gün temizlik yapmıştım. Sinirden ağlamıştım. Türküyü ezberleyeyim bari önlem olarak...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla öğrenin yardımı alıyor, türkünün sözlerinin saçmalığına gülerken işi unutuyorsunuz :)))

      Sil
  5. Çeşitlilik konusunda elinize su dökülmüyor. Her zaman bilmediğim yazarlarla yüz yüze geliyorum sayenizde. :)

    YanıtlaSil
  6. Geçen ben de bir kavanoz ve bir tabak kırdım. Normalde pek olmaz bende böyle şeyler ama üst üste gelince geliyor. Geçmiş olsun...

    YanıtlaSil