.

.
.

10 Mart 2022 Perşembe

AĞRI, SIZI, BAHAR, MAHAR, FALAN, FİLAN / 10 MART

Bu sabah egzersiz esnasında Sabahattin Ali'den bir öykü dinledim, "Bozuk Yol". "Yıllar geçse de üstünden, bu kalp seni unutur mu?" der ya şarkı, yıllar geçse de üstünden bu ülkede hiçbir şey değişmiyor, bir kez daha "tak!" diye vurdu kafama. 

Egzersizi tamamlayıp mutfağa geçtim, dünden kalmış bir-iki bardağı  yerleştirmek için bulaşık makinesini açtım, burnuma berbat bir soğan kokusu doldu. Makinenin içinde yemek pişiren mini boy bir aşçı aradım ama yoktu, peki bu koku nereden geliyordu? Mutfağın dört bir yanına baktım, soğan sepetini boşaltıp kontrol ettim çürük çarık var mı diye, hiçbir sonuca ulaşamayınca anladım ki alt komşum işe gitmeden önce bol soğanlı bir yemek pişiriyor. Bu sorunu eve taşındığımız günden bu yana çözemedik gitti. Komşu sucuk pişiriyor, mutfağa en uzak bölge olan yatak odama kokudan girilmiyor. Komşu tarhanasına sarmısak basıyor, ben 3 saat kokluyorum. Sokaktan gelip kapıyı açıyorum, kesif bir balık kokusu, "Yaşasın" diyorum, "Kocam Bey bana sürpriz yapmış, balık almış pişiriyor", heyhat, mutfak bomboş ama koku her yerde. Evin bütün baca delikleri kartonpiyerle kapatılmış durumda, balkon kapısı kışın bile açık ama mutfak dışında tüm odalara yayılan yemek kokusunun sebebini bulamadık gitti. 

Koku-komşu bağlantısını kurduktan sonra abone kuşlarıma kahvaltı verip kendi kahvaltımı hazırladım. Hafta başından beri trafik biraz yoğundu. Bir süredir devam eden kol ve omzumdaki ağrı kendini daha fazla belli etmeye başlayınca "korkunun ecele faydası yok" diyerek bir görüntüleme merkezinden randevu aldım salı günü için. Artık ağrılarıma isim takmamaya karar verdim, isim takinca evlat edindim sanıyor ve ebediyen benimle yaşamaya niyetleniyorlar. Bundan böyle onların isimleri sadece "ağrı", hem de küçük harfle, özel isim payesi bile vermeyeceğim 😃 Neyse ağrılarımı da alıp gittim merkeze, soktular beni MR cihazına, "takadatukada", "dong dong dong", "miyav miyav", "dededede", "tarrturr" sesleri arasında neredeyse yarım saat yattım ölü gibi kıpırdamadan, uyuştu her yanım. Sonra sonuç için beklerken bu defa beni tomografiye sevkettiler. İşte o an tek-tük olan evham cinleri birden çoğaldı. "Haydi bakalım, bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete galiba" diye düşünerekten yattım kuzu kuzu tomografi cihazının sedyesine de. Neyse bu çok uzun sürmedi ve sessizdi. Yeterince radyasyonlanınca beklemeye alındım. 15 dakika kadar sonuç bekledim ve o arada vasiyetnamemi yazdım. Kitaplarımı kime bıraksam diye düşündüm, "hay Allah okumadığım bir sürü de kitap vardı" dedim, gerildim de gerildim. Sonra doktor geldi, maskesinin altından birşey söyledi. Ben onu "Sizi Onkoloji'ye gönderiyorum" anladım. Dervişin fikri...Bayılsam mı, tekrar sorsam mı kararsızlığından sonra, "Anlamadım" diyebildim. Meğer Fizik Tedavi'ye gönderiyorum diyormuş. Netleştiremediği bir nokta için BT'ye girmişim, korkulacak bir durum yokmuş. İçimden derin bir oh çekip radyasyonum, raporum ve alınan FTR randevumla ayrıldım oradan. Minik bir kas yırtığım, birtakım ödemlerim ve kireçlenmelerim olduğu tescillendikten sonra "ben buna razıyım" diyerek kendimi bir saksı kırmızı şakayık ve bir kök beyaz sümbülle ödüllendirdim. Attım kendimi eve. Öğleden sonraki randevuda ultrason dozumu da aldıktan sonra mümkünse bir süre hastane, klinik, görüntüleme merkezi, doktor ziyareti yapmayayım dileğiyle Fizik Tedavi seanslarımı Ankara'ya erteledim, egzersiz ve buza devam. Bana bu süreçte telefon, mesaj yoluyla destek olan, bilgi veren, yol gösteren canım blogdaşım, uzak doktorum Ataletim'e de bir selam çakayım. 

Neyse iş hasarlı olsa da tatlıya bağlanınca Kocam Bey'in önerisiyle güzel havayı değerlendirmeye çıktık. Antalya bu kış kendini tropik iklim kuşağında sanmakta, Muson yağmurları gibi yağmurlarla iliğimize, kemiğimize ve dahi protezli dizlerimize, yırtık omuz kaslarımıza kadar nemlendik. Ev harbî küf kokuyor, sürekli açık balkon kapılarına rağmen. Bir günü güzel bulunca ama kaçırmayalım derdine düşüyoruz. Çıktık evden, önce malum mekanımızda bir kahve molası verip dinlendik, sonra epeydir gitmediğim Beachpark'a yürüdük. Bahar gelmiş ama havanın bundan haberi yok.

Bu yabani menekşe tarhı çok sık kullandığımız bir caddenin üstündeki marketin bahçesinde dikili. Açmaya başlamış, tek tük morlukları görüyorsunuz. Kedi efendi de yayılmış menekşelerin üstüne güzel havanın tadını çıkarıyordu.  

Nereye gitsem kuşlar beni buluyor, minik serçeler de cikcikleriyle kahvemize ve manzaramıza neşe kattılar. 



 Ne dersiniz, sizce de bahar gelmemiş mi?

Belki 10 yıl olmuştur, Varyant'tan aşağı yürüyerek inmediğim, ben gelmeyeli epey düzenlenmiş, iniş rahatlamış, viraj ve yokuş istemeyenlere merdiven yapılmış, çiçeklenmiş. Kısacası pek keyifli olmuş. Hiç zorlamadı beni iniş de, çıkış da, şimdiye kadar gelmediğime pişman oldum. 

Varyant'i inip Beachpark'a giriş yaptık ve falezlerin üstünden değil de deniz seviyesinden baktık hem şehre, hem dağlara, hem denize.

Doğu yönüne ve şehre doğru

Batıya ve Bey Dağları'na doğru

Konyaaltı Plajları benimle ve ben onunla tekrar görüştüğümüze memnun olduk, deniz çok güzeldi ama bulutlar çok daha güzeldi, adeta bir şölen vardı gökyüzünde.

 
Dönüş yolunda ağır ağır tırmanırken Varyant'ı yağmur bulutları da hafiften toplanmaya başlamıştı şehrin üstünde. Ne kadar hızlandıysak da kaçamadık, eve çok yaklaşmışten bastırdı, haydi biz ıslandık da evden çıkmadan güneşe aldanıp astığım çamaşırlar da ıslanmıştı. Ne yapalım, her nimetin bir külfeti oluyor, bu da güzel günün tatsız sürprizi oluversin. Nasıl olsa kururlar...






17 yorum:

  1. sarmana bayıldım :)

    "ağrı"nız tez zamanda sizi terk etsin öğretmenim. mr ve tomografi üstüste yorucu olmuştur eminim. uzuuuuun bir süre uzak kalın bu cihazlardan, hiç ihtiyaç hissetmeyin inşallah :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında ben çekene kadar pozisyon değiştirdi Sarman, çok daha komikti yatışı, daha hoş bir foto olacaktı ama kedi milleti bu, ne yapacakları belli olmuyor.
      Dualarınaza kocaman bir amin ve hepimiz için olsun diyorum...

      Sil
  2. takadatukada, dong dong dong, tarrrturrr seslerine ben de hep çok şaşırıyorum. sanırım nev-i şahsına münhasır bir kişiliği var o makinenin. biraz başına buyruk, biraz öfkeli, sevilmeyen ama işinin ehli bir usta gibi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam da dediğiniz gibi, biraz da şamatacı, rahatsız olan var mıdır diye hiç düşünmüyor :)))

      Sil
  3. ağrı bile demeyeli a. diyelim ona bence :) gitsin. yağmur da arttırıyordur, önümüz bahar.. Yani sorunun cevabı "evet gelmiiiiş".
    şaka gibi annemler kar fotoğrafı yollarken burası günlük güneşlik 10 derece - ki 10 derecede almanlar şortu çeker bilirsin. ilk defa türkiyenin havası burdan kötü, neredeyse kalkıp göbek atacağım, kader benim yüzüme de gülermiş gülerrrrmiş :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, "a" diyelim şerrefsize :)))Yağmur arttırıyor gerçekten, bunu dr da söyledi. Bahar geldi gelmesine de dediğim gibi havanın haberi yok, civara yağan kar burayı da ayaza kestirdi, pek soğuk dışarısı. Almanya Türkiye ile yer değiştirdi sanırım bizi kıskandığı için :)))

      Sil
  4. Nurşen'ciğim geçmiş olsun.💐 Ankara'ya gidince ağrıların azalabilir belki de tamamen geçer. Nede olsa orada Antalya'daki nem yoktur. Beach parka inen asansör yapılmıştı,gerçi hiç binmedim. Acaba çalışmıyormu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zekiyecim sağol, dediğin doğru, nem ekstra arttırıyor ağrıları, bu sene de tropik iklimi geçti yani yağış miktarı. Asansör çalışıyor ama kalabalıktı, zaten Varyant'tan indik, park içine girmedik yol uzamasın diye.

      Sil
  5. Umuyorum fizik tedavi ile ağrılarınız azalır ve geçer, sağlık herşeyin başı, tez zamanda şifa bulmanız dileğiyle.
    İki numaralı fotoğraf favorim oldu. Kapanışta Bey Dağlarını da gördüm tamamdır. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de umuyorum, bakalım göreceğiz, biraz havalar ısınsın diye bekliyorum, Ankara'da yaptırmak niyetim. Bey Dağları'nı göstermeden olmaz di mi :)))) çok teşekkürler...

      Sil
  6. "Artık ağrılarıma isim takmamaya karar verdim, isim takinca evlat edindim sanıyor ve ebediyen benimle yaşamaya niyetleniyorlar. Bundan böyle onların isimleri sadece "ağrı", hem de küçük harfle, özel isim payesi bile vermeyeceğim."

    Bu kısma bayıldım, gülmemek için zorladım kendimi ama öyle tatlı anlatıyorsunuz ki gülmemek elimde değil 😅

    Çok geçmiş olsun, tez zamanda ağrısız sızısız güneşli günleriniz olsun 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaa gülün valla, hiç sakınca yok, gülesiniz diye yazıyorum zaten, hayat çok ciddiye alınmayacak kadar kısa. Ayrıca panik kısmını atlattıktan sonra ben de gülüyorum kendi telaşıma ve yaptıklarıma :)
      Çok teşekkür ederim, ağrı, sızı hepimizden ırak olsun...

      Sil
  7. Bence de adlandırmayın Nurşen Hocam, dediğiniz mantıklı geldi:) Çok geçmiş olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru söylüyorsun Sezercim, yüz vermeye gelmiyor bu ağrılara, hemen yerleşiyorlar. Çok sağol, sevgiler...

      Sil
  8. Geçmiş olsun,fizik tedavi iyi gelir umarım kısa sürede kurtulursun ağrılardan.Manzara müthiş gerçekten bahar gelmiş.İzmir’de de bahar erken geldi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol canım. Dizi hallettik derken kolu bozduk, neyse işte yaş itibarıyla olacak şeyler biraz da, fizik deneyeceğiz yine, bıktım aslında ya yapacak bir şey yok. Bahar geldi gelmesine de hava müthiş soğuk bugün...

      Sil
  9. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil