.

.
.

1 Eylül 2021 Çarşamba

DİZ ÜSSÜ ALFA'DAN BİLDİRİYORUM / YILDIZ TARİHİ 1 EYLÜL

Dün sabah (yine sabahın köründe) uyandığımda aklıma bahar aylarında online izlediğim "Ferhangi Şeyler"in 2000. gösterisi düştü. Ferhan Şensoy'un kırmızı çizgili tişörtü geldi gözümün önüne, gülümsedim. Sonra telefonu aldım elime ve şok! Ben çok korkuyorum bu hissikablelvuku olayından. Bunca zaman aklına gelmesin, adamın öldüğü gün onun oyununu düşünerek uyan. Ermiş falan olmak istemiyorum, mümkünse hiçbir şey malum olmasın bana, rüya da görmeyeyim. 

Ferhan Şensoy'u çok severdim, özellikle de kitaplarını, hemen hepsini büyük bir keyifle okudum, özellikle yaşam öyküsünü anlattığı "Kalemimin Sapını Gülle Donattım" ve "Başkaldıran Kurşunkalem"e doyamamıştım, daha devamı gelecek diye beklerken sen kalk git 😔 Bence Türk tiyatrosunun en zeki adamını kaybettik, ne diyeyim huzurla uyusun, çok üzgünüm.

Fizik tedaviyi de bitirdik sonunda. Yeteri kadar elektriklendik, ağırlık kaldırdık, diz açılarımız ölçüldü, tünek tavuğu modunda yürüdük. Sonra egzersizlere inek öğrenci tadında devam etme sözü vererek mezun olduk 😃 İşin esası çok bıkmış ve sıkılmıştım. Bu yıl ömrüm fizik tedavi merkezlerinde, hastanelerde, doktor muayenehanelerinde geçti. Dünya yüzü görmedim desem yeridir. Buna da şükür, ne diyelim. Ameliyatın üstünden 2 ay geçti, dizimle yakından ilgilenen doktor, fizyoterapist ve yardımcı görevliler, gelişimimin iyi olduğundan söz ediyorlar ama ben hala şüpheliyim. Ağrılarım tam anlamıyla geçmedi, uzun süre ayakta kalamıyorum, yürümelerim kısıtlı ama bu sürecin böyle yürüyeceğini baştan biliyordum. Doktorum tam anlamıyla iyileşmemin 1 yılı bulacağını belirtmişti zaten, aşama aşama toparlıyorum, elbette ki başlangıca göre iyiyim ama düşündüğümden de zormuş ameliyat sonrası. Cidden bunaldım ama çaktırmıyorum 😃

Dün Fizik Tedavi uzmanı ile randevum vardı seans sonu kontrolü için, geçer not alınca biraz da hava almaya karar verdik kardeşle. Önce hastanenin sokağında bulunan dayımın yıllar önce oturduğu evi görmeye karar verdik, biraz anı tazeledik önünde. Anneannemin, dayımın, annemin, babamın henüz sağ ve görece genç oldukları zamanlardı, bizim evden yürüyerek giderdik hem de yokuş yukarı tırmanıp. Onların dizleri sağlammış valla, ben elli metreyi zor yürüdüm ameliyat sonrası. Hüzünlendik biraz eski günleri düşünüp, dayımın bahçeyi yeşertişini, mangal yapıp etleri pencereden uzatışını, yengemin güzel sofralarını, küçük kuzenlerin sevimli yaramazlıklarını andık. Küçük kuzen 3 yaşındayken evden kaçmış, yokluğu fark edilince abisi aramaya çıkmış. Sokağın sonunda yakalamış, "Hayrola yolculuk nereye?" demiş. Biraz geç konuşmuştu ufaklık, komik telaffuzları vardı, güldürürdü bizi. "Gidiyom vakvak" demiş, yani istikamet Kuğulu Park. "Abicim" demiş büyük, "yol tehlikeli, Kuğulu Park tehlikeli, sen ön bahçede oyna, arka bahçede oyna". Bizimkinden cevap; "Ön ııh, arka ııh, giderim yol, giderim vakvak". O kaa 😃

Sonra yine aynı sokaktaki bir arkadaşımızın bahçesinde biraz soluklandık ve aylardır ilk kez sosyalleştim açık havada, bir saat bile olsa iyi geldi. 

Ve bu ay okuduğum kitaplar, ameliyattan bu yana tanıtım yazısı yazamıyorum, affeyleyin, uzun süre oturmak yoruyor beni. Hemen hemen hepsini severek okudum diyeyim, siz anlayın:






13 yorum:

  1. Umarım en kısa zamanda toparlarsınız. Acısız günler yakın olsun! Kuzeninizin hikayesi ile yine gülümsettiniz beni, teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, ne zaman aklıma gelse, ne zaman Kuğulu'ya gitsem beni de gülümsetir :))) Sevgiler...

      Sil
  2. Yerim yaaa giderim vakvak! Bayılıyorum çocukların konuşmayı öğrenirken yaşadıkları bu döneme…
    Dizler ah o dizleeeer, ayıptır tevriyeyle cevriye yeter artık! Antalya zamanı geliyor hadi göreyim sizi!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah vakvak, çok alem bir çocuktu :) Koca adam oldu tabii şimdi :)
      Cevriyeyle Tevriyeyi sepetledim aslında, köpeklere falan atmış olabilirler hahaha, lakin yerlerine gelen topuz paşalar da az zorlu değilmiş ama onları öyle bir terbiye edeceğim ki yaptıklarına pişman olacaklar :))) Antalya'ya gidene kadar biraz daha toparlanmayı umuyorum, ekim en güzel aydır orada...

      Sil
  3. Gecmis olsun diliyorum ve biliyorum gençlikten hersey yani genclestikce cıkıyor sorunlar :D dilerim son sıkıntılarınız olur yasadıklarınız...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Buna da şükür diyelim, dermansız dertlere düşmeyelim...

      Sil
  4. Ferhan Şensoy'a çok üzüldüm. Allah rahmet eylesin. Umarım en kısa zamanda daha sağlıklı günlere erişirsiniz. Kuzeninizin tatlı cevapları pek hoşmuş.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, sevdiğimiz kişiler birer birer gidiyor, ıssızlaşıyoruz ne yazık ki. Kuzenim çok tatlı bir çocuktu gerçekten...

      Sil
  5. Ferhan Şensoy'a ne kadar üzüldüm anlatamam. Çok az taziye, üzüntü, sosyal, milli gün paylaşıyorum sosyal medyadan. Zor geliyor. Bir de herkesin görev gibi her şeyi paylaşmasından olsa gerek haz etmiyorum. Ferhan Şensoy sevgim için bir şey demeden duramadım ama. İnanılmaz geldi gitmesi. Nedense! Herkes gidecek bir gün oysa. Benim halim ülkenin haliyle bağlantılı sanırım. İnandığım, korkusuz insanların birer birer gitmesi. Ufacık bir çocuk gibi çaresiz hissediyorum.
    Ne diyeyim. Işıklar içinde, huzur içinde uyusun, gülsün, sohbet etsin, sigarasını pöfürdetsin gittiği yerde. Varsa öyle bir şey elbette...
    Sana hep acil şifa diliyorum. Sanki zor kısmı atlattın ama buradan konuşması kolay tabii.
    Bir de iki kitabı merak ediyorum okuduklarının içinde. Biri Başkalarının Ülkesi, diğeri de Lüzumsuz Kadın. Her bilirsin beni. Sever miyim?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üzüntü konusunda yanındayım, paylaşma konusunda da. Bir ünlü ölmeye görsün, hayatında tek kitabını okumamış, tek oyununu izlememiş, tek filmini görmemiş kim varsa çıkıyor pazara alıntılarla, yürütmelerle. Genelde ben de paylaşım yapmam ama istisnalar var işte, Ferhan gibi, o güzelim kitapları kim yazacak, o zeki yazılara bir daha gülemeyecek miyiz? Dilerim dediğin gibidir öbür tarafta da.
      Şifa dileklerini alıp kalbime koyuyorum, daha epey yolum var ama gidişatım iyi gibi görünüyor.
      İki kitabı da seveceğini düşünüyorum, özellikle Lüzumsuz Kadın'ı, Lübnan'da geçiyor. Tipik bir Ortadoğu öyküsü ama içinden çok kitap, çok yazar, çok felsefeci geçiyor, bizim tarzımıza uygun. Diğerini de çok severek okudum ben, başkasının ülkesinde (Fas'ta) varolmaya çalışan bir Fransız kadın. Oku derim...

      Sil
    2. Peki, okuyayım o zaman. En azından kitapları alıp okumaya niyet edeyim :)

      Sil
  6. Ferhan Şensoy'a ben de çok üzüldüm. Zeki ve aykırı haliyle hayata renk katan bir ustaydı. Yeni nesilin onunla tanışamayacak olması ayrıca çok üzücü :/

    Dizlerinizin daha iyi olmasına sevindim. Eminim bir kaç aya kadar daha da rahatlayacaksınız... Dansla kutlayabiliriz o zaman bence :)

    Sevgilerimi yolluyorum ♥

    YanıtlaSil
  7. ferhan şensoy hepimizi derinden üzdü...nurlarda yatsın dilerim...
    fizik tedavinin bitimi ile bir aşama daha bitmiş, hadi geçmiş olsun öğretmenim :)

    YanıtlaSil