Bir tuhaf hafta sonu geçirdim ki evlere şenlik. Bir kere bütün hafta berbat yağmur ve soğuk yüzünden eve kapanarak geçti. Antalya'da ne soğuğu demeyin, az yapar ama öz yapar. Nem yüzünden içinize işler ayaz. İlahların gazabına mı uğradım nedir kitap okuma konusunda yerlerde sürünüyorum bu aralar. Daha Ocağın 2. kitabını bitiremedim. Sürekli avarelik ediyorum, tablet elimden düşmüyor, o yetmiyor bilgisayarda oyun peşindeyim, Emily'ye garsonluk etmekten yoruldum. Öyle böyle hafta sonunu buldum, sonunda yağışlı da olsa arkadaşımla buluşmak için sokağa çıkabildim. Üçkapılar'da arkadaşımı beklerken bir süre güvercinleri izleyerek oyalandım. Kale duvarına yapışmış gibi duranlar pek hoştu. Size daha iyi bir foto sunabilmek isterdim ama birazdan anlatacağım sebepten dolayı bununla yetinmek zorundayım:
Sonra arkadaşım geldi ve methini duyduğumuz Pizza Argentina'yı bulmak üzere yola koyulduk. Burnumuzun dibinde ve gözümüzün önündeki pizzacıyı bulmamız 15 dakika sürdü :) Meğer minicik, şirin bir dükkanmış. İçerideki üç masa gençler tarafından işgal edilmişti, benim Cevriye bar taburesine çıkamayacağı için ısıtıcıyı açtırıp dışardaki masaya geçtik. çok sürmedi, masalardan biri boşaldı, fazla üşümeden içeri girdik. Hayli cevval ve lafazan garsonun gereğinden fazla ve abartılı açıklamaları sonunda siparişimizi verdik. Karamelize soğanlı ve Napoliten pizza, birer dilim. Lafazan garson istirdye mantarlı tavsiye etti ama ben dışarda yenen mantarlara biraz uzak durduğum için istemedim. Pizzalar hamuru biraz kalın olsa da güzeldi, bunu LG'ye belirttiğimizde Arjantin usulü pizzanın böyle yapıldığını öne sürdü. Eh haklıdır herhalde, Arjantin'de pizza yemedik, yemeyi bırak gitmedik bile :) Yemeğimiz bitmek üzereyken LG gelip pek değişik bir tatlıları olduğunu, özel bir kahve eşliğinde sunabileceğini söyledi. İkimize bir tatlı olmak koşuluyla kabul ettik. Gelenler balkabaklı magnolia ile bildiğimiz Amerikano idi ama güzeldi, LG tam bir pazarlama uzmanı olurmuş, yanlış yerde çalışıyor. Pizza seviyorsanız ve Antalyalı iseniz deneyin bu mekanı, memnun kalırsınız.
Çıkışta yağmur başlamıştı, yılmadık, şemsiyeleri açıp Kaleiçi'ne kırdık rotayı. Rotayı kırarken suyunu silkeleyeceğim diye şemsiyemin telini de kırdığımı farkettim canım sıkıldı. Kırık telli şemsiye benim için kaçık çorap gibidir, kullanımdan tiz kaldırılmalı.
Kaleiçi ıslak, tenha ve herzamanki gibi güzeldi. Lakin yağmur hızını arttırmaktaydı, fazla dolaşamadan Dem-lik Cafe'ye attık kendimizi. Daha önce bahçede oturmuşluğum vardı ama kapalı mekana hiç girmemiştim. Pek hoşmuş. Tavana sayfaları açık kitaplar monte edilmişti, duvarlarda aynalar, eski dolap kapakları, ışıklandırılmış müzik enstrümanları figürleri, bana çocukluğumu hatırlatan Thonet sandalyeler ve mekanın gediklisi bir kedi. Sevdik. fotoğraflamıştım ama yukarıdaki sebeplerden sadece şu aşağıdakileri ekleyebiliyorum:
Kahvelerimizi içip ayrıldık mekandan, yağmur coşmuştu. Kendimi bir taksiye attım ve taksinin radyosundan yükselen ilahiler eşliğinde eve ulaştım.
Gecenin ilerleyen saatlerinde, tam yatmaya hazırlanırken yağmur şiddetli sağanak halinde başladı ve daha ne oluyor demeye kalmadan müthiş bir patlamayla şimşek çaktı, mutlaka yakında bir yerlere yıldırım düştü ya da minare paratoneri çekti yıldırımı. Akabinde bir patlama sesi de açık olan masaüstü bilgisayarımdan geldi ve kendisi sizlere ömür. Canım çok sıkıldı haliyle ilk anda, sonradan modemin sağlam kaldığına şükrettim, en azından internet derdiyle uğraşmayacağım diye. Laptop, çantasından çıkıp masada yerini aldı. F klavyede 10 parmak yazan ben şu blog postunu girebilmek için 3 saattir Q klavyede harf arıyorum. Kasamız ambalajlanıp Ankara'ya gidecek ve abisinin becerikli ellerine teslim edilecek. Hasar tesbiti de o zaman yapılacak. Verilerime gelınce Allahtan 2 ay öncesine kadar düzenli olarak yedeklemiştim, son 2 aya ait olanlar tembelliğimin kurbanı oldu. Enseyi karartmıyorum henüz, belki kurtarmak mümkün olur. Elimde yukarıdaki 3 foto kaldı, sebebi budur.
Şu an bir yandan yazıp bir yandan ağrıyan başıma derman arıyorum. Ne tansiyon ilacı, ne ağrı kesici fayda etti. Sebebi bozulan bilgisayardır diye düşünüyorum. Harf aramaktan yoruldum, ağrı müsaade ederse yarım kalan kitabımı bitirmeye gidiyorum. TV'siz kalın, bilgisayarsız kalmayın 😀
Bilgisayarınıza üzüldüm :( İnşallah yapılabilir bir durumdadır.
YanıtlaSilKafeye bayıldım anlatımınızdan, böyle mekanlar tam sevilmelik oluyor ♥
Mutlu haftalar diliyorum
Çok teşekkürler. Oğlum icabına bakacak artık. Cana gelmesin yeter kı dedik.
SilMutlu haftalar olsun
Geçmiş olsun canımmm, ya o elenktrink akımı pilgisayardan sana sıçrasaydı? Ya süper kahramana dönüşseydin? Artık hep dünyayı kurtarmak peşinde yüksek voltaj tellerinden akıp dururdun, ucuz kurtulmuşsun şekerim :)))
YanıtlaSilÖpüyorum seni , kalpçikler yolluyorum :))
Alemsin sen ya :) Seni de alır uzaya kaçırırdım oh ne güzel dünyaya bakar bakar eğleşirdik :)
SilBenden de gelsin kalpçikler
Aynı pizzaciya, bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine, arkadaşımla birlikte gitmiştik. Küçük ve şirin bir yerdi. Pizzası da güzeldi 😊 Kafe de güzelmiş hocam. Bilgisayarınıza ve şemsiyenize de üzüldüm. İyi akşamlar diliyorum. Sevgi ve selâmlar 🙏💕
YanıtlaSilGüzel bir gündü gerçekten, bilgisayar kefareti oldu :)
SilBenden de cok sevgiler
Tekrar geçmiş olsun örtmenim, sana bir şey olmasın..
YanıtlaSilAkıllı telefonumdan kullanıyorum ben blogumu ortmenim😁😊😊 Daha kolayıma geliyor..
Dem'lik cafede benim de demlenmisligim var hani 😘😘 Çok öperim seni😍
Sağol örtmenim, ben de öyle avuttum kendimi
SilBen telefonu biog için hiç kullanamıyorum laptop bile zor geliyor. Klavye sıkıntısı
Gelsen de birlikte de demlensek keşke. Sevgiler
Şu Ocak ayında bir şey var galiba ben de daha yeni 1 kitap bitirdim 15 günde.
YanıtlaSilBilgisayarla bu ara bozulmamalı , bu kadar pahalılık varken bozulmamalı , yapamaz bunu.( Çok panik yaptım ya)
Ankara'da ben yaparım sana balkabalı magnolia , zira çok güzel yaparım:)
Çok çok öpüyorum
Yanıtı yorum gibi yazmışım sen bulursun nasılsa :)
SilValla Ocak doğum ayım severim kendisini ama bu sefer bana çalım attı hain :)
YanıtlaSilBilgisayarlar bozulmamalı bence de, oğluma yollayacağım kasayı, o en uygun biçimde halleder.
Ankara'ya magnolialı ya da magnolıasız gelmeni hevesle beklıyorum(z)(Mina'yı da dahil ettim olaya)
sevgiler
Bahsettiğin kafenin karşısındaki ev bizimkilerin evi. Kafenin ana binası bizimkilerin hala dedikleri iki kardeşe aitti, biz taşınmadan halalar yeğenlerine verdiler onlarda kafeyi açtı. Hala onlar mı işletiyor bilemiyorum ama halalar hayatta değil. Keyifli bir mekandı ama son halini görmemiştim, uğramalı bir ara...
YanıtlaSilaa kıyamam sıkıntılı bir durum olmuş inşallah içindekiler kurtulur yedeklemeniz harika olmuş bu sene kış tüm yurtta kışlığını yapıyor vallahi.. oğuk ve yüksekleri karlı bir izmir'den kocaman kocaman sevgiler...
YanıtlaSilGecmis olsun kiyamam sana gerci bak misalde oldugu uzere boyle dertler senin kaleminde daima guzel postlara gebe. Bu arada laptop yazilimi F klavyeye cevirmiyor mu? Benimkinde oluyor da gerci denemisindir ama yine de yazayim dedim.
YanıtlaSildoğru söyledin tv siz kalalım da internetsiz kalmayalım :))
YanıtlaSilleylağım fotoğraflar şahane
Aaa ne güzel okurken yazının sonu beni de üzdü. Umarım veri kaybolmadan hâllolur.
YanıtlaSilLG nereden çıktı derken ikinci, üçüncü LG'de anladım lafazan garson olduğunu. :)
Heyacanlı aksiyonlu günler olmuş. Bilgisayara üzüldüm,eli ayağı oluyor insanın :( Tez zamanda yapılıp gele :))
YanıtlaSil