.

.
.

4 Ekim 2017 Çarşamba

GÜN 7

Aferin bize, bir hafta bitti...

Dün sabah ilk iş olarak arkadaşımla birlikte ayaklarımı ödüllendirmeye götürdüm. Anladınız siz onu, pedikür meselesi. Yıllardır yükümü çeken zavallı ayacıklarıma hiç olmazsa ayda bir kıyak yapmak hem onlar, hem de kendim açısından pek mutluluk verici oluyor. Kanepeye yayıldık, ayaklara bakım yapılırken biz de kahveleri höpürdettik. Pedikür sonrası ayaklar mutlu oldu, biz de olalım dedik ve yemeğe gittik. Antalya usulü piyaz ve şiş köfte yemeye. Valla az piyaz, az köfte istedik, o bile yetti :) Bilmeyenler için Antalya usulü piyaz tahinli olur efenim, pek de lezzetli olur. Sonra devamı var, madem yaptık bir hovardalık arkası gelsin dedik ve Bitez Dondurmacısı'nda aldık soluğu, arkadaşım "Entel Dantel" menüsü seçti, ben "Meyve Sepeti", hihi :) Sefamız olsun değil mi, kırk yılda bir olur öyle. Dondurmacı gayet esintili bir yerdeydi, "oh ne güzel esiyor" derken belediye adamı geldi, kaldırım kenarındaki çimleri ve bitkileri elektrikli motorla biçmeye. O beğendiğimiz esinti biçilen tüm çimleri ve yaprakları üstümüze savurdu, her ne kadar dondurma adamı servis tepsisini kalkan olarak kullandıysa da çim yağmurundan nasibimizi aldık. 

Çim katkılı dondurmalarımızı yedikten sonra arkadaşla vedalaştık ve ben başka bir arkadaşla buluşmak üzere falezler üstündeki cafelerden birine yollandım. Bu arkadaş yılların ötesinden geliyordu. Tesadüfen Facebook'ta buluştuğumuz ortaokuldaki Sosyal Bilgiler öğretmenimin kızı. Enver hocam, çok severdim. Mavimsi lacivert takım elbisesi, bembeyaz gür saçları ve pembemsi teni ile şimdi bile kürsüde oturuyormuş gibi gözümün önünde. Uzun uzun sohbet edip Yenimahalle'yi, Enver Hocam'ı, eski günleri andık. Pek de güzel oldu.

Sonra efendim eve döndüm, bir-iki yere telefon ettim. Balkonu yıkadım, bulaşık makinesini boşalttım. "İstanbullu Gelin" dizisinden yarım saatlik bir bölüm daha izledim, mübarek yılan hikayesi, izle izle bitmiyor. Günün kapanışı olarak da elimde çayım ödevimi yapıyorum. Birazdan sabah yayına girmesi için kaydedip dizinin devamını izlemek üzere laptopumla öbür odaya gideceğim. Zira kocam TV'de çok konuşan adamların açık oturduğu bir program izlemekte, kaçmakta fayda var :)

Günün çalışması öğleden sonraki cafenin manzarasından gelsin:



3 yorum:

  1. Antalya piyazını çok duydum ama bana hiç yedirmemiş bizim aile ahalisi bak bı sıkımlık kavga konusu çıktı. Şaka bir yana yemedim ama çok duydum, neler neler var içinde bir ara yazarsan çok sevinirim öğretmenim.
    Ayaklarınıza sağlık olsun; hem bakım hem gezdikleriniz için olsun hemi de...
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Diziler öyle uzun ki, akşam TV karşısında yayılıp uyuklayarak izlerken neyse de sonradan izleyince bitmek bilmiyor. Ben de özetlerini izliyorum, ehh bir kaybım olmuyor, doğrusu. ;)

    YanıtlaSil
  3. Ohhh sefan olsun o zaman. Burada sanki havalar soğudu. Ayaklarım üşümeye başladı. Hemen üşür benim ayaklarım. Bot, çizme giymeyi de çok severim. O yüzden bir haftaya kalmaz sezonu açarım ben. Biliyorsun sağlık ayaktan geliyor. Üşütmemek lazım. Kitap okumak açısından kısır bir dönem geçiriyorum. Ara ara içim kabarıyor, sonra sonbahar olduğunu hatırlayıp gülümsüyorum.
    Durum bilgisi verdim.
    Çok çok öperim.

    YanıtlaSil