.

.
.

2 Ocak 2017 Pazartesi

YILIN İLK YAZISI VE ARALIK OKUMALARI

Sadece gülümsemek için bir sebepti, yoksa insanlar tarafından belirlenmiş bir takvim dönümünden ibaret olduğunu, bize bir saniye içinde mucizeler sunmayacağını biliyorduk. Ama bu kadar erken inmeseydi keşke tepemize tokmak. Gecenin neredeyse çoğunu TV bile açmadan arkadaşlarla sofra başında muhabbetle geçirdik, arkadaşımın kızının yaptığı bu pasta sofranın kraliçesiydi (üzerindeki ekstra süslemeler, baygın kardan adamla, tulumbacı kılıklı Noel Baba küçük oğlunun eseri ve arzusu 😀 👦)


2016 nın veda etmesine 3-5 dakika kala açtık TV'yi ve Tarkan eşliğinde içeri aldık 2017'yi. Tarkan'ı o da sever diye düşünmüştük, sevmedi. Konukları uğurlayıp etrafı toparlamış ve biraz dinlenmek için oturmuştum ki ekranın altında yazan "Son Dakika" ibaresiyle olanları az çok tahmin ettik, keşke yanılmış olsaydık. Olan bitenin verdiği acının yanısıra "Nereye gidiyoruz?" endişesi yorgunluğun bünyede harekete geçirdiği ağrılarla birleşip uyutmadı uzun süre, kısa ve tatsız bir uykunun ardından daha da tatsız bir güne açtım gözlerimi. Hava üşütücü, gündem daha üşütücü, kendim de parçalara bölünmüş ve yağsız kalmış teneke bir robot gibiydim. Oysa eskiden güneşli, ılık günlerde sahilde piknik yaparak geçirirdik 1 Ocağı, şimdiyse "Gül hazin, sümbül perişan, bağ-ı zarın şevki yok". Çocukluğuma dönmek, Seyran Sineması'na ışınlanıp "Hıçkırık" filminde Nalan'ı oynayan Hülya Koçyiğit'in dantelli mendiline tükürdüğü kana bakıp gözyaşı dökmek istiyorum, sadece filme, filmdeki ince hastalıklı kıza, gerçek ölülere değil :(

Neyse bu kadar iç dökümü yeter, gelelim Aralık okumalarına, pek verimli geçmedi ay, bazı kitaplar elimde süründü, bazılarını sevmedim derken 131 kitapla 2016 yılını noktaladım, darısı 2017'ye:


-Ayın ilk kitabı bir polisiye idi: "Konsey Cinayetleri". Korkunca altına kaçıran kahramanımız Metin Çakır yeni maceralar peşinde koştururken beni de epey eğlendirdi. Gerilimden ziyade eğlenceli polisiyeleri sevenler için ideal.


-Simon de Beauvoir'in "Sessiz Bir Ölüm"ü bu ayın en severek okuduğum kitabı oldu. Piyasada bulunmadığı için kardeşim pdf olarak yolladı. Hüzünle okudum, bana annemin hasta yattığı günleri ve ölümünü hatırlattı, yazarın kendi annesinin hastalığını ve ölümünü anlattığı satırlar. 


-"Taşlaşan Dünya" toplama kamplarında geçen, oradaki günlük yaşamı anlatan, insanların zamanla acıya bile alışabileceğini, hayatta kalmak için her şeyi yapabileceği gösterin bir kitaptı. İbretle, acıyla ve insanın insana yaptıklarına hayretle okudum. 


-Evet "Fare Evi" bir çocuk kitabı anladığınız gibi, bana çocuk kitaplarını çok seven 2Balık'ın hediyesi. Büyük bir keyifle okudum. Kitabın en ilginç özelliği içindeki fotoğraflardaki dekora ait tüm eşyaların yazar tarafından üç boyutlu olarak yapılmış olması idi. Arada çocuk kitabı okumak lazım :)


-"Öğlen Kadını" elimde o kadar uzun süre süründü ki kitaptan alacağım zevkin ancak asgarisini alabildim, oysa bu yıl okuduğum kitaplar içinde en güzellerinden biriydi. Almanya'da geçen, geri dönüşlerle anlatılmış bir aile öyküsü, önerilir.


-Yılın son kitabı kendime yılbaşı hediyesi olarak aldığım "Lolly Willowes" oldu. Bir kadın öyküsü idi, Jane Austen kitapları tadında. Çok da sevdiğimi söyleyemeyeceğim. 

Yeni yılda yeni kitaplarda görüşmek üzere...

14 yorum:

  1. Offf diyorum, sonra da kendime offf demeyeceğim diyorum. Velhasıl bıktım bu sıkıntılardan, iç karartılarından. "Ohhh olsun!" diyen bir takım zihniyetlerle aynı havayı doluyor olmak acı verici!
    Neyse demekten başka bir çare gelmiyor ne elimden ne dilimden.
    Simone ablayı severim bilirsin. Okutuyor da yazdığını. Biz de niye böyle kitaplar tükeniyor bilmiyorum.
    Bir pdf de olmazsa ben rica edeyim senden :)
    İkinci yeni yıl hediyesi gibi bir şey istedim sanki :)
    öpüyorum seni çok.
    Ülkenin durumu için bir şey diyemesem de en güzel şeyler seninle olsun bu sene. Sağlıklı ve mutlu ol çünkü ben seni çok seviyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım, öperim seni. Of demeyelim yine de, bezginlik iyi değil...

      Sil
  2. "Söyle sevda içinde türkümüzü,
    Aç bembeyaz bir yelken;
    Neden herkes güzel olmaz,
    Yaşamak bu kadar güzelken..."derken bugünleri görmüş müydü Dağlarca?
    Neden??? Yorulduğumuz düşünceler bunlar. Üstüne bir de Allah'ın gönderdiği en yüce dini amaçlarına alet etmeleri yok mu?.. Ama hepimiz oyunu görmek zorundayız. Bir olmak,birbirimize sahip çıkmak zorundayız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne diyelim umut hep cebimizde olsun, aydınlık günlere çıkalım...

      Sil
  3. Ya Fare Evi ne tatlı değil mi??

    YanıtlaSil
  4. Fare Evi'ni benim kızlara almalı.

    YanıtlaSil
  5. Metin Çakır'la ben de 2016'nın sonlarına doğru tanıştım, Yıldız Cinayetleri ile. Çok keyif aldım okurken. Öteki kitapları bilmiyorum. Pasta şahane, iyi yıllar! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay çok eğlenceli değil mi, Karakol ve Konsey Cinayetleri de var, hepsi gülme garantili :) Sana da iyi yıllar canım...

      Sil
  6. Merhaba..film tavsiyelerinizi özellikle takip ediyorum..hangi sitelerden izliyorsunuz..bilgi verirseniz sevinirim..teşekkürler sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belirli bir site yok, arama çubuğuna filmin adını yazıp izle ekliyorum, şansıma hangisi çıkarsa. Benden de sevgiler...

      Sil
  7. Doğru demişsin cancağızım, tokmak fazla erken indi :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle oldu ne yazık ki, dilerim devamı gelmesin...

      Sil