.

.
.

4 Ocak 2013 Cuma

BİR AİLE ALBÜMÜ OLARAK ISPANAK


Dumanlı postacı (ağzının kenarından hiç eksik olmayan ve sürekli düdüklü tencere gibi buhar salarak içtiği sigaradan dolayı) az evvel on yüz milyon bin tane kart getirdi. Çok mutlu oldum tabii ki ama bu yarınki yazının konusu olsun.

Az evvel ıspanak pişirdim, yaklaşık bir yıldır ilk defa. Akşamdan yıkanmış, pişmeye hazır hale getirilmişti. Uygun bir tencere aradım, bulamadım. Orta boy tencereler ya dolu, ya bulaşık makinesinin içinde kirliydi, yıkamaya üşendim ve dolaptan nisbeten küçük bir tencere bulup ıspanakları adeta tıkıştırdım içine, nasılsa pişerken erir, çöker diyerek. Ellerim bu çabayla meşgulken zihnim zaman sıçramasına uğradı. Annemin ıspanak pişirişine savruldum. Bizim evde ıspanak pişen günün menüsü sabitti: Ispanak, makarna, yoğurt. Ankara'ya henüz doğal gazın gelmediği ve bizim evde kalorifer tesisatının olmadığı zamanlardı. Annem buz gibi mutfağı daha da soğutmak istercesine yemek kokusu çıksın diye camı açar ve musluktan akan buz gibi suda elleri mosmor kesilerek bir yandan ıspanak yıkar bir yandan söylenirdi. O esnada mutfağa girmişsen hışımla camı kapatır "Soğuktan öleceğimize kokudan ölelim" diyerek zaten cinleri tepesinde olan annemi iyice kızdırırdım. Annem ıspanağı kocaman alüminyum bir tencerede (çelikler daha piyasada arz-ı endam etmemişti, o kuşağın Alzheimer olma riski yüksek, alüminyumun bu işteki payı doğruysa:) pişirirdi ıspanağı, ocağa koyarken ağzına kadar dolu olan tenceredekiler ocaktan inerken zayıflar, büzülür, ıspanaklar dipte birbirine sokulmuş bekleşirdi. Halen benim yazları gittiğim-şimdi ne yazık annemsiz ve babamsız olan-evin kocaman salonunun ortasındaki Şakir Zümre marka tuğlalı kok kömürü sobası harıl harıl yanar, buna rağmen gücü evin tamamını ısıtmaya yetmezdi. Salonun caddeye bakan bölümünün camlı kapılarını kışın kapatır, hava kirliliği nedeniyle balkona asamadığımız çamaşırları kurutma mekanı olarak kullanırdık. Çoğu zaman sabah buz tutmuş olarak bulurduk evin içindeki çamaşırları. Sanırım o yıllarda kışlar daha bir soğuk, daha bir amansızdı. Oturma bölümündeki sobaya yakın küçük masa yemek yerken yerden kazanmak için kanepenin önüne çekilir ve oraya her daim ben otururdum. Ispanağı sever miydim? O yıllarda hayır ama çocukken en sevdiğim yemekti. Yine zihin sıçramasıyla hatırladığım bir an; pembe renkli, sınıfları karşıdaki caminin kubbelerine bakan, kocaman bahçesinde Ankara'nın ilk çocuk trafik eğitim parkı olan, zemin kattaki kütüphanesine-o kütüphane Pazar günleri sinema salonuna dönüşür ve biz öğrenciler film izlemeye giderdik-eğri boyunlu bir adamın nezaret ettiği ilkokulumun üçüncü sınıfında olsam gerek. Bahçede ip atlıyor ve saçma sapan oyunlar uyduruyoruz atlarken. Mesela herkes en sevdiği artisti ya da rengi söylüyor atlama sırasında. Sıra yemeklere geldiğinde ben "ıspanak" diyorum ve herkesin yüzünde bir hayret ifadesi oluşuyor. Bırak Temel Reis'i, "Adam Olacak Çocuk'u, TV bile yok henüz, ıspanak da o nedenle "tu kaka" bir yemek. Ama ben seviyormuşum işte. Fil hafızam bunu da hatırladı soğan doğrayıp ıspanak keserken. Gittim-geldim bir yerlere, fena da olmadı. Şimdi de mutfaktan "ben piştim" diyen ıspanağın kokusu geliyor. Ocağı söndürmem gerek. Yukarıdaki fotoğrafın ıspanakla alakası yok tabii ki, bir demet ıspanak yerine Antalya'da dün akşamüstü Bey Dağları'na çöken renk cümbüşünü göstermek daha hoş olur diye düşündüm. İyi etmişim değil mi, haydi tıklayın da Bey Dağları'na savruluverin:)

30 yorum:

  1. Ne pişirsem derdime çare, hem duygusal, hem beni annemim sofralarına götüren ne güzel bir yazıdır bu.. Ellerine sağlık; ıspanak için de, yazı için de.. Canım ablam..

    YanıtlaSil
  2. Benim annem de ıspanak yaptığında mutlaka makarna da yapardı ve tabi yoğurt, salata olmazdı mesela:)demek ki evler ayrı, yemekler aynıymış Leylağım;)
    Afiyetle...

    Bu arada manzaraya bittim...

    YanıtlaSil
  3. Ben de çok severim ıspanağı..Ama o yıkaması yok mu??

    Yıkanmış var fakat hiç almadım.
    Şımarıklık gibi geliyor sanki..
    Samandıra'dan sevgiler..

    YanıtlaSil
  4. Ispanak çorbası yapardı annem,tavuk suyuna... İçine bir kaşık mısır unu koyardı. Sanırım kıvam vermesi için,havuç doğrardı minik minik...Azıcık da pirinç atardı..Bildiğin sebze çorbası gibi... Nasıl güzel olurdu. Ispanaktan nefret ederim. Yemesinden değil yıkamasından. Hatta bir keresinde bulaşık makinesinin bardak selesine koymuş, ön yıkmada yıkamıştım. Nasıl bir pratik zekam olduğunu bilsin cümle alem heheh... Şimdilerde pek yakınmıyorum nedense,zaten senede iki kez alırım. Onu da çok alır... yıkar doğrar soğanla soteler dondurucuya koyarım. Yumurtalısını, böreğini, hatta yoğurtla yediğimiz sulusunu neyin pişiririm. Ispanağa öyle yıl boyu mesai harcayacak göz var mı? ben de...Vitamini falan kalmaz diyenlere de başlarım onun demirine de vitaminini de derim.
    Ispanağa işte böyle destan yazarım.

    YanıtlaSil
  5. ben kök ıspanağı severdim.. eğer kökleri kalınsa annem onları ayrıca azıcık suda pişirir üzerine limonlu yumurtalı terbiye yapardı.. köklerdeki hafif pembelik sosun sarışınlığı.. kökün tatlımsı tadı ile sosun ekşiliği .. çok severdim.. sanırım esas.. az piştiği için severdim..

    şimdi ıspanaklar daha mı kumsuz?? kışların daha sıcak olduğu gibi..

    atalet

    YanıtlaSil
  6. Sütlü pirinçli ıspanak ile fırında beşamel soslu ıspanak favorilerim..Ama burada taze körpe ıspanak bulabilmek hayal, fil kulağı gibiler!!
    Fotoğrafta benim tabirimle "fındık ağaçları" var galiba,eşime her seferinde sorarım ama cevap alamadım henüz, sahi ne ağacı onlar?

    YanıtlaSil
  7. : ) Bizde de genelde börek yapılır ıspanağın yapraklarından, sapından da kavurma hemide yumurtalı: ) Aman bişi ziyan olmasın düsturu...

    Afiyet olsun ne diyelim... Bir dahakine üç renkli börek dene beğeneceğine eminim...

    YanıtlaSil
  8. flzpink,
    Onlara tesbih ağacı diyorlar burada. Asıl adı Hint leylağı. Baharda cılız bir leylağa benzeyen ama mis kokulu mor çiçekler açarlar ve parçalı yeşil yaprakları vardır. Yaprakları dökülünce bu tohumları kalıyor. Tesbih yapımında kullanıldığı için tesbih ağacı diyorlar. Ayrıca buranın yerlileri güzel koktuğu ve o koku havaya yayıldığı için Kolanya ağacı da derler.

    YanıtlaSil
  9. deniz'in de en sevdiği yemek bamya ve barbunya.milletin çocuğu hamburger sever benimki bamya sever ...:)

    YanıtlaSil
  10. Sayenizde öğrenmiş oldum, teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  11. ıspanak en sevdiğim yemek kategorisinde olması hoşmuş gerçekten :))

    YanıtlaSil
  12. Ispanağı sevenlerdenim,pişirirken ne güzel anlara dönmüşsün,Leylak Dalı'm,sevgiler...

    YanıtlaSil
  13. çocukken lojmandaydık, ben üniversiteye giderken ayrıldım o kadar çok oturduk :)
    her çarşamba lokalde döner olurdu, ben de gidicem diye ağlardım.
    annem beni ikna etmek için çarşambaları ıspanak pişirirdi, pirinçli ve halka halka doranmış havuçlu yemeğini.
    o kadar severim ki hala, döneri falan unutur koşa koşa eve çıkardım ıspanak aşkına :)

    YanıtlaSil
  14. Ispanağa bayılırım. Yıkamaktan hiç yüksünmem. Kökünü ayrıca buharda pişirir, limon-zeytinyağ ile salata gibi tüketirim. Her hafta piştiği için kızlar isyan ederdi koyun gibi mee'licez diye:)

    Şimdi o sıklıkla yapmıyorum.

    O sobalı evde yaşamın eziyeti çoktu ama keyfi de çoktu bana göre.

    Annen rahmet istemiş Leylâkçım

    YanıtlaSil
  15. Ecem,
    Yıkaması çok zor iş yav, gerçi şimdiki ıspanaklar o kadar çamurlu olmuyor. Kökünü ben de çok severim.
    Sobalı ev şimdi uzaktan hoş geliyor ama pek eziyetliydi yav. Gerçi şimdi olsa kestane, ayva, patates hoş mu olurdu ne :)
    Öperim Ecem...

    YanıtlaSil
  16. Nalan,
    Seni özledik ama biz :)
    Hala o kadar seviyor musun ıspanağı, dönere tercih edecek kadar?
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  17. Nehire,
    Evet bir anda gidiverdim geçmişe, fena da olmadı hani :)
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  18. Maviannem,
    Artık o kadar sevmiyorum desem :)

    YanıtlaSil
  19. Coraline,
    O Deniz'e helal olsun diyor ve öpüyorum. Bir arkadaşımın kızı da Deniz gibiyken bamyaya bayılırdı, yumuşacık yumuşacık kolayca yeniyor derdi:)
    İkinize de sevgiler...

    YanıtlaSil
  20. Annemahsustan,
    Üç renkli böreği denemişliğim var ama bizim evde börek pek yenmiyor, ancak misafirden misafire. Ispanak da kırk yılda bir pişiyor zaten.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  21. Atalet,
    Ispanak kökünü ben de çok severim, hatta ıspanaktan çok.
    Şimdiki ıspanaklar serada yetişiyor ondan kumsuz sanırım, doğal ne kaldı ki?
    Öperem seni...

    YanıtlaSil
  22. Lale,
    Ben de ıspanaktan gelen demire diye başlayabilirim :)
    Bu konudaki dedikodumuzu tenhada yaptığımız için seni öper giderim :)

    YanıtlaSil
  23. Mine Hanım,
    Bizim evde yıkama işlerine bakan bir müdür var sağolsun, benim eller carpal tunnelden muzdarip olalıberi. Yoksa yıkamak dert gerçekten. Ben o yıkanmıştan bir kere aldım pişman oldum, cıyır cıyır kumdu.
    Sevgiler ve bir kez daha teşekkürler...

    YanıtlaSil
  24. Başkuşum,
    Anneler hep aynıymış galiba. Gerçi ben de aynı menüyü uyguluyorum ama oğluma hiç yediremedim ıspanağı:)
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  25. Seda,
    Canımsın, öperim seni...

    YanıtlaSil
  26. Ablacim ilk defa kocakisisi yanimda bir post okuyor ve zevkle okuyor :)
    Ankara trafik egitim merkezine o da gitmis cocukken pek bir sevindi nedense okuyunca, ozlemisiz sanirim memleketi cok :)
    Afiyetle yiyin ispanagi.
    Bu arada kartlar deyince umarim benimki de ulasmistir diye dusunmeden edemedim ;)

    YanıtlaSil
  27. A-H,
    Kocakişisine çok selam, sağolsun :)
    Ankara o yıllarda pek güzeldi.
    Kartın geldi evet ve içinden çıkan o Capon kızına bittim ben, ellerinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  28. Ispanağı ben de çok severim ama Ispanaktan yola çıkarak anlattıklarını daha çok sevdim.
    Özlemişim seni okumayı:)

    YanıtlaSil
  29. Asucum,
    Ben de senin beni okumanı özlemişim, hoş geldin. Umarım artık yazdıklarını da okuyacağızdır. Yeni yılın kutlu olsun, sevgiler...

    YanıtlaSil