Elimde iki poşetle alışveriş merkezinden çıkıp buhar gibi tüten sıcakta servis bekleyen kalabalığa karışıyorum. Çok geçmeden servis geliyor. 10 kişi kadarız, doluşuyoruz aceleyle yer kapmak için. İçerisi dışarıdan da sıcak, servisin kalkmasına 15 dakika var. Şoför içeri girip şöyle bir kolaçan ediyor etrafı, önceden tandığı belli olan yaşlıca bir çifte torunlarını soruyor sonra diğer şoförlerle laklak etmek için iniyor. Kapının hemen yanındaki tek kişilik koltuğa oturduğum için rahatım, etrafı incelemeye başlıyorum. Açık kapıdan eli bastonlu yaşlı bir hanım içeri girmeye çalışıyor, yüksek basamaktan dolayı zorlanıyor. Solumda oturan çiftin erkek olanı hamle edip yardımcı oluyor binmesine. Bastonlu hanım yerine yerleştiriliyor ve çift aralarında sohbete başlıyorlar. Kadın izlediği TV programında gündelik küçük iyiliklerin kırk yılda bir yapılan büyük iyiliklerden daha önemli olduğunun anlatıldığını söylüyor. Kocası "o zaman bana iyilik yap sen devamlı, sevaba girersin" diyerek gülüyor. Karısı sulandırma dercesine koluna vuruyor ve devam ediyor, geçen gün bindiği dolmuşta elleri poşetli bir kadına yardımcı olduğunu, kadının buna çok dua ettiğini, bu yüzden çok huzur duyduğunu anlatıyor. Eşi yine gülüyor, "Mübarek kadınsın yahu" diyor, "sen benim Hüsnü M.übarek'imsin". Gülüşüyorlar birlikte. Derken servis hareket ediyor, şoför kontağı çevirir çevirmez arkasında oturan hanımlarla muhabbete başlıyor. Ellerinde ve poşetlerinde çiçekler var kadınların; gül, ortanca, sardunya. "Çiçeklerde indirim mi var hanımlar?" diyor şoför, "ortancanın en güzelini kapmışınız, bize birşey kalmamış". Onların neşeli sohbeti devam ederken toplu taşıma araçları eğlenceli yerler, günde bir kez binsem bir ayda bir romanlık konu çıkarırım diye düşünüyorum. Çalışan klima minibüsün sıcağını hafifletirken baharla coşmuş ağaçları seyrediyorum camdan, çiçeklenmiş iğde bile görüyorum ve kokusunu hayal ediyorum. İneceğim yere geldiğimde aklım hala ağaçlarda, en çok da fotoğraftaki yalancı orkidelerde, dilimde Cahit Irgat dizeleri sokağın sıcağına çıkıyorum...
"Ağacım, dört kol çengi kıyamet
Her dalımda bir memleket
Uzar kollarım uzar
Taşımda toprağımda bereket
Köklerimden başlar hürriyet
Bana çarptıkça anlar
Yağmur yağmur olduğunu
Rüzgâr, rüzgâr.
Taşımda toprağımda kıyamet
Köklerimden başlar hürriyet"
Her dalımda bir memleket
Uzar kollarım uzar
Taşımda toprağımda bereket
Köklerimden başlar hürriyet
Bana çarptıkça anlar
Yağmur yağmur olduğunu
Rüzgâr, rüzgâr.
Taşımda toprağımda kıyamet
Köklerimden başlar hürriyet"
Onlara yalancı orkide dendiğini öğrendim ya, huzura erdim yeminle!
YanıtlaSilAntalyaya ilk geldiğimde eski hükümetin önünde görmüştüm bu ağacı ve şaşıp kalmıştım çiçeklerdeki ayrıntı kalabalığına. Yıllarca deli gibi merak ettim ne ağacı olduğunu sonunda öğrenip ben de huzura erdim inan ki:))
YanıtlaSilNurşen Ablacım, hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyorum ama cesaretimden dolayı affola;
YanıtlaSilben de Versatile Blogger Ödülün var...
Sevgilerle..
Anne Mahsustan,
YanıtlaSilNormal şartlarda anlamsız geliyor bu ödül olayı bana ama sen layık görmüşsün madem aldım kabul ettim canım, geri çevirir miyim hiç:))
bu çiçeğin adını ben de şimdi öğrendim:)
YanıtlaSilyazarlar(esiden) halkla iç içe yaşarlarmış ki romanları,öyküleri gerçekçi olsun, oysa şimdi ne kadar sahte ne kadar hayal gücün varsa başarılısın..Dönem değişiyor biz değişiyoz sizin yazılarınız çoğunlukla gözlem üzerine zaten okunabilirliğiniz bu yüzden kremalı pasta tadında...
Üniversitedeyken Kadıköy'e gitmek için bir otobüse binerdim, bizim duraktan 07:05'te geçerdi. 10C. Herkes birbirini tanırdı. Bir seferinde iki gün okula gitmemiştim, 3. gün otobüse bindiğimde şoför "Hasta mıydın, merak ettik. Okulu pek aksatmaz bu kız, dedik" demişti. O geldi aklıma.
YanıtlaSilBenim annem belediye otobüslerini çok sever. Geçmişte ona "piyangodan para çıksın, sana şoförlü bledeiye otobüsü alıcam," demişliğim vardır.
Balkahve'ye katılıyorum. Ne kadar hayatın içinden , o kadar güzel.
Okurken şoförü İlyas Salman hayal ettim bir an.. :)
YanıtlaSilOkuduğum en güzel dizeler bunlar. Cahit Irgat, Mina Urgan'ın eşiydi yanılmıyorsam. Daha önce okumamışım hiç:) sagolun
YanıtlaSilİncecikten,
YanıtlaSilGüzel gerçekten değil mi?
Cahit Irgat Mina Urgan'ın eşi idi evet, aynı zamanda da ünlü bir tiyatro oyuncusu ve şair. Sanırım bir dönem de Cahide Sonku ile evli kaldı.
Siz de sağolun, sevgiler...
Zeynep,
YanıtlaSilHiç benzemiyordu İlyas Salman'a ama senin hayalinde öyle kalsın boşver:)
Selgin,
YanıtlaSilBen senin yoruma cevap yazdım sanıyordum nereye gitti ki:))
Gözlem hastası olarak daha çok yazarım böyle ben, seviyorum. Annenle otobüs yolculuğu yapmak istedim biliyor musun:))
Balkahve,
YanıtlaSilSağolasın, ne güzel sözler.
Eski yazarların hala okunabilir olmasının sırrı burada olsa gerek. Keşke onlara benzesem biraz:)