.

.
.

22 Mayıs 2011 Pazar

HAFTANIN OKUYANI 1


Bugünden itibaren yeni bir seri başlatıyorum: "Haftanın Okuyanı". Aslında iki haftadır blogun yan tarafına koyuyordum resimleri ama bilmiyorum farkettiniz mi? Kitap okuyan bir kadının resmedildiği tablolar Pazar günlerinin konuğu olacak ve ben o resmin bende uyandırdığı duyguları yazacağım. Sizden daha doğrusu arzu edenlerden de kendi duygularını yazmalarını isteyeceğim.

Yukarıdaki resim Anna Ancher'e ait. Anna Archer 1859-1935 yılları arasında yaşamış Danimarkalı empresyonist bir ressam. "Okuyan Kadın ve Gelincikler" isimli bir resmi bu gördüğünüz. Bende uyandırdığı duygu kadının okumaktan ziyade çok üzgün olduğu. Sanki üzüntüden ne yapacağını bilememiş de eline öylesine kitabını alıp çöküvermiş kanepeye. İnsan bu kadar iğreti bir vaziyette oturup kitaba kendini veremez bence. Gözleri kitaba bakıyor ama aslında o kafasını meşgul eden şeyleri düşünüyor, dalgın. Önündeki harfleri gördüğünden bile şüpheliyim. Dış dünyayla ilişkisini kesip kendi içine gömülmüş. Odanın görünen bölümünden titiz olduğu sonucunu çıkarıyorum, masanın üstüne dökülen gelincik yapraklarını toplayıp atmamış olması da gerçekten üzgün olduğunu gösteriyor.

Evet, benim naçizane görüşlerim bunlar:) Haydi resme meraklı arkadaşlarım , sizler ne diyorsunuz bu konuda bekliyorum. Güzel bir Pazar günü dileğiyle...

Ek: Bu postun resmini ve linkini yan tarafa ekledim hafta boyunca düşüncelerinizi yazabilirsiniz...

29 yorum:

  1. Okumayı çok sevip de bazı nedenlerden artık okuduğuna odaklanamayan bir talihsiz. Onu çok iyi anlıyor ve benim yapmadığım bir şeyi bir uzmana gitmesini öneriyorum.
    Çok ilginç bir konsept. Seni tebrik ediyorum Leylak' cım. Konuyu düşünürken aynı zamanda güzel bir tabloyu da eni konu inceleme fırsatı doğmuş oluyor.

    YanıtlaSil
  2. Bu hanım çevresini çok güzel düzenlemiş ama iç dünyası darmadağan.Bir şeyler bekliyor. Bir haber bir çağrı. Eğreti oturmuş kitabın başına. Her an fırlayıp gelen bir çağrının peşinden koşup gidecek gibi...

    YanıtlaSil
  3. Çoktandır beklediği bi haber ya da kişi var belli ki... ya da kendinin birilerine ileteceği... Aslında uzun bir süre ayakta kah volta atarak kah oraya buraya sürüklenerek geçirmeye çalışıyordu bu süreci ama daha da bi sıkıldı ki, eline bişeyler alıp oyalanmak istedi... Ki normal zamanlarda en sevdiği şey kitap okumak aslında... belki böylece sakinliği daha kolay yakalar umuduyla alıp masaya ilişti şöyle bir... ama sandalyelere değil, üçlü koltuğun kapıya en yakın tarafına.... beklentisine dair en ufak sinyal alsa fırlayacak belki de yerinden... öte yandan göz attığı kitaptaki konu aklını öyle de bir çeliyor ki, zaman zaman içine dalmakta... ancak aklındaki asıl mesele de buna ket vuruyor çoğunlukla... bi çaresizlik durumları var... bir parça hüzün... gel-git halleri... lakin bunları örtbas etmeye çalışan içsel bir dürtü hakim. sabretmenin dayanılmaz ağırlığı belki... ama zorunlu olduğunun da bilindiği bir ruh hali...
    ressam, kadını bir oturma odasının bir köşesinde resmetmiş... köşeye sıkışmışlığa bir vurgu olmalı... lakin bir parçası görünen kapı, hepten bir sıkışmışlığın olmadığını da hissettirmek ister gibi. odada kadınsal dokunuşlar var... düzenli, tertipli ve masasındaki vazoda taze çiçeklerin dahi bulunabileceği kadınsal bir mekan burası. belli ki vazodaki gelinciklerle resimdeki karakteri karşılaştırmamız üzerine gizli bir vurgu da var bu resimde... koparıldığı anda suya konulmazsa çok çabuk solan, narin bir çiçek gelincik... bu çiçeğin ressam tarafından tercih edilmesi kadının da narinliğine dair bir gönderme olabilir. çiçek yapraklarının masaya dökülmeye başlaması da zaten bu göndermenin doğruluğunu güçlendiriyor. kadın içinde bulunduğu sıkıntı ile harap olmaya başlamış, an be an solmakta... tıpkı gelincik gibi...

    not: ne güzel düşünmüşsünüz.çok hoş bir etkinlik... fırsat buldukça katılmak isterim bundan böyle..

    YanıtlaSil
  4. Bence kitap sayfaları yandan gelen ışıkla parlamış. Kolunu başına koyarak sayfaya gölge düşürerek okuyor. Oturuşundan birazdan rahatsız olacak ve arkasına yaslanacak. Çiçek yapraklarını da birazdan hizmetçi gelip toplar. Kadın asil, öyle ev işleriyle uğraşmaz:))

    YanıtlaSil
  5. Sanki keyfi bir okuma yapmıyor, hüzün karenin her tarafında var.Belki hasta bir bebesi var ya da kocası içeri odada yatan, sanki onlara derman olacak bir şeyler bulmaya çalışıyor okuyarak.Hüzün ana tema, biraz da çaresizlik sezdim ben, en sevdiğim gelincikler bile bozamamış hüznü..

    YanıtlaSil
  6. Sevgili Leylak Dalı, Bu konu çok güzel olmuş. Ben o odada huzur görüyorum. Hafif esintili ve güneşli bir oda da, evin hanımı, birini beklerken, okumaya dalmış. Gelincikler zaten çok hassas, yaprakları dusmus ama almamıs, gerçi duzenlı ve temız bır eve benzıyor. ama belkı cok deger verdıgı bırı toplayıp getırmıs, o da kıyıp atmamıs. okurken huzunlu bır hıkaye okuyor gibi me geldi.

    YanıtlaSil
  7. Elindeki yemek kitabı.. Fırına koyduğu yemek kaç derecede pişecek diye bakmayı anca akıl edebildi..Tıpkı benim gibi:))

    Ben sevdim bu uygulamayı..Seni de..

    YanıtlaSil
  8. Ahh isimsiz olan benim..Hem beceriksiz, hem isimsiz..
    ECE

    YanıtlaSil
  9. Bence de kendini üzen bir kitap okuyor hüzünlü bir hikaye olabilir :))

    YanıtlaSil
  10. annesinden kalma tarif defterine bakıyor bakıyooor bir yandan da evde bu malzemelerin hepsi yok ki ne halt yicem ben diyor.pek bir sıkıntılanıyor garibim:))

    YanıtlaSil
  11. Elbette fark etmiştim ben yandaki japon bayanı kitap okurken, hatta o resimleri indirdimde bilgisayarıma. çok severim japon geyşa kadın resimlerini. hatta 2 tanesini ahşap boyama yaptığım bi zamanda tablo gibi bişi yapmıştım. İzlemedeyim kitap okuyan bayanları hatta bi tanede ben yolluyorum mail hesabına yayınlamak istersen leylak dalı..

    YanıtlaSil
  12. okuduğu kitabın konusu tam da onun hayatıyla birebir örtüşüyor bence
    her okuduğu cümlede kendi yaşanmışlıklarını düşünüyor gibi...

    YanıtlaSil
  13. Tüm zamanların okuyanı olmuş bence...

    Ben okurken top patlasa duymayanlardanım. Acaba okurken , dışardan nasıl görünüyorum merak ettim.

    Okurken ne hissetiği hakkında bir fikir yürütemedim ama oturuşunda bir iğretilik var.Belki birini bekliyor o arada da bir mkaç sayfa okuyayım demiştir.
    Tabloya bayıldım, keşke benim evimde olsaydı. Salona assaydım mesela.

    YanıtlaSil
  14. Bana da cok kalici oturmamis gibi geldi koltugun kenarina ilisivermis... Sanki rastgele buldugu kitaptan bir kac sayfa okuyacak gibi...

    YanıtlaSil
  15. Ben de farketmiştim haftanın okuyanını ve çok hoşuma gitmişti.
    Ama böyle yazıyla beraber çok daha iyi olmuş tabii...

    Bence sessiz, huzurlu, hoş bir ortam var burada. Biraz iğreti oturmuş gibi görünüyor ama onlar o devirde bizim gibi yayım yayım yayılarak oturmuyorlardı herhalde.
    Yoksa ben olsam kanepeye uzanır gibi oturup ayaklarımı sandalyeye uzatırdım tabii. Çok ilgisini çeken bir şey okuyor bence. Tamamen dalmış. Belki sevdiği bir yazarın yeni yayınlanmış kitabıdır.
    Birazdan da okumaya ara verip piyano çalmaya geçecek...

    YanıtlaSil
  16. ne güzel düşünmüşsün .
    sanki resimdeki mutsuz bir ev hanımın hayat bulma çabasını sergiliyor gibi. yalnızlığı çökmüş kocaman evin her bir köşesine , bana derinlemesine hüzün verdi bana

    YanıtlaSil
  17. bana nedense dini bir kitapokuyormuş hissi verdi.çok üzgün birini kaybetmiş ve dua okuyor gibi...

    YanıtlaSil
  18. Sevgili arkadaşlarım,
    Herbirinizin resimle ilgili görüşleri çok ilginç çok güzel. Çok teşekkür ediyorum ilginize, yorumlarınıza. Sanırım çoğunlukla kadının mutsuzluğuna odaklanmışız, farklı görüşleri de unutmayalım tabii. En orijinal yorumu da sevgili Ece yapmış:)
    Haftaya yeni bir okuyan kadında buluşmak dileğiyle...

    YanıtlaSil
  19. ben çok bayıldım bu projeye
    bu kadın mutfak yanına oturmuş yemek taşmadan bir iki sayfa okuyayım demiş :)))

    YanıtlaSil
  20. Merhaba:)Çok güzel bir fikir paylaşımınız.

    Bence bu resimdeki hanımefendikitap okuyorgibi görünüyor ama aklı başka yerde...Bedeni bile orada değil gibi..Baksanıza oturduğu yere de kitaba da sadece ilişmiş...

    Bir de naçizane;gerçek resimler de gönderse okuyucularınız..

    kendilerini,sevdiklerini yada hiçtanımadıklarını ..Okurken çekip gönderseler,paylaşsak??

    YanıtlaSil
  21. Kütüphaneden kitap seçerken ona buna bakarken gözüne birşey takılmış olacakki almış kitabı ilişivermiş koltuğa, birkaç sayfa okuyor. Belki daha önce okuyup altını çizdiği satırları arıyor. Ya kalkıp başka bir kitap alacak ya da tamam bu diyerek alıp kendi okuma ortamına akacak :)

    YanıtlaSil
  22. Henüz on gün olmuştu,eşini toprağa vereli.Dün eşyalarının arasında bu eşine ait anı defterini bulmuştu.İçi titredi,koltuğun köşesine oturdu.Her sözcük yüreğini sızlatıyordu,arada gözünden akan her damla yaşla birlikte ,sabah neşesi yerine gelsin diye kızkardeşinin toplayıp vazoya koyduğu gelincikler de hüznüne eşlik edercesine masanın üstüne tek tek dökülmeye başlamışlardı...
    Güneşin parlaklığı kadar hüznün gölgeleri de düşmüş renkler açısından.Sevgiler,Leylak Dalım...

    YanıtlaSil
  23. Mavianne, Selcen, Anne İş'te, Nehire,
    Çok teşekkürler yorumlarınız için. Harika ve çok ilginç yorumlar getirmişsiniz. İlgi görmesine ve katılıma çok mutlu oldum. Devam diyorum. Ayrıca Anne İşte'nin önerisi de çok güzel, haydi öyle bir etkinlik de siz başlatın ne hoş olur. Resimleri ve yorumları biriktirip ayrı bir blog haline getiririz belki günün birinde ya da bir öykü ile yaratabiliriz. Hepinize çok sevgiler, Cumartesi yeni bir resimde buluşmak dileğiyle...

    YanıtlaSil
  24. Koltuğun ucuna oturmuş , bir ayağı sanki dışarıda ve kitabı da tam açmamış sanki dışarda bekleyen var ve elini altına koyduğu kapağı her an kapatabilir gibi istemeye istemeye.

    Dalgın kendini kitaba vermiş gibi görünüyor. İçinde ah şu dışarıda beni bekleyen bana seslenen bensiz gitse de ben de rahatça şu kitabı okusam diyor. Kendini kitaba vermek istese de vücudu bir sözlükten , ansiklopediden bir şeye bakıp kapatacak gibi.

    YanıtlaSil
  25. bu kadın Camilla Parker-Bowles, yani Galler Prensi limon surat Charles'ın ikinci eşi. Böyle bahçecilikle, tohumlarla filan ilgili sıkıcı bir kitap okuyor. Sonra Charles'a anlatsın , ikisi beraber sıkıntıdan ölsün diye. Alev alev gelincikler ise ruhu hala oralarda dolaşan Prenses Diana'yı temsil ediyor:(

    YanıtlaSil
  26. Judiiiiii,
    Hahaha, harika olmuş yorumun. Ay hakkaten kadın Camilla'ya ne kadar benziyormuş dikkat etmemişim. Of çok güldüm, çok yaşa:))

    YanıtlaSil
  27. Dalga İzleri,
    Çok teşekkürler yorumlayıp katkıda bulunduğun için. İlginç bir yaklaşım getirmişsin sen de...

    YanıtlaSil
  28. merhaba,
    Çok hoşuma gitti böyle bir ilk başlatmanız.Ortaokul edebiyat öğretmenim HATİCE CEVİZOĞLU oda yapardı böyle hoş edebiyatı ve yazıyı sevdirecek şeyler.Resim çok güzel.Resimdeki kadın üzgün tüm sorunlarını kitap okumaya çalışarak kendini soyutlamaya çalışıyor,masasındaki gelincikler kadının ne kadar naif kırılgan ve romantik kişiliği hakkında ipucu veriyor.Resmi görünce sanki kendimi gördüm.Huzuru bulduğum kitaplarda tüm sorunları unutmaya çalışıp kitabın derinliklerine dalmak ve sevdiğim gelincikler masamda ...

    YanıtlaSil
  29. merhaba leylak dalı.bu uygulamanızı çok beğendim..bende nacizane bir fikir yürüttüm..resimde ki bayanın okuduğu kitabın heyecanından olsa gerek masanın üzerine dökülen gelincik yapraklarını dahi toplayarak vakit kaybetmek istemiyor..çünkü kitap çok heyecanlı.bu oturuş tarzı bana yabancı değil..bende heyecanlı kitaplarda böyle bir oturuş sergilerim..

    YanıtlaSil