"Bir bakış baktın, kalbimi yaktın
Aşkın kemendini boynuma taktın
Bahçende gülün, kapında kölen
Olmaya razıyım sevgilim senin
Canım fedadır senin yoluna
Günahların da benim boynuma
Çıkalım seninle Bağdat Yolu'na
Sen bir şahinsin, ben garip serçe
Attın kalbime demirden pençe"
Bu akşam dilime dolanan şarkı bu. Öyle ansızın geliverdi yılların ardından çıkıp, arkasında bir dolu anı sürükleyerek. Ortalığı kırıp geçirdiği zamanlarda henüz ilkokuldaydım, sanırım son sınıfta falan. Apartmanımızın güzel, marifetli, neşeli kızı Deniz ablanın şarkısıydı. Altı dairenin dış kapısının açıldığı ortak balkona otururduk dingin yaz öğle sonlarında. Onlar genç kızdılar birkaç arkadaş, biz fasulyeden toplaşırdık etraflarına. Zaten Deniz ablaların televizyonu da vardı; her akşam kapılarını tıklatıp sessizce içeri girerek boş bulduğumuz yere oturup hüşû içinde seyrettiğimiz. Bayrak göndere çekilip İstiklal Marşı sonlanmadan da kalkmazdık oturduğumuz yerden. TV'ler sıradan ev eşyaları haline dönüşüp salonlarımızın başköşesine kurulana kadar da bıkmadan usanmadan gittik Deniz ablalara, bir kez olsun ne kaş eğdiler, ne laf sokuşturdular. Zaten kendileri kalabalıktı, bir sürü kardeş, ilaveten yiğenler de gelirdi TV vakti başlayınca, bir de komşular üstüne üstlük. Akşam huzurlarını TV'li salonlarına doluşup bozduğumuz yetmezmiş gibi bir de çay ikram ederdi Deniz abla gelen abonelere. Sonra da dikişini alıp otururdu bir köşeye. Gündüzleri o dikişi "Bağdat Yolu" şarkısı eşliğinde dikerdi. "Sen bir şahinsin, ben garip serçe" dizesini "Sen bir şairsin, ben garip serçe" diye söylerdi, aklında öyle yer etmişti sanırım, hiç değiştirmedi. Zihnimdeki en belirgin görüntüsü bu şekildedir, kıvırcık saçlı başı dikişinin üzerine eğilmiş Bağdat Yolu şarkısını söylerken.
Sonra nişanlandı Deniz abla, yurtdışında çalışan bir gençle. Nişan elbisesini kendi dikti, çok kalabalık olmayan bir topluluğun katıldığı, evde yapılan törende çok mutlu, çok heyecanlıydı. Çok kısa bir süre sonra evlenip eşinin çalıştığı ülkeye göçtü. Giderken hiçbirşey götürmedi, hediye almak isteyenlerden anı niteliğinde plak istedi sadece. O zaman anneannem emektar pardesüsünü giydi, beni yanına kattı, cadde üstündeki plakçıya gittik. Hangisini aldığımızı tahmin etmişsinizdir: "Bağdat Yolu". Kimin seslendirdiği plağı aldık o aklımda kalmamış, Yıldız Tezcan mıydı, Nuri Sesigüzel miydi, Şükran Ay mı, Sevim Tuna mı, meçhul. Zira şarkı o yıllarda o kadar modaydı ki hemen hemen ünlü olan bütün sanatçılar birer 45'lik çıkarmıştı.
Deniz ablayı bir daha görmedim, ara sıra haberlerini aldım. Son aldığım haber kapanış gibiydi, ölüm haberi. Çok genç yaştayken üstelik. Ölüm hiç yakışmamıştı ona ama ecel genç, yaşlı ayırmıyordu. O zamandan beri "Bağdat Yolu" şarkısını ne zaman duysam Deniz ablanın kıvırcık saçlı başı gözümün önünde canlanır, yüreğime ince bir sızı oturuverir...
*Dinlemek isteyenler için: Bağdat Yolu.
Görsel: Buradan
Sonra nişanlandı Deniz abla, yurtdışında çalışan bir gençle. Nişan elbisesini kendi dikti, çok kalabalık olmayan bir topluluğun katıldığı, evde yapılan törende çok mutlu, çok heyecanlıydı. Çok kısa bir süre sonra evlenip eşinin çalıştığı ülkeye göçtü. Giderken hiçbirşey götürmedi, hediye almak isteyenlerden anı niteliğinde plak istedi sadece. O zaman anneannem emektar pardesüsünü giydi, beni yanına kattı, cadde üstündeki plakçıya gittik. Hangisini aldığımızı tahmin etmişsinizdir: "Bağdat Yolu". Kimin seslendirdiği plağı aldık o aklımda kalmamış, Yıldız Tezcan mıydı, Nuri Sesigüzel miydi, Şükran Ay mı, Sevim Tuna mı, meçhul. Zira şarkı o yıllarda o kadar modaydı ki hemen hemen ünlü olan bütün sanatçılar birer 45'lik çıkarmıştı.
Deniz ablayı bir daha görmedim, ara sıra haberlerini aldım. Son aldığım haber kapanış gibiydi, ölüm haberi. Çok genç yaştayken üstelik. Ölüm hiç yakışmamıştı ona ama ecel genç, yaşlı ayırmıyordu. O zamandan beri "Bağdat Yolu" şarkısını ne zaman duysam Deniz ablanın kıvırcık saçlı başı gözümün önünde canlanır, yüreğime ince bir sızı oturuverir...
*Dinlemek isteyenler için: Bağdat Yolu.
Görsel: Buradan
Bugünlerde iz bırakıp geçenleri anıyoruz değil mi?
YanıtlaSilŞarkı nasıl güzel.
Mekanı cennet olsun Deniz Abla'nın.
Merhaba!
YanıtlaSilOkurken, ben de o evde o televizyonu izleyen çocuklardan biriymişim gibi, Deniz Ablayı tanırmışım gibi hissettim. Teşekkür ederim bu güzel anlatımla beni karşılaştırdığınız için...
Deniz Ablacığa allah rahmet eylesin. Bu şarkıyı ben de çok iyi hatırlıyorum. Bizim ailedeki anısı ise; annemin rahmetli teyzesi taksi dolmuşa binmiş. O zamanlar arabalarda pikap var. Şoför 6-7 kez üstüste bu plağı çalmış. Rahmetli teyzecim de dayanamamış, "oğlum allah aşkına yeter, çalma şunu. O pençe benim kalbimi sıkıştırdı" demiş. Şoför de, dolmuştakiler de gülüşmüş ve o inene kadar da plağı bir daha çalmamış. Yazını okuyunca bunu, teyzemi, anneannemi hatırladım hep.
YanıtlaSilÇocukluk ile gençlik bizim kuşakta arası sevilen bir şarkıydı.Yanılmıyorsam Sevim Tuna'nın daha ünlüydü.İz bırakan şarkılardı onlar.Şimdiki nesil yıllar sonra hangi şarkıyı hatırlayabilecek merak ederim...
YanıtlaSilBazen, eski şarkılar dilime dolandığında, çocuklar bana uzaylıymışım gibi bakmaya başlıyor!
YanıtlaSil:))
Merhaba Değerli Hocam,
YanıtlaSilYazınızı "ailecek" okuduk :) Gerçekten de çok içten, duru bir anlatım stiliniz var. Bir de yaşanmışlıklarla birleşince okumaya doyamadım.
Yalnız size biraz da kırgınım. Bloguma uğramayıp, nadide yorumlarınızı eksik ettiğiniz için... Sizin gibi kalem ehli hocalardan yol yordam öğrenerek daha iyi yazmak isteğindeyim, benim için çok önemlisiniz...
Edebiyatla kalın...
Kubilay
Leylak Ablacığım, Allah rahmet eylesin Deniz Abla'yı okurken gözümde canlandı, fonda da bu şarkı içim cız etti.İnsan hafızası kimleri, neleri barındırıyor bizim de komşu kızı Reyhan Abla vardı, "dağlar kızı reyhan" şarkısını her duyduğumda o gelir aklıma, o zamanlar bu şarkıyı ona yazmışlar zannederdim, öpüyorum
YanıtlaSilben de sanki o odada sizlerle televizyon izledim ve Deniz ablayı sevdim bu yazıyla.
YanıtlaSilTatlı kadınmış Deniz abla.. nur içinde yatsın..
YanıtlaSilŞarkıyı da çok severim.. ne iyi geldi hatırlatman..
Ve Tv geceleri.. evet yaa.. biz de dayımlara giderdik böyle.. "televizyonunuzu kapatmayı unutmayınız" çıkana kadar izlerdik.. her türlü müziği (TSM, THM ve türkçe pop bilgimiz o günlerden kalma), her türlü spor karşılaşmasını, belgeseli, haberi, filmi izlediğimiz dönemler.. ama ilk düzenli izlediğim şey "pilli bebek" idi :)
Merhabalar. Deniz ablanıza Allah rahmet eylesin. Bu şarkıyı ben de çok severim. İlk önce Türk filmlerinde duymuştum. Evlenmeden önceki soyismim (Bağdat)olduğundan sık sık dinlerdik ailecek. Selamlar sevgiler...
YanıtlaSilLeylakcım tüm nostalji yazıların gibi buna da bayıldım. Anılar değil mi bizi hayata bazen gülümseten bazen bağlayan...
YanıtlaSilBana da çocukluğumda rahmetli babamın çaldığı plakları hatırlatınız,bizim evde de bu şarkılar çok çalardı...
YanıtlaSilSizin Deniz abla gibi bizim de bir komşumuz vardı,bizde tv yokken onlarda vardı,çizgi film saatlerinde bütün çocukları toplardı.Sevgiyle kalın...
Büyüklerimden duymuştum Tv li evlerde akşam oturmalarını ama ben kuşağın sonrasında renkli kısımdayım.Çocukluğum ise star tv ve trt nin susam sokağı ile süslü...
YanıtlaSilBağdat yolunu yıl sonu müsamerelerinden hatırlarım.O şarkı eşliğinde piyesler oynanırdı okuduğum okulda :)) herkesin ortak noktası galiba "Bağdat Yolu " ..
Deniz ablanın mekanın cennet olsun...
İşte şarkılar, kokular, tatlar, mutlaka geçmişte bazı anılarla özdeşleşiyor. Bu da hüzüne sebeb oluyor maalesef. Çünkü hep geçmişe özlemimiz var.
YanıtlaSildün aksam epey bir duygulandirmisti beni o sarkilar.Simdi okuyorumki benzer seyler hatirlamisiz...hemde cok benzer...
YanıtlaSilDeniz abla nur icinde yatsin. Insallah mutlu yasamistir bu erken terkettigi dünyada...