.

.
.

7 Aralık 2010 Salı

YÜRÜYELİM ARKADAŞLAR

Öğleden önce yine bir yürüyüş eyledim. Seviyorum kendi başıma yürüyüş yapmayı, çok eğleniyorum. Sokaklar harika, görmesini bilene sürüyle malzeme sunuyor.

Evden çıktığımda hava serindi, yürüyüşün sonuna doğru güneş çıktı, hava ısındı. Kış kapıda demiştik ama henüz zile basmadı. Meteoroloji mi yanılıyor, biz mi bilmiyoruz anlamadım. Bana öyle geliyor ki bir gelecek pir gelecek bu kışbaba, gitmek bilmeyecek. Henüz yılbaşı hazırlıkları sokakları sarmamış, normal zamanlardan farksız, kokina demetleri -ki ben kokinasız bir yılbaşı düşünemem- bile yerleşmemiş çiçek tezgahlarına. Önünden geçtiğim çiçekçi neredeyse kuruyup boynunu bükmüş fulyaları demetler halinde bağlıyordu hangi enayiye satmayı planlıyorsa. Yüksel Caddesi'ndeki İnsan Hakları Heykeli çevre düzenlemesi nedeniyle geçici olarak kaldırılmıştı, bugün baktım sarılıp bürülüp paketlenmiş, yerine yerleştirilmiş. Ambalajın arasından gördüğüm kadarıyla da altın rengi yaldızla boyanmış, böğğ. Halbuki eski bronz hali çok daha güzeldi. Sanırım parlatılmış haliyle yeniden açılışı yapılacak, söken diken boş kalmazmış.

Bir seyyar tezgahta plaklardan yapılmış duvar saatleri gördüm, saatler ilgimi çekmedi ama plaklı günlere geri döndüm. Plak çalmanın ve dinlemenin ayrı bir tadı vardı. Bazı pikaplarda ya da belki hepsinde birçok plağı aynı anda çalabilen bir düzenek olurdu, 10 kadar plağı pikaba yerleştirirdik, bittikçe diğeri çalmaya başlardı. Ortaokuldayken bir arkadaşım vardı. Evlerinde pikapları olmadığı halde ablası o yıllarda çok moda olan "Melankoli" adlı şarkının plağını almış. Şarkı radyoda çalmaya başlayınca o da plağı parmağına takıp döndürürmüş. Eh, niyete bakacaksın.

Sonra YKY Kitabevi'ne girip bir mola verdim, ben kitapları karıştırırken yanındaki toraman oğlan çocuğuyla bir adam da yeni yıl hediyesi olarak satış görevlisinin yardımıyla kitap seçmeye çalışıyordu. Şık kapaklı, lake ciltli prestij kitaplarının birini koyup birini alırken tombalak oğlan da sürekli babasını dürtüp mızıklanıyordu. Adam bir türlü karar veremeyince çocuk da isyan etti: "Aman ya baba, niye kitap alıyorsun ki yeni yıl hediyesi diye, şarap al, çikolata al". Buyrun, çocuk 10 yaşında ya var ya yoktu ve kitabı yeni yıl hediyesi olmaya değer bulmuyordu.

Kitapçıdan çıktım, biraz daha yürüyüp dönüş yoluna vurdum, dönerken bir vitrin camına yapışmış, apaçi modeli saçlarının her bir tutamındaki jöleleri tek tek düzeltip form vermeye çalışan dünyayı unutmuş gence gülümseyerek devam ettim eve doğru...

Not: Fotoğraf geçen yıldan, sözünü ettiğim İnsan Hakları Heykeli

6 yorum:

  1. ben de saçından başka bir şey düşünmeyecek kadar boş bir insan olmak istiyorum :)

    çocuk ve kitap konusuna gelince; bence şu anda ilkokullarda okutulan şeyler çocukları okumaktan tiksindirmeye yönelik zaten. yani sadece ailelerde değil, okullarda da büyük problem var.

    YanıtlaSil
  2. Bende yürümeyi hele ki yanlızken yürümeyi çok severim Leylak'cım. Km'lerce yolu dizime inat yürütebilirim. Yürürken dinlenebilirmi insan? inan ki ben oturmadan daha çok dinlenirim.
    Çok güzel bir gezi yapmışsın yine, kış için Bünyamin'cim:) buyurdu, bu hafta yine bahar hafta sonu kış gelecekmiş hemde karlı falan, yaşayan görecek bakalım. Belki yeni yıla kar ile gireriz.
    Sevgiyle....

    YanıtlaSil
  3. On tane üstüste plak dinleyebildiğimiz o pikaplardan bizde de vardı Leylak' cım. Annemle gece gezmelerine giderken birimiz pikabi(ufak bir şeydi) birimiz de bir albüm dolusu plağı taşırdık. Hay Allah albüm kapağı çiçekli bir şeydi.
    Birden burnumun direği sızladı.
    Kitap meselesine gelince, küçücük çocuklar raklamlarda araba almaktan, yatırımdan bahsederken ne kitabı Allahaşkına;)

    YanıtlaSil
  4. Bizim zamanınmızda (öff, bu lafı kullanacak kadar yaşlanmışız) genelde kitaptan başka bir şey düşünülmezdi hediye olarak. Bir arkadaşın doğum günü mü var, okuldaki yılbaşı çekilişinde sana çıkan arkadaşa hediye mi alınacak, hep kitaptı. Çoğu arkadaşımla yılbaşı hediyesi olarak birbirimize hala kitap alıyoruz. Yeni nesil kitabı yalnızca ders çalışılacak bir şey olarak görüyor. Çok acı:((

    YanıtlaSil
  5. Biz dayımla ne zaman kavga etsek elinde bir plakla gelirdi...
    Bize küçükken her özel günümüzde başka hediyemiz olsa bile yanında mutlaka bir kitap olurdu...Okul tatil olunca ilk iş tatil kitabı almak olurdu...
    Yalnız yürümek bana göre değil,yanımda biri olsun çene çalalım, vitrinlere bakalım arada kahve molası verelim isterim.
    Ordu'da da tüm heykelleri yaldızlı boyamışlardı niyeyse...
    Öptüm çook

    YanıtlaSil
  6. Kestaneciler de çıkmıştır:((

    YanıtlaSil